Uçtu Uçtu Martı Uçtu: Gezgin Martı Kanatlarını Nasıl Açtı?

Gittiği her yerde martı kanatlarını açıp uçmaya başladı Gezgin Martı. Gezdikçe daha yükseğe, daha uzağa uçtu. Bir yere gitmese bile zihninde, hayal dünyasında devam etti uçmaya. Peki nasıl kanatlandı bu Gezgin Martı?

Çocukken, yani henüz akıllı telefonların ve internetli bilgisayarların evimizde olmadığı o kutsal zamanlarda ansiklopediler ve büyük dünya atlasları karıştırır, kendi kendime oyunlar üretir, oynardım.

Hangi kıtada hangi ülkeler var? Orada kimler, nasıl yaşar? Nasıl konuşurlar oralarda? Onların evleri nasıl, yemekleri güzel mi peki? Şarkı söyler, dans ederler mi bizim gibi?

Küçük bir kasabanın birbirinden küçük farklı köylerinde geçirdiğim çocukluğumun en güzel hayal oyunlarından biriydi bu. Dışarıda arkadaşlarımla vakit geçirmeye, türlü oyunlar oynamaya bayılır, ama kendi başıma kitaplarımla yalnız kalıp hayaller kurmayı da bir o kadar severdim.

Reklam
Reklam

Okumaya aşık ve meraklı bir çocuk olarak keşfettiğim ilk kitaplardan biri de Richard Bach’in ünlü Martı Jonathan Livingston’ı olmuştu.

Ah Jonathan, nasıl da güzel uçuyordu o ulu gök kubbede! Nasıl da asildi, ne kadar güzeldi. Nasıl bir özgürlüktü onunkisi! Ve ne güzel anlatıyordu bazı yazarlar bazı güzellikleri..

Hayatımın hangi dönemiydi bilmiyorum, ama bir noktada kesinlikle yazı-çizi işleriyle uğraşmam gerektiğini anlamıştım.

Hayat, keşfedilmesi gereken, macera dolu bir yer, devasa bir oyun alanıydı. Bu oyunda aktif rol almam ve oyuna arkadaşlarımı da davet etmem, onlara da maceralarımı anlatmam gerekiyordu. Çünkü daha küçük yaşta keşfetmiştim ki hayat, paylaşınca güzeldi.

Yıllar, yıllar sonra aynı cümleyi Into the Wild’ın baş kahramanından, Christopher Mccandless’tan duyacak, hüzünle gülümseyecektik: Happiness is only real when shared.

Bir edebiyat ve gezi sever olarak kendime Martı mahlasını uygun görmem şaşırtıcı gelmeyecektir sanırım artık size. Jonathan ve diğer tüm martılar bana özgürlüğü ve ilginç olan her ne varsa onları çağrıştıyor. Martıların sesini seviyorum, denizlere düşkünlüklerini, canları ne isterse onu yapmalarını, asil duruşlarını, garip hallerini..

Reklam
Reklam

Yıllardır ne zaman nereye gitsem kendimce hayali kanatlarımı açıyor, martı pozu veriyorum.

Ama ben bir yere gitmesem bile zihnimde, hayal dünyamda, tıpkı çocukluğumdaki gibi hep uçuyorum.

Benimle yolculuğa çıkmak isteyen herkesi sevgiyle kucaklıyorum.

Gezgin Martı