"ULUSLARARASI KÖPRÜ KURAN TÜRK DİZİLERİ" Yapımcı Serdar Öğretici: "Hollywood'dan daha hızlı ve verimli çalışıyoruz"

"Payitaht Abdülhamid" dizisinin yapımcılarından Öğretici: - "Bazı çok popüler oyuncular var, onu görünce seyirci direkt izliyor ama içeriği beğenmezse oyuncu da olsa kurtarmıyor. Muhakkak oyuncusu, senaryosu, yönetmeni hepsinin beraber kolektif şekilde doğru yere oturması lazım ki seyirci de onu alsın" - "En çok hitap ettiğimiz ülkeler bizim dizi açısından Orta Doğu, Türk cumhuriyetleri ve Balkanlar. Aslında etrafımız, yakın coğrafyamız. Zaten bu bölge tarihi olmayan dizileri de seyrediyor" - "İşi devam ettirebilmek için yurt içindeki seyirciye seyrettirmeniz lazım. Burada da çıta yavaş yavaş yükseldi. Bu 'Muhteşem Yüzyıl'dan başlayan bir şey, bir milat diyebiliriz"

İSTANBUL (AA) - MUSA ALCAN - TRT 1 ekranlarında her cuma izleyiciyle buluşan "Payitaht Abdülhamid" dizisinin yapımcılarından Serdar Öğretici, Türkiye'deki dizi ve sinema sektörünün Hollywood'dan daha hızlı ve verimli çalıştığını belirterek, "Bazen görüşmelerimiz oluyor seyrediyorlar, Filinta'da özellikle oluyordu. '130-140 dakika bölüm, bunu kaç ayda çektiniz?' diyor. '6-7 günde çektik' deyince onlara çok şaşırtıcı geliyor. Bizim pratiğimiz çok iyi, sektörümüz o açıdan çok çalışıyor. Çok çalışkan ekipler, yönetmenler var. O açıdan onlardan öndeyiz." dedi.

Osmanlı'nın son dönem padişahlarından Sultan 2. Abdülhamid Han'ın hayatına odaklanan ve son olarak 95'inci bölümüyle ekranlara gelen "Payitaht Abdülhamid", farklı ülkelerde de takip ediliyor.

Dizi, sürükleyici hikayesi ve dikkat çekici oyuncu kadrosuyla özellikle Balkanlar, Türk cumhuriyetleri ve Orta Doğu'da büyük ilgi görüyor.

En çok izlenen dönem dizileri arasında yerini almayı başaran dizinin yapımcılarından Serdar Öğretici, AA muhabirine yaptığı açıklamada, daha önce yaptıkları "Filinta" dizisinde, izleyicinin Abdülhamid Han'a olan ilgisini gördükten sonra bu diziyi yapmaya karar verdiklerini söyledi.

Abdülhamid Han'ın hakkında en çok belge bulunan ve kitap yazılan padişahlardan olduğunu belirten Öğretici, "Hem yakın bir dönem olması hem uzun süre yapması hem de kendi dönemine göre çok değişik, vizyoner bir padişahlık yapmasından dolayı çok fazla belge ve kitap var. Tabii o belgelerin ve kitapların bir kısmı yanlı hem oradan hem buradan. Özellikle Avrupalıların yazdıkları... O zaman 'Kızıl Sultan' diyorlar ama öyle bir durum yok. Bize de son 20 yıl öncesine kadar öyle anlatılıyordu. Böyle olmadığını kitapları, belgeleri okuduğumuzda görüyoruz." ifadelerini kullandı.

- "Gerçekten Bülent İnal'ı padişah zannedenler, elini öpmek isteyenler var"

Öğretici, tarih danışmanlarıyla çalıştıkları bilgisini vererek, "Anlatılacak hikayelerin doğruluğunu da kontrol ederek yapıyoruz. Kurgu da var tabii ki sonuçta haftalık bir dizi yapıyoruz ve yaklaşık 150 dakikadan aşağı olmuyor. Sonuçta belgesel yapmıyoruz ama tarihi bir yanlış yapmadan seyredilebilir bir şey yapıyoruz." diye konuştu.

Türk dizilerinin yurt dışında gördüğü ilgiyi yorumlayan yapımcı, şunları kaydetti:

"En çok hitap ettiğimiz ülkeler bizim dizi açısından Orta Doğu, Türk cumhuriyetleri ve Balkanlar. Aslında etrafımız, yakın coğrafyamız. Zaten bu bölge tarihi olmayan dizileri de seyrediyor. Yaklaşık 15 yıllık yoğun ihraç dönemi var. O dönemde biliyorlar ki Türkiye'den gelecek işleri hem kaliteli çekiyorlar hem de iyi anlatıyorlar. Osmanlı'ya bir ilgi var, özellikle halk kesiminde Orta Doğu ve Türk cumhuriyetlerinde. Bir iş güzel çekilince hem izlenmesi hem bazen programlar oluyor oyuncularla gidiyoruz oradaki ilgi çok oluyor. Gerçekten Bülent’i (İnal) padişah zannedenler, elini öpmek isteyenler var. Kendilerinden olarak görüyorlar sahiplenmiş durumdalar, bu da bizi çok mutlu ediyor."

Serdar Öğretici, dizinin Doğu Avrupa'da da başarı yakaladığına dikkati çekerek, "İşi devam ettirebilmek için yurt içindeki seyirciye seyrettirmeniz lazım. Burada da çıta yavaş yavaş yükseldi. Bu 'Muhteşem Yüzyıl'dan başlayan bir şey, bir milat diyebiliriz. Onun üzerine insanlar 'Diriliş'i, 'Filinta'yı, 'Payitaht Abdülhamid'i gördü. Bunlar sürekli üzerine ufak ufak koyarak gitti. Çünkü seyirci aynı şeyi gördüğü zaman tepki gösterebiliyor, beğenmeyebiliyor ama eğer üzerine bir tık daha bir şey koyarsanız seyirci onu aldıktan sonra da sahiplenerek seyrediyor. Yurt dışına özel 'Bunu da koyalım satarız' diye yaptığımız bir şey yok ama yurt içinde seyredildiği zaman yurt dışında da seyrediliyor." değerlendirmesini yaptı.

- "Dizi olarak onlardan çok daha kaliteli yapabiliyoruz"

Yurt dışında daha çok ilgi çeken durumların olduğuna işaret eden Öğretici, şöyle devam etti:

"Bazı çok popüler oyuncular var, onu görünce seyirci direkt izliyor ama içeriği beğenmezse oyuncu da olsa kurtarmıyor. Muhakkak oyuncusu, senaryosu, yönetmeni hepsinin beraber kolektif şekilde doğru yere oturması lazım ki seyirci de onu alsın. Böyle örnekler oldu. Öncesi çok başarılı olan işler, daha iyisini yapacağım diye çıkıp başarılı olmayan işler de oldu."

Öğretici, Türkiye'deki dizi ve sinema sektörünün Hollywood'dan daha hızlı ve verimli çalıştığını, Hollywood'un hikaye eksikliğinden dolayı aynı konuları farklı konseptlerde seyirciye sunduklarını dile getirdi.

Türkiye'nin dizi ihracatında hemen arkasında bulunduğu ABD'nin, sektördeki ekonomik ağırlığına değinen Serdar Öğretici, sözlerini şöyle tamamladı:

"Dizi olarak onlardan çok daha kaliteli yapabiliyoruz. Çünkü onlar 10 bölüm dizi yapıyor 1 senede 45-50 dakika. Biz 10 haftada çok daha uzununu, görkemlisini çekiyoruz. Hatta şaşırıyorlar. Bazen orada görüşmelerimiz oluyor seyrediyorlar, Filinta'da özellikle oluyordu. '130-140 dakika bölüm, bunu kaç ayda çektiniz?' diyor. '6-7 günde çektik' deyince onlara çok şaşırtıcı geliyor. Bizim pratiğimiz çok iyi, sektörümüz o açıdan çok çalışıyor. Çok çalışkan ekipler, yönetmenler var. O açıdan onlardan öndeyiz."

Anahtar Kelimeler: