Deniz Berktay
Kiev
Başkent Kiev’in merkezindeki Mihailovskaya Meydanı’na gelenler, bu meydandaki manastırın duvarında bulunan İngilizce ve Ukraynaca bilgi levhalarını farkeder.
İngilizce ve Ukraynaca olarak "unutulmamak üzere" başlığının atıldığı panolarda, Ukraynalıların, 1930’lu yıllarda, sırf Ukraynalı oldukları için açlığa mahkum edilerek soykırıma uğradıkları anlatılır.
Yaz aylarında turistlerle ve kilisede dünya evine girmiş yeni evli çiftlerle dolu olan bu meydan, Kasım ayında ise, "soykırımı anma etkinliklerine" katılanlar tarafından doldurulur. Kasım ayının son Pazar günü düzenlenen soykırım anma etkinliklerinde meydan, soykırımın anısına yakılan mumlarla dolarken, arkadaki Mihailovski Kilisesi de, bu günün anısına çanlarını çalar.
Ukrayna’nın bu yıl göreve başlayan ve Rusya yanlısı olarak tanınan yeni Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in bazı tavırları ise, bu konudaki tartışmaların bu yıl biraz daha erken gündeme gelmesine neden oldu. Şimdi televizyon kanallarında, yeniden, "1930'lardaki açlık felaketinin bir soykırım olup olmadığı" tartışması başladı.
Gerek Ukrayna içinde, gerekse Ukrayna ile Rusya arasında yoğun tartışmalara neden olan soykırım tartışması, 1930’lu yıllara ilişkin.
1930’larda, dönemin Sovyet lideri Stalin’in tarımda kollektifleştirme politikalarının sonucunda köylülerin ellerinde bulunan tahılın tamamına el konunca ve bir de köylülerin bulundukları yerlerden başka yerlere seyahat etmesi yasaklanınca, "Holodomor" olarak adlandırılan büyük açlık felaketi meydana gelmiş.
Nazi kamplarıyla kıyaslama "Holodomor" felaketinin sonucunda, büyük kısmı bugünkü Ukrayna’da olmak üzere, Sovyetler Birliği’nin çeşitli yerlerinde milyonlarca kişi, hayatını kaybetmiş. Bu konuda düzenlenen belgesel programlardan birinde, hem "Holodomor" felaketini yaşamış, hem de İkinci Dünya Savaşı yıllarında Nazi toplama kamplarında tutsak olmuş bir kadına soruyorlar:
"Sizce Nazi kampları mı daha korkunçtu, yoksa Holodomor mu?" diye.
Kadın, kolunu sivayarak, bileğinin üzerindeki Nazi toplama kampının damgasını gösteriyor ve "Ben, Nazi işkencelerini de yaşadım. Fakat, Naziler bize en azından her gün ekmek veriyorlardı. Açlık felaketini anlatmaksa, mümkün değil." yanıtını veriyor.
Ukrayna’da "Turuncu devrim"le işbaşına gelen Viktor Yuşçenko’nun yönetimi, "Holodomor" felaketinin, Ukrayna ulusunun imhasını amaçlayan bir soykırım olduğunu söylüyordu.
Rusya ise, bu felaketi inkar etmemekle birlikte, o dönemde Sovyet yöneticilerinin yanlış politikaları nedeniyle, Sovyetler Birliği’nin başka yerlerinde de milyonlarca kişinin hayatını kaybettiğini, dolayısıyla, sadece Ukraynalıların hedef alınmasının söz konusu olmadığını ifade ediyor.
Bazı tarihçilerse, Stalin’in, zengin köylü sınıfını devrim düşmanı olarak gördüğü ve Ukrayna ulusunu değil, belli bir toplumsal sınıfı yok etmek amacıyla, bu yapay açlık felaketini düzenlediği görüşünde.
Turuncu devrim döneminin Rusya karşıtı politikalarıyla tanınan Devlet Başkanı Viktor Yuşçenko, yönetimde bulunduğu dönemde "Holodomor"un soykırım olduğu konusunda Ukrayna kamuoyunda görüş birliğinin olması için büyük çaba harcamış ve yurtdışı ziyaretlerinde, yabancı ülkelerin "Holodomor"u soykırım olarak tanımaları için, elinden geleni yapmıştı.
Sonuçta, aralarında ABD’nin de bulunduğu 15 devlet, "Holodomor"u, "Ukrayna ulusunun imhasını hedefleyen bir soykırım" olarak tanımış durumda.
Ukraynalılar 'Holodomor'u nasıl tanımlıyor? Peki, eski Başkan Yuşçenko’nun bu kadar yoğun çabalarına karşılık, bugün Ukrayna'da herkes, "Holodomor"un soykırım olduğu konusunda, hemfikir mi?
Kamuoyu araştırmalarından çıkan sonuç, bunun böyle olmadığını, yani, Yuşçenko’nun bütün çabalarına karşın, Ukrayna toplumunun sadece yüzde 30 kadarının "Holodomor"u soykırım olarak kabul ettiğine işaret ediyor.
Ukrayna genelinde yaptığım gezilerde tanıştığım kişilere, hep bu konuyu sordum. İşin şaşırtıcı gelebilecek bir tarafı, "Holodomor"un soykırım olduğunu savunan ve bunun soykırım olmadığını söyleyene "hain damgası"nı yapıştırmaya en meraklı olanların, o dönemde Polonya vatandaşı olan ve bu açlık felaketini hiç yaşamayan Batı Ukraynalılar olması.
Batı Ukrayna, Rusya karşıtı milliyetçi akımların en güçlü olduğu yer.
Bu karşıtlık, zaman zaman, onları "Rusya’nın düşmanı, bizim dostumuzdur" anlayışına götürebiliyor. Belki de bu nedenle, kendilerinin yaşamadıkları bir felaket, kolaylıkla ortak hafızaya alınabiliyor.
Felaketi yaşayan bölgelerdeki insanlarla konuşmalarımda ise, onların "Holodomor"a soykırım deyip dememelerinin, siyasi tercihleri ile bağlantılı olduğunu gördüm.
"Holodomor"un soykırım olduğunu söyleyenler genellikle Ukrayna milliyetçileri olduğu için, halktan pek çok kişinin yanıtı, milliyetçilere bakışına göre değişebiliyor.
Doğu Ukraynalı köylüler ile olan bir sohbetimde, onların köyünde de, açlık felaketi sırasında çok kişinin öldüğünü duyunca, onlara, bunu bir soykırım olarak görüp görmediklerini sordum.
"Bu soykırım hikayeleri, bizim milliyetçilerin palavrası. O dönemde sadece bizde değil, pek çok yerde ölen oldu." yanıtını verdiler.
Orta Ukrayna bölgelerindeki sohbetlerimde ise, orta yaş üstü kuşakların soykırım iddialarına fazla inanmadıklarını, fakat yeni nesilden pek çok kişinin, bunun soykırım olduğuna inandıklarını görmüştüm.
Soykırım siyasi barometre gibi Ukrayna’nın bundan önceki yönetiminin, Rusya ile ilişkilerindeki en gerilimli konulardan birini oluşturan bu soykırım iddiaları, Rusya yanlısı olarak tanınan şimdiki Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in bu yılın başında göreve gelmesiyle birlikte gündemden düşmüş ve Yanukoviç, Devlet Başkanı olduğu gün ilk olarak, başkanlığın internet sayfasından, "Holodomor" konusuyla ilgili bağlantıları kaldırtmıştı.
Oysa, birkaç gün önce, Yanukoviç, Devlet Başkanlığı'nın internet sitesine bu bağlantıları yeniden koydu ve ayrıca, kendisinin "Holodomor"u inkar etmediğini söyledi.
Peki, Yanukoviç gibi, Rusya’ya yakın olarak bilinen ve Ukrayna milliyetçiliğinden hiç hazzetmeyen biri, neden şimdi bu konuyu gündeme getirdi?
Gözlemcilere göre, Ukrayna’nın yeni yönetimi, enerji ve ekonomi konularında, Rusya’dan beklediğini bulamadı ve iki ülke ilişkilerindeki balayı günleri, artık sona erdi.
Ayrıca, kamuoyu araştırmaları, Yanukoviç’in kamuoyu desteğinin giderek azaldığını gösteriyor.
Bu şartlar altında, Yanukoviç, hem içte destek bulmak, hem de Rusya’ya tavır koymak için, eski dosyaları yeniden raftan indiriyor.