Uludağ Üniversitesi'nde 'türk-ermeni İlişkileri' Konferansı

Uludağ Üniversitesi İnegöl İşletme Fakültesi tarafından 'Türk-Ermeni İlişkileri' konulu bir konferans düzenlendi.Fakültenin çok amaçlı salonunda...

Uludağ Üniversitesi İnegöl İşletme Fakültesi tarafından 'Türk-Ermeni İlişkileri' konulu bir konferans düzenlendi.

Fakültenin çok amaçlı salonunda gerçekleştirilen ve Siegen Üniversitesi akademisyenleri Dr. Christian Johannes Henrich ile Alica Vıdlıckova'nın konuşmacı olduğu konferansın oturum başkanlığını ve konuşmacıların çevirmenliğini, Uludağ Üniversitesi İnegöl İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İbrahim S. Canbolat üstlendi. Konferansa Kaymakam Aziz İnci, Uludağ Üniversitesi İnegöl İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İbrahim S. Canbolat, Jandarma Merkez Karakol Komutanı Üsteğmen Mustafa Batar, Milli Eğitim Müdürü Mehmet Baştürk, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mehmet Hanefi Yıldırım, bazı kurum ve daire müdürleri ile öğretmenler ve öğrenciler katıldı.

Reklam
Reklam

Konferansın açılış konuşmasını yapan Dekan Prof. Dr. İbrahim S. Canbolat, "Bugün genel bir sorunun üzerinde yoğunlaşacağız. Ermeni soykırımı iddiaları ile Türk-Ermeni ilişkilerini inceleyeceğiz. Dr. Christian Johannes Henrich, benim 8 yıldır tanıdığım biri. Bursa’da uzun süre kaldı. Ermeni soykırım iddiaları konusunda Avrupa’da ve dünyada var olan bir kanaate sahipti. Ona bir soru sordum. Çünkü, bilim soru sormak, sorgulamakla yapılan bir iştir. Kendisine, 'amacınız bu tezi devam ettirmek, kanıtlamak mı, yoksa objektif veriler arayarak, tezin hangi yönde gideceğine kesin karar vermeden bir sorgulama mı?' diye sordum. O da 'objektif bir konuda sorgulama yapmak, ilgililerle görüşmek, araştırma yapmak' dedi. Bursa'da 4 ay kaldı. Her hafta cuma günleri ikişer saat görüştük. Bu süre boyunca her şeyi konuştuk. Bizim amacımız, herhangi bir tezi özellikle de devlet görüşünü kanıtlamak değildir. Bizim amacımız devletin resmi tezi yada ideolojisini kanıtlamak değil, onu objektif araştırmaktır. Dadaloğlu, Türk tarihinde önemli bir veridir. 19'ncu yüzyılda Çukurova'da Avşar'ların Osmanlı devletinin uyguladığı o yerleştirme siyasetine uymaması dolayısıyla meydana gelen devletle belli bir grup arasında çatışma sonucunda, bu Avşar'ların Suriye'ye zorunlu göçe tabi tutulması olayı var. 1915 yılında tehcir uygulanan Ermeni tebaası Suriye’ye göç ettirilmek istendi. Sürgün etmiyor, Osmanlı topraklarında farklı bir bölgeye gönderilmeydi. Fark nedir onu konuştuk. Avşar'lar Türk ve Müslüman, ikinci gruptakiler ise Hıristiyan, Ermeni. Eğer biz 1915'teki olayları soykırım olarak ifade edeceksek, mantıken bilimsel, yöntemlere göre, aslında ondan daha önce olmuş olanı 1862 soykırımı olarak ifade etmek zorundayız. Bilimde öncelik ilk olandır. Osmanlı'nın hem Türk hem Müslüman bir topluluğa soykırım uygulaması mantıklı mı? Hayır olmaz. Ama model buysa, ikincisini de doğal olarak soykırım görmemek lazım değil mi? Sorusu bizim temel sorumuzdu. Bu sorunun etrafında dolaşıldı. Avrupa’da ve dünyada olaya bilim mantığıyla bakılmıyor. Bu gün ‘soykırım yoktur’ dediğiniz zaman Avrupa'da ceza almanız, hapse girmeniz gerekiyor. Fransa’da soykırımını reddedenler hapis cezasına çarptırılsın kararı çıktı. Biz ne yaptık. Fransa ürünlerini boykot ettik. Fakat ne oldu, sonunda tekrar unuttuk. Bir iki yıl sonra hiç bir şey yokmuş gibi devam ettik. ‘Türkler, Ermeni soykırımı yapmıştır’ derken, ‘tarihi incelediniz mi?’ diye soruldu. İncelemeye gerek olmadığını, olayın apaçık ortada olduğunu söylediler. Bir yerde çok sayıda Ermeni'de ölmüştür, ama Türk-Müslüman sistemli şekilde öldürülmüştür. Bizim amacımız, bir tezi savunmak değil, daha objektif nesnel düzeyde ele almaktır" dedi.

Reklam
Reklam

"TÜRKİYE İSE ARŞİVLERİN AÇILMASINI VE TARİHLE YÜZLEŞİLMESİNİ İSTİYOR"

‘Ermeni Sorunu ile İlgili Olarak Devletlerin Karar Alma Süreçleri’ konusunda konferans veren Alica Vidlickova ise, “Bu konuda 3 yıldır çalışıyorum. Soykırım kavramını hukuki anlamda inceliyorum. Devletlerin bu konuda karar alma sürecini ele aldım. Dünya Türkiye’nin bu soykırımı kabul etmesini beklerken, Türkiye ise arşivlerin açılmasını ve tarihle yüzleşilmesini istiyor. Fakat buna bir türlü yanaşmıyorlar. Konunun akademik kısmı tartışılırken siyasi boyutunu da unutmamak lazım. Ermeni azınlıkların var olduğu ülkelerde konu istismar ediliyor. Bilimsel gerçeklikle değil, siyasi olarak meseleye bakılıyor. Bunun yanında çıkar algılamaları da var. Ermeni iddialarını kabul eden ülkelerde, parlamenterler tarihsel arka plana inmiş mi, yoksa siyasi kaygılanma mı söz konusu? Birçok ülkede somut verilerin ortaya konulmadığını görüyoruz. Örneğin benim ülkem Slovakya’da 2004’te Ermeni soykırımı kabul edildi ama bu Türkiye’nin AB’ye üyeliği ile bire bir alakalı bir meseledir. Somut veriler yok. Almanlar soykırım demese de çok sayıda Ermeni öldürüldü ve Türkiye kınanmalı diyor” diye konuştu.

Reklam
Reklam

'Ermeni Sorunu ve Türk Dış Politikası' konusunda bilgi veren Dr. Christian Johannes Henrıch de, "Ben tam 8 yıldır Türk-Ermeni ilişkilerini incelemekteyim. Azeri-Ermeni ilişkilerindeki araştırmalarım ise beşinci yılını dolduruyor. Bu araştırmalarımda, çok ilginç bazı paralellikler tespit etmiş bulunmaktayım. Türkiye ve Azerbaycan, Almanya ve Avusturya gibi iki kardeş ülkedir. Ancak Türkiye ile Azerbaycan ilişkileri diğer örnekte olduğundan daha derindir. Bu ilişkinin derinliği Azerbaycan eski Devlet Başkanı Sayın Haydar Aliyev’in Türkiye ve Azerbaycan ilişkileri için doksanlı yıllarda kullandığı ‘İki Devlet Bir Millet’ deyişinde de görüyoruz. Devlet Başkanı Aliyev’in Türkiye’ye yaptığı karşı ziyarette o dönemin Türkiye Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel kendisini ‘Vatanınıza hoş geldiniz’ sözleri ile karşılamıştır. Gerek Azerbaycan gerekse Türkiye kendi resmi görüşlerinde ve dillerinde 1915 olaylarının, yani bir başka deyişle Ermeni sorununun Dağlık Karabağ sorunu ile karşılaştırılmasından ve irdelenmesinden hoşlanmamaktadırlar. Ancak her iki sorunda da söz konusu olan aynı komşu Ermenistan’dır. Ermeniler Azerbaycanlıları da Türk olarak tanımlamaktadır. Bu tanımlama yalnızca 1918 yılı yazında Osmanlı ordusunun Azerbaycanlı kardeşlerine yardım etmesinden kaynaklanmamaktadır” diye konuştu.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: