Uluslararası Denizcilik Zirvesi

Başbakan Yıldırım: (3) - "Birleşmiş Milletlerin daha etkin çalışması ve beş daimi üyenin veto hakkının daha adil kullanılması bugün Birleşmiş Milletler üyelerinin en büyük beklentisidir" - "Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün dünya denizciliğinin daha da gelişmesi, denizde can ve mal emniyetine yönelik kararlarının daha etkin uygulanması, bölgesel başarı değil, küresel başarıyı hedef alarak uygulanması en büyük beklentimizdir."

İSTANBUL (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, "Birleşmiş Milletlerin daha etkin çalışması ve beş daimi üyenin veto hakkının daha adil kullanılması bugün Birleşmiş Milletler üyelerinin en büyük beklentisidir." dedi.

Başbakan Yıldırım, Çırağan Sarayı'nda düzenlenen Uluslararası Denizcilik Zirvesi açılışındaki konuşmasında Türkiye'nin sadece denizcilik sektöründe değil birçok alanda atılımlarını sürdürdüğünü belirtti.

Krizin ardından küresel ticarette, 2016'dan itibaren olumlu yönde gelişmeler görüldüğünü aktaran Yıldırım, "Bu sene geçen yıldan biraz daha iyi gidiyor." ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

Küresel krizde en büyük zarar gören sektörün, denizcilik olduğunu dile getiren Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çünkü dünya ticareti küçülünce, ticaretin finansmanı yapılamaz hale gelince bundan en önce etkilenen sektör denizcilik sektörü oldu. Dolayısıyla 2008-2016 arası denizcilikte parlak olmayan yılları hep birlikte yaşadık. Ancak son 1,5 yıl içerisinde sektörde tekrar toparlanma başladı az da olsa küresel büyümeye paralel olarak sektörde yüzler gülmeye başladı. Küresel kriz dolayısıyla dünyanın birçok ülkesi küçüldü, Avrupa küçüldü. Amerika'da büyüme sınırlı kaldı. Gelişmiş ülkelerin tamamında büyüme çok sınırlı kaldı ama Türkiye, ardı ardına her yıl büyümeye devam etti. Yıllık ortalama büyümesi son küresel krizden bu tarafa Türkiye'nin yüzde 5,6. İhracatta artış devam ediyor. İstihdamda artış devam ediyor."

Başbakan Yıldırım, dünyada küresel kriz boyunca yapılan 10 mega altyapı projesinden 6'sını Türkiye'nin gerçekleştirdiğini vurgulayarak şöyle konuştu:

"Nedir bu projeler; Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Marmaray, Avrasya Tüneli, dünyanın en büyük havalimanı, İstanbul-İzmir otoyolu, Osmangazi Köprüsü ve Çanakkale 1915, dünyanın ayak açıklığı en uzun köprüsü. Bunlar dünya krizi devam ederken gerçekleştirdiği Türkiye'nin projeleri. İşin güzel tarafı tabii bu projelerin birçoğu kamu bütçesiyle değil yap-işlet-devret modeliyle gerçekleştirildi, gerçekleştiriliyor. Örneğin, yeni İstanbul havalimanı. Dünyanın en büyük havalimanı olacak. Bu yıl sonunda birinci fazının açılışını yapacağız. İlk fazı bile dünyada en büyük, 90 milyon, yıllık kapasite. Üç faz halinde tamamlandığında 200 milyon, yıllık yolcu kapasitesinde bir havalimanından bahsediyoruz ve toplam yatırım tutarı 11 milyar avro. 25 yıllığına işletilecek, 25 yıl içerisinde de işletmecinin vereceği kira miktarı 26,5 milyar avro. Yani toplam 37 milyar avroluk bir yatırımdan bahsediyoruz ve genel bütçeyle yapılmamış bir yatırımdan bahsediyoruz. Bu neyi gösteriyor? Türkiye'ye güveni gösteriyor, Türkiye'ye yatırım yapmak için yatırımcıların iştahını gösteriyor. Daha dün Çanakkale 1915 Köprüsü için 24 banka yüzde 70'i yabancı banka olmak üzere 2,3 milyar avroluk 15 yıllık kredi teklifinde bulundular. Bu projede yap-işlet-devret projesidir."

Reklam
Reklam

Türkiye'nin sadece denizcilikte, sadece demir yollarında değil hava yollarında da çok önemli bir mesafe katettiğini ifade eden Yıldırım, "2002'de dünya havacılığından Türkiye'nin aldığı pay yüzde yarım bile değilken bugün yüzde 2'nin üzerine çıkmıştır. Uçuş noktası itibarıyla dünyanın en yaygın uçuş ağına sahip havayolu şirketi Türk Hava Yolları'dır. 304 noktaya uçuş yapıyor." dedi.

Türkiye'nin bu dönemde, deniz üzerinde havalimanı yapmayı gerçekleştirdiğini aktaran Yıldırım, "Birincisini bitirdik, hizmete aldık. İkincisi Rize-Artvin havalimanının da inşaatına devam ediyoruz. Otoyol ağlarımızı yurdun her bir köşesine yaymaya devam ediyoruz." diye konuştu.

- "Türkiye, milli iradeye yönelik kalkışmalara rağmen bu başarıyı sağladı"

Bir ülkede güven, istikrar ve güçlü siyasi iktidar olduğunda çok kapsamlı projelerin gerçekleştirilebileceğini dile getiren Yıldırım, "Türkiye, son 15 yılda güçlü siyasi iradenin verdiği şartlarla bu işlerin üstesinden gelmiştir. Üstelik bunu yaparken birçok engellerle karşılaşmaya rağmen, demokrasimize, milli iradeye yönelik kalkışmalara rağmen bu başarıyı sağlamıştır." ifade etti.

Reklam
Reklam

Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün (IMO) dünya denizciliğiyle ilgili çok önemli katkıları olduğunu belirten Yıldırım, "Bir denizci olarak IMO ile ilgili düşüncelerimi paylaşmak istiyorum." dedi.

Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Denizcilikle ilgili çok çok mevzuat oluşturuluyor. Bu mevzuatların uygulanmasında da maalesef istediğimiz başarıyı yakalayamıyoruz; bu bir. İkincisi; bazı konularda alınması gereken kararlar gecikiyor. Bu gecikmenin de ülkelere, dünya denizciliğine çok büyük bir maliyeti oluyor. Buradan Birleşmiş Milletler'de gördüğümüz ve bugün her fırsatta herkesin de hoşnutsuzluğunu dile getirdiği küresel olaylar karşısında Birleşmiş Milletler'in daha etkin olması yönündeki beklenti ve bölgesel, küresel sorunlara çözüm üretmedeki yetkinliği ne yazık ki yaşanan bazı olaylarla sorgulanıyor. Birleşmiş Milletler, uluslararası barışı, uluslararası güvenliği ve iç karışıklıkları önleyen, sürdürülebilir küresel kardeşliği ve dostluğu geliştiren bir kuruluştur. Dolayısıyla Birleşmiş Milletlerin daha etkin çalışması ve beş daimi üyenin veto hakkının daha adil kullanılması bugün Birleşmiş Milletler üyelerinin en büyük beklentisidir. O yüzden Cumhurbaşkanımız zaman zaman bu konuyu uluslararası camiada haklı olarak gündeme getirmektedir. Uzun süredir devam eden Birleşmiş Milletler'in reform çalışması ümit ederim ki bundan sonra daha da hızlanır ve bu konudaki küresel beklenti karşılanmış olur. Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün dünya denizciliğinin daha da gelişmesi, denizde can ve mal emniyetine yönelik kararlarının daha etkin uygulanması, bölgesel başarı değil, küresel başarıyı hedef alarak uygulanması en büyük beklentimizdir. Dünyadaki farklılıklar ne yazık ki burada da gözümüze çarpıyor. Diyelim, Avrupa limanlarında daha titiz davranılıyor ama dünyanın başka limanlarında standartlar maalesef istenilen düzeyde olmuyor. Dolayısıyla bu farklılıkları azaltacak ortak çabalara daha fazla zaman ayırmamız lazım. Gelişmekte olan ülkelerin sorumluluğuyla gelişmiş ülkelerin sorumluluğu ve az gelişmiş ülkelerin sorumluluğunu birbirine yaklaştıracak kararları almakla kalmayıp bunların uygulanabilir, uygulanamadığını da takip edecek bir mekanizmaya ihtiyaç var. Bunun için de müracaat edeceğimiz en önemli kuruluş yine Dünya Denizcilik Örgütüdür. Dolayısıyla IMO'nun yaptığı iş, kuruluşundan bugüne daha temiz denizler, daha emniyetli seyir ve denizciliğin küresel anlamda gelişmesi, insanlığa hizmet etmesidir. Bu bakımdan dünya ülkeleri IMO'ya şükran borçludur."

Reklam
Reklam

Yıldırım, konuşmasını IMO Genel Sekreteri Kitack Lim'e ve kendisinin de mezunu olduğu Dünya Denizcilik Üniversitesi yetkilileri ve mütevelli heyetine teşekkür ederek tamamladı.

Toplantıya, Ulaştırma,Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Uluslararası Denizcilik Örgütü Genel Sekreteri Kitack Lim, Dünya Denizcilik Üniversitesi Rektörü Cleopatra Doumbia Henry ve sektörün önde gelenleriyle çok sayıda davetli katıldı.

(Bitti)

Anahtar Kelimeler: