İşte güzel oyuncunun o röportajı:
ALDATILAN NE YAPSIN?
Tuvana Türkay, aldatılmayı “İhanet, aldatan tarafın ruhunda çocukluktan gelen bir açık yara ve kusurdur, bir hastalıktır. Değişmeyecek bir parazit özelliktir” sözleriyle yorumladı. Tuvana Türkay...
Adının anlamı, güçlü, diri, canlı. Babasız büyümüş olmasından dolayı hayat zaten kendisini öyle olmak zorunda bıraktı. Küçük yaşlarda birçok reklam filminde rol aldı. Eğitimini aldığı oyunculuğa profesyonel olarak 19 yaşındayken başladı. 9 yılda 8 sinema filmiyle 7 televizyon dizisinde başrol oynadı.
Kimine göre başarılı, kimine göre patlama yapamadı. Alper Potuk ile biten ilişkisi hakkında konuşmak istemediği için röportaj yapmaya uzun süre yanaşmadı. Sormamak da olmazdı. Sorularımızı kimi zaman filozof kimi zaman stand-up’çı edasıyla cevapladı.
Kariyeriniz planladığınız yolda mı ilerliyor?
Hayır, duygusal tarafım beni yavaşlatıyor. Onu kaybetmekten korkuyorum. Oyunculuk bana sahip çıkabilen tek ödül. Beni, onu sevdiğim kadar seven tek şey.
Duygusal tarafınız sizi kariyerinizde neden yavaşlatıyor?
Aynı anda iki yerde birden olamazsınız. Boş zamanlarımda iş çevremle zaman geçirip kariyerime faydalı olacak yeni planlar yapmak yerine hayatınızdaki insanla zaman geçirmek planlarınızı yavaşlatıyor.
Ne olursa duygusal tarafınızı kaybedersiniz?
Fazla özveriliyim, çabuk inanırım, fedakârlık ederim. Ve sonunda hep beklentim dışı bir şeyle karşılaşır ve üzülürüm. Zamanla mantık devreye girer ve kalp ikinci planda kalır. İşte bunu hiç yaşamayı istemiyorum.
Kariyer yolunda aksaklıklar çok mu oluyor?
Vaktinde atmadığınız her adım sizden sonra yürüyen herkese koşması için daha temiz bir zemin demek. Ben yarışmayı hiç sevmem. Zaten yürümeyi seçtiğim yol sadece benim cüssem kadardır.
Başkalarına yol açan bir saf mısınz yoksa bir melek mi?
Trafikte daldığınızda bile önünüze sağdan soldan araba giriyor. Safım ben, hem de ileri boyutta.
Avcı olmak varken av olma isteği neden?
Çünkü akıllı bir av, avcıları hep hüsrana uğratır. Tom ile Jerry gibi düşün. n Kendinizi yeterince anlatabiliyor musunuz? Hayır, bazen kendimi ifade edemiyorum. Özellikle kriz zamanlarında. Anlaşılamadığım anlarım çoktur.
Kendinizi ifade etmeye engel olanlar nedir?
Bazen ne anlatırsanız anlatın, nasıl ifade ederseniz edin etrafınızda kendi bildiğini okuyacak insanlarla bir arada olursunuz. Konuşmaktan yorulursunuz. Bir bakışımdan beni anlayacak insanlarla kendimi yormadan yaşamaya çalışıyorum. Kendimi anlaşılamadığımı fark ettiğimde ifade etmeye çalışmıyorum.
Hayatın bugüne kadar size verdiklerinden tatminkâr mısınız?
Eksik olan ne vardır? Çok şükür. İsteyip de olmayan bir şey olmadı hayatımda. Sevdiklerim yanımda, sağlığım yerinde. Daha fazlası için şımarıklığa gerek yok.
Her şeyi çok ciddiye alıyor gibi görünen görüntüm. Ve damarıma basıldıkça her şeyi sineye çekecek biri olduğumun zannedilmesi. İnsanların tek bir şey bilmeden, her şeyi bildiklerini zannetmeleri. Her türlü bilgi kirliliğinin, yafta ve sözüm ona duyumların bir kitap oluşturabilecek boyutta elden ele, dilden dile gezmesi. İnsanlar benden bahsetmeyi ortada ben olmasam bile seviyor sanırım.
**Hakkınızdaki yaygın görüşlerden biri “Bir türlü patlama yapamadı.” Öyle mi?
Benim patlamadan anladığım dünya çapında ses getirecek bir iş yapmak. Türkiye’de buna örnek olan patlamış isimler bulamıyorum. Sezon birincisi olmuş bir işin yıldız oyuncusu olmak mıdır patlamak? Aynı oyuncularla yapılan sinema filmleri neden izlenmiyor öyleyse? Bu işler çok karışık, ne istediğinle alakalı. Ayrıca insanlar niye kendi işine bakmıyor görüş yayacaklarına :) İşimi yapıyor ve hayatımı istediğim gibi yaşıyorum.
Bir röportajınızda ‘İnsanların düşündüklerinin aksine bu mesleğin yanlış bir tarafı yok’ şeklindeki açıklamayı neden yaptınız?
O zaman etrafımda dar görüşlü sığ insanlara kendimi ifade edememişim. Mesleğimin bir parçası olan röportajda bu cevaba sığınıp kendimi kalabalık hissetmek istemişim belli ki. Şimdiyse kimin ne düşündüğü umurumda bile değil. Kimse benim bir meslekle ilgili fikirlerimi, hissettiklerimi merak etmiyor. Artık her şeyi içimde yaşıyorum.
Biri sana ‘Gel Tuvana, evinin kadını ol. Geçim derdin olmayacağı gibi her zaman lüks içinde yaşayacaksın. Bırak oyunculuğu’ derse ne yaparsınız, bırakırmısınız?
Mesleğimi seçtim ve mesleğim de beni seçti. Lüks budur. Geçim sıkıntısı çekmeyeceğim yatırımlar yaptım. Bir anneli, bir ablalı, iki köpekli, bir kedili neşeli bir evin kadı- nıyım :) çok isterse o bize gelsin :)
"PATLAMA YAPMADI DİYENLERİ VAR ETTİM"
9 yılda 8 sinema filmi 7 televizyon dizisi. Tatminkâr mı?
Fazla bile. İşimi ebedi bir evlilik gibi hissediyorum. Çocuğumuz olmasa da tatmin olurum. İçime sinen işler yapmışım ama yanlış düşünüp ‘Hayır’ dediğim işlerin sonradan iyileşmeye gitmesi bir yutkunma yapmıştır.