Utku BOLULU/İZMİR, (DHA)- GAZETECİLİK meslek örgütleri ve İzmir Barosu, 11 Eylül Pazartesi günü Silivri'de görülecek Cumhuriyet Gazetesi davasının duruşması öncesi İzmir'de ortak basın toplantısı yaptı. Toplantıda, gazetecilik faaliyetinden başka işleri olmayan tüm tutuklu gazetecilerin özgürlüklerine kavuşmasının beklendiği açıklandı.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen, Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan, Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Tevfik Kızgınkaya, Türkiye Gazeteciler Sendikası İzmir Şubesi Başkanı Halil Hüner, cezavinde bulunan tutuklu gazetecilere dikkat çekmek ve gazetecilere açılan davalardaki son gelişmelerle ilgili bilgi vermek için basın toplatısı düzenledi. Akın Atalay, Kadri Gürsel, Murat Sabuncu Ahmet Şık’ın tutukluğunun devam ettiği Cumhuriyet Gazetesi davasının Silivri Cezaevi'nde 11 Eylül günü yapılacak duruşması öncesi İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nde yapılan basın toplantısında konuşan Misket Dikmen, duruşma öncesi mesleki dayanışma için biraraya geldiklerini söyledi. İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dikmen, "Her muhalif ses giderek daha da baskılanıyor. Bu yöntemlerden biri de gazetecilerin cezaevine atılarak susturulmaya çalışılmasıdır. Tutuklu gazetecilerin durumları, hepimizin vicdanlarında derin yaralar oluşturdu. İzmirli gazeteci Gökmen Ulu 105 gündür cezavinde. Çocuğuna bu süreçte sadece iki kez dokunabildi. Avukat, kısıtlılık nedeniyle dosyasını inceleyemedi. Henüz iddianemesi hazır değil. Biz gazetecilere yönelik bilinçli olduğunu düşündüğümüz baskılar olduğunu biliyoruz. İddinameler hazırlanana kadar, dava süresince hiç değilse tutuksuz yargılama istiyoruz. Gazetecilere baskılar uluslarlarası alanda da yüzümüzü kızartıyor" dedi.
Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç ise 9 Eylül İzmir'un Kurtuluşu günü nedeniyle yaşadıkları sevinci 11 Eylül'de duruşmaya çıkacak mesteklaşlarının tutuklu olmasının gölgelediğini söyledi. Türkiye'de 170'i aşan tutuklu gazeteci olduğunu belirten Türenç, "11 Eylül'ün bir milat olmasını umut ediyoruz. 9 Eylül sevincini 11 Eylül sabahı yine yaşamak istiyoruz. Çünkü vicdanlar rahatlayacak. Adalet yerine gelecek, beklenen hukuk düzeninin sağlanması umudumuza ışık olacak. Bu davada meslektaşlarımızın hiçbir suçu yok. İddianame boşlukta kaldı. Gazetecilikten başka işleri olmayan bu gazetecilerin bir an önce özgürlüğüne kavuşmalarını bekliyoruz. Vicdanlar rahatlayacak, Türkiye'ye adalet gelecek diye bekliyoruz" diye konuştu.
İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan, 15 Temmuz darbe girişimine sivil toplum örgütleri ve barolar olarak karşı çıktıklarını, demokrasi, hukuk, özgürlükten yana tavırlarını ortaya koyduklarını söyledi. Ülkenin OHAL ve kanun hükmünde kararnameler (KHK) ile yönetilmesini ilk birkaç ay anlayışla karşıladıklarını, hatta üst seviyedeki yöneticilerin "45 gün, 3 ay sürecek" ifadeleri olduğunu belirten Özcan, "Ancak 1 yılı aşmasına karşın OHAL ve KHK ile ülke yönetilmeye devam ediliyor. Biz bunu kabul etmiyoruz. 15 Temmuz öncesi torba yasalarla ülkenin yönetilmesini de antidemokratik olduğunu söylüyorduk. OHAL ve KHK ile yönetim, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin safdışı bırakılması, Anayasa'nın rafa kaldırılmasını hukukçu olarak kabul etmemiz mümkün değildir. Bir an önce TBMM asli görevine dönmeli, OHAL ve KHK ile ülke yönetilmesine son verilmelidir. Hakim ve savcılar siyasi baskılarla karşı karşıya kaldıklarını uygulamalarılya ortaya koyuyorlar. Bu da vatandaşın yargıya güvenini zedeliyor. Meslekten uzaklaştırılan hakim ve savcıların yerine kısa süre staj yaparak atananların, tecrübeszilik ve siyasi baskılar nedeniyle özgür iradeleri ile karar verememeleri söz konusudur. Hukuçular olarak yargıya müdahale edilmemesini istiyoruz. Basın, iletişim, ifade özgürlüğünün evrensel boyutlarda ülkemizde yaşatılması gerekir. Bu olursa ülke her alanda kalkınır, çocuklara daha iyi bir gelecek bırakabiliriz. 170'e yakın gazetecinin tutuklu olması da kabul edilebilir değildir. Bu tutuklamalar sanki hüküm verilmişçesine infaza dönüştürülmüştür. Avukatlarla görüşmelere kısıtlamalar vardır" dedi.
Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Tevfik Kızgınkaya ise gazetecinin temel görevi haber yapmak olduğu halde, Türkiye'de günümüzde gazetecilerin haber olduğunu söyledi. Ülkeyi yönetenlerin halkın haber almak hakkı için çalışan gazetecileri terörist ve hain olarak tanımlamasıyla halkla gazeteci arasındaki ilişkiyi kopardıklarını belirten Kızgınkaya, "Karalama, kötüleme ve itibarsızlaşma sonunda gazeteciler ya cezevine girdi ya da işsiz kaldı. Gazetecinin görevi gerçek ve doğru haber yapmaktır. Biz bu yüzden bugün haber oluyoruz. Bunu yaptıkları için cezaevine giriyor veya işsiz kalıyoruz. Halkın haber alma hakkına sahip çıkması gereklidir. 11 Eylül Türkiye için önemli bir gün olacaktır. Bu davada yargılanan 11 gazeteciden 7'si serbest bıraklıdı, 4'ünün tutukluğu devam ediyor. Nedenini bilmiyoruz. İlk duruşmaya çıkacakları gün dört basın organı dışında birinci sayfada haberleri yoktu. Meslektaşlarına sahip çıkmayan basın olamaz. Bu nedenle 11 Eylül'de basın özgürlüğü, demokrasi ve hukukun üstünlüğünün olabilmesi için herkesi Silivriye'ye bekliyoruz" diye konuştu.
Türkiye Gazeteciler Sendikası İzmir Şubesi Başkanı Halil Hüner de yıllardır "Gazetecilerden terörist çıkartamazsınız. Suç işlendiyse iddianemeyi hazırlar, tutuksuz olarak yargılarsınız. Suçu varsa Yargıtay aşamasıdnan sonra tutuklarsınız" dediklerini, ancak önce tutuklayıp sonra iddianemenin beklenmesinin bir cezalandırma olduğunu söyledi. Hüner, "Üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğüne inanan insanlarız. Gazetecilerin özgür olarak yargılanmaları, cezaevine atılmadan yargılanmalarını talep ediyoruz" dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz