Uluslararası diyalog temsilcileri, ‘insan olmak’ paydasıyla bir araya geldi

‘Hizmet Hareketi’ adı altında dünyanın dört bir yanında çalışmalarını yürüten uluslararası diyalog temsilcileri Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın ev sahipliğinde İstanbul’da bir araya geldi. Toplantıyla 65 değişik ülke temsilcisinin tecrübe ve projeleri bir havuzda toplanarak paylaşıldı.
Dünya’nın 65 değişik ülkesinde faaliyetlerini yürüten ‘Kültürlerarası Diyalog Temsilcileri’, Türkiye Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın ev sahipliğinde, ‘Uluslararası Birlikte Yaşama Tecrübeleri Paylaşım Toplantısı’ adı altında bir araya geldi.
Ceylan Otel’deki toplantıda konuşan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil, “Bugün ki toplantı hizmetin yurt dışında diyalog faaliyetlerini yürüten arkadaşların ya da orada ki kurumların temsilcisi olan arkadaşların tecrübelerini paylaştığı, bir araya geldiği bir toplantı.” dedi.
Toplantının yaklaşık iki yıldır düzenlendiğini ve bu toplantının üçüncü olduğunu söyleyen Yeşil, “Özellikle faaliyet gösteren arkadaşların temelde ‘insan olma’ ortak paydası altında bir araya gelme, farklılıkları zenginlik kabul etme, ötekileştirmeden öteki ile münasebete geçebilme esaslarına bağlı olarak yapılan faaliyetler, projeler ve programlar burada paylaşılıyor.” şeklinde konuştu.
Hizmet Hareketi’nin ilk diyalog faaliyetlerinin Türkiye’de yaşadığını kaydeden Yeşil, “Bunun kurumsal manada ki ilk örneği Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı. Ancak 2000’li yıllardan sonra yurt dışında diyalog faaliyetlerinin çok fazla kurumsal bir yapıya döndüğünü ve yine o ülkelere göre kurumsallaştığını görüyoruz. Orada yapılan programlar ve projeler o ülkenin kültürel ve yerel değerlerine göre farklılık arz ediyor. Ancak bunların içinde uluslararası düzeyde örnek alabileceğimiz, birbirimizin istifade edebileceğimiz çok farklı projelerin çıktığını, biz bu iki yıldaki görüşmelerde fark ettik. Üçüncü yılında özellikle kamuoyunu da bilgilendirmek istedik. Medyayı da gözlemci olarak davet ettik. Bu bir istişare toplantısı sizlerde şahit oluyorsunuz.” diye konuştu.
Kamuoyunun en çok bildiği ve dikkatini çektiği faaliyetlerin başında eğitim faaliyetlerinin geldiğini belirten Yeşil şunları söyledi: “Bu hareket sadece eğitim faaliyetleri alanında çalışmıyor. Barış zemininin hazırlanmasında ciddi diyalog çalışmaları yapılıyor. Eğitim faaliyetleri, okulların geçmişi itibariyle yaklaşık 90’lı yıllardan bu yana yurt dışında faaliyetlerde bulunuyor. Ama diyalog faaliyetleriyle, 2000’li yıllardan sonra daha çok kurumsallaşarak, projelendirerek kendilerini ifade etme imkanı buldular. Dolayısıyla bu 10 yıllık birikimin paylaşılması, bunların kamuoyunun kanaatine sunulmasının zamanının geldiğini düşündük.”

‘DİYALOG KÖPRÜLERİ KESİNLİKLE ATILMAMALI’
Türkiye’nin de son zamanlarda yaşadığı siyasal ve sosyal sorunlara diyalog merkezli bakılması gerektiğini de aktaran Yeşil, “İster siyasal, ister sosyal sorunlar olacaktır. Fakat problemlerin mevcudiyetinden daha önemlisi o problemlerin çözümüne sağlayacak insanların aralarındaki diyalogun var olmasıdır. Dolayısıyla biz diyalog köprülerinin asla atılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Ne kadar farklı düşünürsek düşünelim, ne kadar ayrı inanırsak inanalım aynı geminin yolcularıyız ve bu geminin selametle yolculuğuna devam etmesi, geminin içinde yer alan insanların birbirlerinin farklılıklarını zenginlik olarak kabul ederek meselelerini görüşebilmelidirler.”
Diyalog süreci çalışmalarının medyaya açılmasının Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın ev sahipliğinde olduğunu dile getiren Güney Afrika temsilcisi Aydın İnal da, “Bu hareketle ilgili birçok insanın merak ettiği birçok soru işareti var. Acaba nasıl oluyor, nasıl koordine ediliyor ve kim yapıyor gibi… Bunun şeffaflaşması açısından bunu önemli buluyorum. Çünkü bizim yaptığımız her şey zaten ortada burada yapılan sadece bir tecrübe paylaşımıdır.” dedi.
Güney Afrika’daki çalışmaların şu ana kadar gayet iyi geçtiğini söyleyen İnal, “Güney Afrika’daki insanlardan iyi tepkiler aldığımızı da söyleyebilirim. Bizim kurumumuz diyalog üzerine birlik ve kardeşlik üzerine kuruldu. Güney Afrika’nın geçmişinde ciddi bir ırki bölünme olmasına rağmen birlikte yaşama kültürü var olan bir ülke. Bizim niyetimiz bir katkı yapmak, ileride doğabilecek belli sıkıntılara engel olabilmek. Bu sadece Güney Afrika için değil global barış için önem addeden bir konu.” diye dile getirdi.
ABD’de diyalog çalışmalarını yürüten Ahmet Kurucan ise, “Dünyanın çeşitli ülkelerinde bulunan kurumların yapa geldiği çalışmalar var zaten. Bu kurumların ortak özelliği Türkiye orijinli olması. Farklı ülkelerden gelen arkadaşlar o ülkede yaptıklarını paylaştıkları bir toplantı oluyor bu. Toplantının amacı doğrultusunda çok değişik kazanımlar edinerek kendi ülkelerimize dönüyoruz. Neden, çünkü bu yıl 68 ülke bir araya geldi, 68 ülkeyi gezebilme olanağın yok ama bu paylaşım toplantısıyla birlikte o 68 ülkeyi gezmiş gibi, oraların kültürel farklılıklarını, yerel farklılıklarını görmek ve kendi yaşadığın ülkeye götürme fırsatı sunuyor. Ben konuştuğum gibi diğer arkadaşlarımda konuşuyor. Dünyanın çeşitli ülkelerine yapılan faaliyetler burada bir havuzda toplanıyor ve bu havuza bütüncül bir gözle bakabilme fırsatı buluyoruz.” İfadelerini kullandı.
Amerika'nın ülke olarak zaten çok kültürlü ve çok dinli bir ülke olduğunu dile getiren Kurucan, sözlerini şöyle tamamladı: “Ulus devlet temelinde bulunan bazı ülkeler gibi ya da ırkçılık mülahazalarının sık rastlanıldığı bir ülke değil. Orada ister vize kullanın, ister green kart kullanın, biz Amerikan vatandaşı olarak kendimizi o toplumun bir ferdi olarak görüyoruz. İkinci bir husus da biz her ne kadar orada yaşasak da kendi dini değerlerimizi korumak zorunda olduğumuzun bilinci içindeyiz. Öyle olunca faaliyetleri ikiye ayırmak zorundasın. Bir taraftan o toplumda yaşayan biri olarak toplumun her şeyi sizi ilgilendiriyor. Diğer taraftan kendi dini, milli kimliğinizi asimile olmamak kaydıyla korumanız gerekiyor. İşte diyalog faaliyetleri bir taraftan içe dönük kendi kimliğimizi koruyarak, öte taraftan o toplumun ferdi olarak o topluma uymak zorundasınız. Diyebilirim ki farklılıklarımızı koruyarak birlikte yaşama zemini oluşturma adına yapıla gelen faaliyetlerdir bu faaliyetler.