Uçuşta sınır tanımıyor

Kurduğu partiyi "Asmaya kesmeye geliyoruz" sözleriyle tanıtan Dursun Güneş, uçuşta sınır tanımıyor. Erzurum'da partisinin il teşkilatının açılışında yaptığı konuşmada "Asmaya, kesmeye geliyoruz" diyerek dikkatleri üzerine çeken Hak ve Hakikat Partisi (HHP) Genel Başkanı Dursun Güneş ve partisi hakkında Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma tamamlandı. Vatan Gazetesi'nin haberine göre, polis kamerası kayıtlarının deşifre edilmesinden sonra Cumhuriyet Başsavcısı Sinan Kuş tarafından hazırlanan iki klasörlük dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi. Güneş ve partisi hakkında, "Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, dil, ırk, renk, din ve mezhep ayrımı yaratmak veya sair herhangi bir yoldan bu kavram ve görüşlere dayanan bir devlet düzeni kurmak" suçlarından dava açılması istendi. Aslen Bayburtlu olan, 15 yaşında evlendikten sonra İstanbul'a gelen, o yaşta içki ve kumarla tanışan, adam yaralayan, hapis yatan sonra kendini şeyh ilan eden Güneş, şimdi de liderliğe soyundu. İşte kendi ağzından, Güneş'in hayatı:

Reklam
Reklam

Silah sıktım: Bir gece eve yine sarhoş dönmüştüm, yatarken, birden başımda yedi tane pir belirlendi. Birisinin elinde asa vardı. Asasını uzatarak 'Bu deli akıllanmayacak. Bunun hüviyetini alın elinden' dedi. Askıda bulunan ceketimden hüviyetimi aldılar. 'Almayın' diyerek ağlamaya başladım. Uyuyamadım. Tekrar kalkıp meyhaneye geri döndüm. Bana yanlış yapan arkadaşlara o kafayla silah sıktım. On gün firar gezdim. Sonra yakalanarak Paşakapı Cezaevi'ne kondum. 6 ay 20 gün yattım.

Çocuğum zikir yapıyordu: Bir gün yine eve sarhoş dönerken bir zikir sesi duydum. Beşikte 6 aylık oğlum yanı üzerine dönmüş zikir ediyor. Annesine diyorum ki 'Sen yaptın bunu, ben yola geleyim' diye. Sonra sarhoş kafayla Allah'a kafa tutarak 'Bu çocuğa Allah dedirtiyorsun da bana niye dedirtmiyorsun' dedim. Ertesi gün gayıptan bir ses 'Rabbine yönel, tövbe istiğfar eyle' dedi. Abdest alıp namaz kıldım. Kalktığımda gönlümde hiçbir kötülük kalmamıştı. Görüntüler almaya başlamıştım ve sürekli ağlıyordum. Bir ses bana 'Dergaha gel' diyordu.

Reklam
Reklam

Fatih beni azarladı: Dergaha giderken yine bir suçtan dolayı Sağmalcılar Cezaevi'ne girdim. Koğuş ağalarından biriyle sohbet ediyorduk. Bir anda cezb oldum sema ve zikir yaptım cezaevinde. Yanıma geldiler, 'Hocam senin nazın Allah'a geçer. Yalvar da bize bi af çıksın' dediler. Ben de yalvarırken Fatih Sultan Mehmet Han atına binmiş geldi, 'Hayasız' dedi 'Sen ne çile çektin ki bu yolda af istiyorsun. Seni kırbaçlarım' dedi. Bundan sonra bir süre dua etmedim sadece şükür ettim.

‘Hz. Ali bizim Eve geldi'****

Güneş, cezaevindeyken Hz. Ali'nin ailesine baktığını iddia edebilecek kadar uçuk: "Ev halkım Bakkalköy'de bir gecekonduda oturuyorlar. Rabbime dedim ki: 'Ben cezaevindeyim, evime kim bakacak.' Bir anda Hz. Ali'nin devesinin yularını çekerek evimin etrafımda döndüğünü gördüm. Dönüp bana dedi ki 'Biz senin evine kefiliz evladım, sen hiç merak etme!' Bazen Hz. Ali bazen de Veysel Karani evin etrafında dolanırlardı."