"Uçmak amacındaysanız yüklerinizden arınmalısınız"

Sinema, tiyatro ve dizi oyuncusu Yetkin Dikinciler: - "Mazlumun yanında, mezalimin karşısında olmak için ölümü bedenlerine giyenlerden, en önde gidenlerden söz ediyoruz" - "Uğruna feda edilecek bir can varsa o ancak kutsal bir şey içindir. Bugün de bu topraklarda bu gerçek yaşanıyor. Biz ölerek yaşamı kutsallaştırmalıyız" - "Ben, ticari bir ürün, meta değilim. Bir şeyin ticaretini yapmıyorum. Benim için yaşamı zorlaştırmak yerine kolaylaştırmak önemli"

İSTANBUL (AA) - HİLAL UŞTUK - "Deliler Fatih'in Fermanı" filminde "Baba Sultan" karakterini canlandıran sinema, tiyatro ve dizi oyuncusu Yetkin Dikinciler, "Mazlumun yanında, mezalimin karşısında olmak için ölümü bedenlerine giyenlerden, en önde gidenlerden söz ediyoruz." dedi.

Vizyonda izleyiciyle buluşan filme ilişkin AA muhabirine açıklamada bulunan Dikinciler, "deliler" sözcüğünün eleştiri anlamı taşımadığının altını çizerek, "Delilik, delikanlılık sözcüğüne de ilham olmuş bir kelimedir. (Filmde) Herhangi bir akıl hastalığını, akıl yoksunluğunu ifade etmiyor. Bir şeyi coşkuyla, kalbiyle, delicesine yapmak anlamına geliyor. Bu filmde de Fatih'in fermanını aynı delilikle uygulayan fedailerden söz ediyoruz aslında. Tabii ki mazlumun yanında, mezalimin karşısında olmak için ölümü bedenlerine giyenlerden, en önde gidenlerden söz ediyoruz. Nerede bir erk varsa yeryüzünde, zulmü kendi sonunu getirmiştir. Ama mazlumun yanında olursanız her zaman kazanırsınız. Bir coğrafyada yüzyıllar boyunca hüküm sürmek, böyle bir vicdanı da gerektirir." diye konuştu.

Reklam
Reklam

Başarılı oyuncu, anlamanın ve anladığını anlatmanın önemine değinerek, şunları kaydetti:

"Biz oyuncular, sinemada, tiyatroda, televizyonda belli karakterleri canlandırarak bir hikayenin parçası oluruz. Belli bir öyküye can vermeye çalışırız. Burada Baba Sultan karakterini oynuyorum. Anadolu'ya Şamanlardan gelen, toprağa, ağaca, suya ve varoluşa saygısı olan bir felsefeyi de barındıran bir gelenek var. Deliler, fedailer de bu geleneğin içinde yetişmiş. Onlar da tabii ki Hakanın fermanını sonuna kadar yerine getiriyor."

- "Ölünecekse insan için ölünür, yaşanacaksa da insan için yaşanır"

Hikayenin tamamının filmde anlatıldığını kaydeden Dikinciler, "Her seyirci kendine göre bir duygu ve düşünceyle çıkacak salondan. Benim naçizane hissim, uğruna feda edilecek bir can varsa o ancak kutsal bir şey içindir. Bugün de bu topraklarda bu gerçek yaşanıyor. Biz ölerek yaşamı kutsallaştırmalıyız. Yani ölünecekse insan için ölünür, yaşanacaksa da insan için yaşanır. Deliler de böyle yaşayıp böyle öldü. Umuyorum tarihimizdeki bu gerçeğe bir ışık tutmuş oluruz." değerlendirmesinde bulundu.

Reklam
Reklam

Yetkin Dikinciler, dünya sinemasıyla aynı kalitede bir iş yapıldığına vurgu yaparak, "Umarım bu film, bu toprakların insanının da böyle kaliteli, maharetli bir iş yapabileceğine dair yeni bir ipucu olur." ifadelerini kullandı.

Oynadığı filmlerin yanı sıra yaşamında da tercihlerini titizlikle yaptığını dile getiren Dikinciler, şunları aktardı:

"İnsanı dışarıda bırakan hiçbir yapının, sistemin, otoritenin, iktidarın yaşamayacağını, yaşamasına da gerek olmadığını düşünüyorum. İnsan yoksa hayat da yok zaten. Bir canlılık var. Biz bunun parçasıyız ve her şeyi kendimizin zannediyoruz. Öyle bir egoya ve kibre sahibiz. Ama bütün bu duyguyu, sonu olan bir hayat içerisinde yaşıyoruz. Bunu hatırlamakta yarar var öncelikle. Ölmenin bile yaşama katkısı olmalı derken bundan bahsediyorum. Böyle yaşamaya çalışan biriyim. Dolayısıyla böyle bir insan olarak oyunculuk yapıyorum. Oynadığım projelerin de sabun köpüğü, bir şey ifade etmeyen, günlük bir eğlenceye kurban gitmesindense, belki 3 belki 5 belki de bir kişinin ruhunda bir iz bırakmasını tercih ederim. Ruhumda bir çentik atan işlerle buluşmaya çalışıyorum."

Reklam
Reklam

- Sizi aşağıya çeken şeylerden arınıp ruhunuzu hafifletmeniz gerekiyor"

Oyuncu Dikinciler, seçimlerinde sezgilerine güvendiğini kaydederek, "Umarım benim hissettiğimi, seyirci de hissediyordur. Şu ana kadar yaptığım bütün işlerde, bu duygusal geri dönüşü aldım. Bunun sayıca çok olmasının da önemi yok. Çünkü çok olan her zaman doğru ve haklı değildir. Bazen çok küçük bir ses size bir doğruyu fısıldar ya da yaptığınız bir şeyi yığınlar söylemez ama birtakım aklı selim insanlar söyler. Bu bile yeterlidir. Bu ölçekte yaşamaya çalışan biri olarak da yaptığım bütün işlerde öncelikle ruhuma değen ve seyircinin ruhuna değmesini istediğim işlerle buluşmaya çalışıyorum." dedi.

"Sahip olmaya çalıştığınız her şey sizin sahibiniz olur" cümlesine atıfta bulunan Dikinciler, şöyle devam etti:

"Ben bir şeye sahip olmaya çalışmıyorum. Bu bir ticaret değil. Ben de ticari bir ürün, meta değilim. Bir şeyin ticaretini yapmıyorum. Benim için yaşamı zorlaştırmak yerine kolaylaştırmak önemli. Yükselen bir balon gibi düşünün. Kapadokya'da balonlar yükseliyor ama ağırlık olduğunda yere yaklaşıyor. Uçmak amacındaysanız yüklerinizden arınmanız, hafiflemeniz gerekir. Mümkün olduğunca azla yaşayıp, sizi yere, aşağıya doğru çeken şeylerden arınıp, ruhunuzu hafifletmeniz gerekiyor. Hayat bir tane. Maddi olarak ticari kaygılarla bu iş yapılmayacağı için de kendimi gayet zengin ve mutlu hissediyorum."

Reklam
Reklam

Yetkin Dikinciler, anneannesinin Denizlili bir yörük olduğuna işaret ederek, "Bir derdimiz olduğunda ilaç vermek yerine önce bir yüzünü yıka ve rüzgara çık' derdi. Hala aynı şeyi yapıyorum. Suyun ve havanın tadını çıkarmaya çalışıyorum." diye konuştu.

Anahtar Kelimeler: