Mide ülserinin başlıca sebebi helicobakter pylori adı verilen bir bakteridir. Ancak ülsere sıklıkla stres ve sinir de neden olabilir. Türkiye'de her beş kişiden birini etkileyen bu hastalık erkeklerde kadınlara kıyasla daha sık görülüyor. Kadınlarda ise 60 yaştan sonra görülme sıklığı artıyor. Bu yüzden ülser nedir, belirtileri nelerdir, ülsere ne iyi gelir sorusunun cevabını bilmek erken teşhis için oldukça önemlidir.
Onikiparmak bağırsağında ve midenin iç yüzeyinde meydana gelen aşınma neticesinde oluşan yaraya ülser adı verilir. Midemizi asitlerden ve sindirim enzimlerinden koruyan, dış faktörlere karşı muhafaza eden mukus zarar gördüğünde ve işlev kaybetmeye başladığında bu yara oluşmaya başlar.
Peptik ülser: Bir tür ülser yarasıdır. Hem midede hem de onikiparmak bağırsağında rastlanır. Midede oluşan peptik türdeki ülser, mide ülseri adıyla bilinir. Bu yaraların oluşum sebebi genelde helicobacter pylori ismindeki bakteridir. Tedavi süreci genelde uzun ve zorlu geçer.
Duodenal ülser: Onikiparmak bağırsağında rastlanılan bu ülser çeşidi ise en çok karşılaşılan türdür. Genelde ağrılar göğüs kemiğinin hemen altındaki bölgede oluşur ve hasta aç kaldığında ağrı hissetmeye başlar. Bu ağrı bir şeyler yiyip içene kadar geçmez.
Ülser belirtileri, acı verici ve rahatsız edici şekillerde olabilir. Karnın üst kısmında meydana gelen yanma, ülserin en çok görülen belirtisidir. Mide ülseri, öğün aralarında kendini gösterdiği gibi, geceleyin uykunuzdan kaldıracak kadar ağrı da verebilir. Ülserin belirtileri başlıca şunlardır;
Zencefil: Bir su bardağı suyun içine bir çay kaşığı toz zencefil atın. Suyu 20 dakika dinlenmeye bırakın. Daha sonra içine biraz bal atarak için.
İncir ağacı: Bu ağacın yaprakları yaraların kapanmasını hızlandırır ve ağrıları azaltır. Eski çağlardan bu yana mide ağrılarının tedavisinde önemli bir yardımcıdır.
Meşe palamudu: İçeriğindeki maddeler sayesinde mide damarlarını büzer ve ağrıları azaltır. Ayrıca mide asidini düzenleme konusunda doğal bir yardımcıdır.
Papatya: Gerek yaprakları gerek meyvesiyle bir bağırsak düzenleyici olan papatyanın içindeki papain enzimi mide yaralarını iyileştirir.
Kereviz suyu: Günde 2-5 bardak arası tüketirseniz yaraların iyileşmesine yardımcı olur.
Lahana suyu: Yemek aralarında 4-5 fincan kadar içilebilir. Bu sayede mide yaraları daha hızlı geçer ama bu yöntemde başka bir bitkisel uygulamanın yapılmaması gerekir.
Kantaron yağı: Her çeşit yaranın kapanması için birebirdir. Sabah aç karna bir çay kaşığı kadar kantaron ağını herhangi bir içeceğin içine atıp tüketebilirsiniz.
Şerbetçi otu: Bu otun içindeki xanthahumol maddesi yara tedavisinde süreci hızlandırmaya yardımcı olur.
Kuşkonmaz: Kuşkonmazın bünyesindeki şatavarin maddesi sayesinde midedeki yanma ve ağrı hisleri ortadan kalkar. Tümörleri de yok etmeye yardımcı olduğu için mide kanserini önleme konusunda da oldukça iyi bir silahtır.
Eğer ülser yarası, helicobacter pylori sebebiyle oluştuysa antibiyotik tedavisi uygulanabilir. Yaranın özelliklerine göre uygulanacak tedavi yönteminde değişiklikler yaşanabilir. Duruma göre midenin aşırı asit üretmesini engelleyen H2 bloker ilaçlar kullanılabilir. Bu ilaçlar sayesinde asit salınımı azalır ve mide içindeki fazla asit atılmış olur. Diğer taraftan proton pompa inhibitörleri ise mide asidini düzenler. Sitokoruyucu ajanlar ise midenin yüzeyini ve bağırsakları korumaya yardımcı olur.
İlaç tedavisi süresince iyileşme belirtileri görmeye başlasanız bile doktorunuzdan talimat almadığınız sürece kendi kendinize ilaç kullanmayı kesmemeniz gerekir. Sabırlı bir şekilde doktorunuzun önerdiği ilaçları kullanmanız her zaman için en doğrusu olacaktır.
İlaç tedavisinin yetersiz olduğu durumlarda ülser öldürür mü? Büyük bir çoğunlukla ilaç tedavisi yetmediyse ameliyatla ülserin etkileri azaltılır. Ameliyat sırasında ülserli bölüm çıkarılır, bağırsakların sağlıklı bölgesinden bir parça alınarak yaralı bölgeye dikilir ve midenin salgıladığı fazla asidi azaltmak için asit sağlayan sinirler kesilir.
Ülser bitkisel tedavi aracılığıyla da etkileri azaltılan bir hastalıktır. Tabii bu noktada bitkisel yöntemleri doktorunuzdan onay alarak uygulamanız daha doğru olacaktır. Peki ülsere ne iyi gelir?
Ülser yarasının meydana gelmesindeki en büyük neden olan helicobacter pylori isimli bakteri, oluşum sürecinde çok fazla belirti göstermez. Oluşumuyla beraber yaralara ve birçok sindirim sistemiyle alakalı rahatsızlığın ortaya çıkmasına zemin hazırlayan helicobacter plyori, nadiren de olsa mide kanserine bile sebep olabilir. Bulaşıcı bir bakteri olduğu için kirli yiyecekler ya da dışkı bulaşmış su aracılığıyla vücuda geçebilir. Diğer taraftan tükürük, kusmuk ve dışkıyla temas kurulması halinde de kişiden kişiye geçme ihtimali oldukça yüksektir. Bu bakteriye tanı koyabilmek için kan testi, dışkı testi ve nefes testi yapılır.
NSAİİ yani non steroid antienflamatuar türdeki ilaçlar streoid içermez ve iltihap giderici bir etki göstererek ağrıları dindirmeye yardımcı olurlar. İbuprofen ve asprin türündeki ilaçlar da bu sınıf kapsamında ele alınır. Eğer non steroid antienflamatuar türündeki ilaçlar uzun süreli kullanılırsa sindirim sistemiyle alakalı bozulmalara sebep olabilecekleri için ülser yaraların oluşması ya da var olan yaraların daha da kötü hale gelmesi söz konusu olabilir.
Sigara, alkol ve kahve tüketiminin aşırı derecede olması ülser oluşumuna sebep olabilir. Bu zararlı alışkanlıklar vücudun pek çok bölgesine zarar verdiği gibi mide üzerinde de hasarlar oluşturabilir. Mide asidini baskılayıcı ilaç kullanıyor olsanız bile içki, sigara ve kahve tüketmeye devam ettiğiniz sürece bu ilaçlar tam olarak etki göstermeyecektir. Dolayısıyla ülser yarasının iyileşmesini hızlandırmak için kahve, içki ve sigara tüketimine son vermek gerekir.
Herhangi bir hastalık yüzünden ya da yaşanan bir olaya bağlı olarak gelişim gösteren stresin düzeyi arttıkça bu durumun getirdiği negatif etkiler de büyüyecektir. Eğer belirli konularda çok fazla stres yapıyorsanız vücudunuz birçok hastalığa karşı savunmasız hale gelir ve zararlı sonuçlarla karşılaşma ihtimaliniz artar. Bu zararlardan birisi de ülser olabilir. Vücudun savunmasız düşmesinin yanı sıra stres yüzünden mide asidinin de bolca salgılandığı biliniyor. Dolayısıyla stres yüzünden fazla salgılanan mide asidi ülser oluşumuna sebep olabilir.
Eğer dengesiz ve sağlıksız bir beslenme düzeniniz varsa ülser problemleriyle karşı karşıya kalabilirsiniz. Aşırı tuzlu yemekler yemek, yiyeceklerde fazla baharat kullanmak, yemekleri az çiğneyerek yutmak, uzun süre aç kalmak ya da mideyi çok fazla doldurmak gibi çeşitli yanlışlar yüzünden midede yaşayacağınız sorunlardan birisi de ülserdir. Diğer taraftan tükettiğiniz besinlerdeki hijyen durumuna da özellikle dikkat etmeniz gerekir.
Her hastalıkta olduğu gibi ülserde de genetik faktörler önemli etmenler arasında yer alıyor. Aile geçmişinizde ülser vakasına sıklıkla rastlanıyorsa sizin vücudunuzun da ülsere yatkın olma ve ileride ülser yaşama ihtimali diğer insanlara kıyasla yüksektir. Anne ve babanızın ülser yaşamış olması sizin yüzde yüz ülser hastası olacağınız anlamına gelmese de onlardan size geçen genler sebebiyle bu hastalığa müsait olduğunuzu ve bu yüzden daha dikkatli davranmanız gerektiğini düşünebilirsiniz.