"(Ülkeyi satıyorlar) demek güvensizlik göstergesi"

Ankara (AA)- Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, bugün dünya genelinde ülkelerin, daha çok sermaye çekme yarışında olduğunu belirterek, "Ülkeyi parsel parsel satıyorlar" demenin, ciddi bir güvensizlik göstergesi olduğunu söyledi.

Babacan, AK Parti'nin aylık yayın organı "Türkiye Bülteni'nde yayınlanan demecinde, doğrudan yabancı sermayenin Türkiye ekonomisine sağladığı katkıya dikkat çekti. Ali Babacan, "(Ülkeyi parsel parsel satıyorlar demek), ciddi bir kendine güvensizlik göstergesidir. Çin'de bile böyle tartışmalar yapılmıyor. Tam tersine insanlar iş buluyor, çalışacak bir iş yeri buluyor, evine ekmek götürüyor ve ülke kalkınıyor" dedi.

Reklam
Reklam

Babacan, 2003 yılı sonunda 1 milyar 752 milyon dolar olan doğrudan yabancı sermayenin 2006 sonu itibarıyla da 19 milyar 797 milyon dolar seviyesine ulaştığı söyledi.
Yabancı sermaye konusundaki eleştirilere de dikkat çeken Babacan, sermayenin renginin olamayacağını belirterek şöyle dedi:

"Körfez sermayesi bugün dünyada akacak yer arıyor, bunu Fransa çekiyor, İngiltere çekiyor, Almanya çekiyor, ABD çekiyor, bir çok ülke bu sermayeyi kendi ülkesine çekebilmek için rekabet halinde, bizde ise hala sermayeye renk veriliyor, yok yeşil sermaye, yok kızıl sermaye, bu tartışmalar da doğal olarak yatırımcıyı tedirgin ediyor. 'Acaba iktidar değişir de başımıza bir iş gelir mi, acaba bu zihniyet yatırımlarımıza zarar verir mi?' diyerek başka ülkelere yönelebiliyorlar, Türkiye'nin artık bunu aşması gerekiyor."

Türkiye'nin, doğrudan yatırımlarda, Çek Cumhuriyeti ve Polonya gibi ülkelerin seviyelerini yeni yeni aşmaya başladığını belirten Babacan, İngiltere'nin, 2004-2006 yılları arasında, sadece şirket satışı ve ortaklığı yoluyla elde ettiği uluslararası yatırım miktarının 250 milyar dolar olduğunu söyledi. Babacan, "Buraya gelip de şirket satın alan kişi bunu paketleyip evine götürmüyor. Buraya yatırım yapıyor, buraya sermaye bırakıyor, burada istihdam sağlıyor, üretim sağlıyor" dedi.

Reklam
Reklam

Babacan, gerek makro dengeleri koruyabilmek, gerekse doğrudan yatırım miktarını artırabilmek için istikrar ve güvenin muhafaza edilmesi gerektiğini vurguladı.