Ümit Boyner: Yeni teşvik paketine büyük önem veriyoruz

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ümit Boyner, TÜSİAD olarak açıklanan yeni teşvik paketine...

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ümit Boyner, TÜSİAD olarak açıklanan yeni teşvik paketine büyük önem verdiklerini açıkladı. Boyner, teşvik paketinin adil rekabet unsurları ile çelişmeden bölgesel kalkınmaya katkı sağlamasını, ölçek ekonomisini özendirmesini ve yenilikçilik kapasitesini güçlendirmesini beklediklerini dile getirdi.

TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Kayseri Sanayi Odası'nda düzenlenen “Dış politikadaki Gelişmeler ve Ekonomik Görünüm" konulu konferansta konuştu. Türkiye ve dünyadaki ekonomik gelişmelere değinen Boyner, rekabetçilik yarışında bir sıçrama yapabilmek için birçok ülkenin üretim gamında yer alan ürünlerle sınırlı kalmak yerine, teknolojik ve yüksek katma değerli ve özellikli ürünler üretilmesi gerektiğini ifade etti. Türkiye için daha rekabetçi olmanın ve bu sayede büyümenin önemli bir adımının, sanayiyi sıradan ürün üretmenin ötesine geçirebilmek olduğunu dile getiren Boyner konuşmasını şöyle sürdürdü:

Reklam
Reklam

“Bunu sağlayabilmek için de başta eğitim olmak üzere, gerekli fikri haklar ve Ar-Ge yatırımlarını yapmamız şart. Yüksek teknolojili ürünlerin üretilmesi kendiliğinden gerçekleşecek bir iş de değil. Ciddi ve köklü bir vizyon değişikliğini, öncelikler sıralamasını gerektiriyor. İş dünyamızın geleceğini sahiplenmesi için bu vizyonu benimsemek, sürecin talep ettiği dikkat ve ihtimamı sergilemekten başka çaresi yok.”

Aile şirketleri ile ilgili değerlendirmede de bulunan Boyner, şirketler açısından yeni dünyaya uyum sağlamanın kaçınılmaz bir zorunluluk olduğuna dikkati çekti. Boynedr, “Şirketlerimizin yüzde 95'i aile şirketlerinden oluşuyor. Bu doğrultuda aile şirketlerinin temellerini güçlendirmek ve uluslararası standartlarda bir yönetim ve kontrol yapısına sahip olmalarını sağlamak, Türkiye ekonomisini sürdürülebilir kılmakla eş anlama geliyor.” dedi.

Türkiye'nin dış dünyada giderek BRICS adı verilen gruba dahil edilebilecek bir ekonomi olarak değerlendirildiğini vurgulayan Boyner, “Henüz orada değiliz. Ancak olmamamız için de hiçbir neden yok. Yeter ki bugünkü başarılarımızın rehavetine kapılıp geleceğin çok farklı rekabet koşullarına uyum sağlamak için yapmamız gerekenleri ihmal etmeyelim” uyarısında bulundu.

Reklam
Reklam

Boyner, geçtiğimiz iki yılda ekonomik büyümede dünyanın liderleri arasına yer alındığını aktararak, “Ancak bu büyüme başarısı, cari açık sorunu ve finansal istikrara ilişkin riskler nedeniyle bir yandan da endişelere neden oldu. Her ne kadar Merkez Bankası'nın önlemleri sonucunda geçen yılın son çeyreğinde ekonomimiz biraz soğumaya başladıysa da hala yapısal bir sorun ortada duruyor.” diyerek tereddütlerini dile getirdi.

Boyner, küresel likidite ve küresel risk iştahının yüksek olduğu dönemlerde, sermaye hareketlerini kontrol etmenin zorluğu nedeniyle, Türkiye'nin hızlı kredi büyümesini izleyen yüksek büyüme dönemlerine girdiğini ifade etti.

'EKONOMİ YÖNETİMİN ALDIĞI TEDBİRLER FIRSATLAR VE TEHDİTLERİ BERABERİNDE GETİRDİ'

Bu yılın başından itibaren, ekonomi yönetiminin aldığı tedbirlerin sonucu olarak önlerine fırsat ve tehditlerle dolu bir tablo çıktığına işaret eden Boyner, şu görüşleri dile getirdi:

“İhracat büyüme hızımızın artıyor olması kuşkusuz çok olumlu bir gelişme. Aynı şekilde, Avrupa pazarındaki sorunlar nedeniyle bu bölgeye yönelik ihracatımız istenilen ölçüde artmaz, hatta bir ölçüde azalırken, yeni ihracat pazarlarına yönelik çabalarımızın sonuç vermesi, ihracatımızın bu yeni bölgelerde hızla artması sevindirici bir eğilimdir. Burada, ihracatçımızın uyum yeteneği ve esnekliği takdire şayandır. Diğer yandan, bu resmin çok net görülemeyen iki bölümü daha var. Birincisi, nominal kur düzeltmeleri sonrasında sağlayabileceğimiz ihracat performansını, kurun yardımı olmadan nasıl sürdürebileceğimiz hayli müphem. Rekabetçiliği kurla sağlamak, ülkemiz ekonomisinin mevcut yapısı itibarıyla çok zor. İç talep ve üretimin yapısı, gelişmiş ekonomilerdeki talep ve pazar sıkıntıları dikkate alındığında, bu tür düzeltmeler kısa sürede enflasyon tarafından bertaraf ediliyor. Geriye tehlikeli bir kur-enflasyon-beklenti mekanizması kalıyor. Bu döngünün, kalıcı ve yapışkan hale gelmesi riski, kanımızca Türkiye ekonomisi açısından en büyük tehlikelerden birini oluşturmaktadır. Resimde, bulanık olan ikinci bölüm ise, bu yeniden dengeleme çabasının, yani iç talepten dış talebe yönelmenin, GSYH artışındaki yavaşlamayı ne ölçüde ve ne kadar sürede tazmin edebileceği ve yüksek büyüme hızlarına yeniden nasıl çıkılacağına ilişkindir.''

Reklam
Reklam

EKONOMİK REFAH İÇİN YILLIK YÜZDE 5-6 BÜYÜME

Ümit Boyner, Türkiye'nin sosyal ve ekonomik refahını artırmak için yıllık yüzde 5-6 oranında büyümesi gerektiğini, bu bağlamda Türkiye'nin, ekonomik ve sınai kalkınmasını sürdürme noktasında zorlu bir denklemle karşı karşıya olduğunu savundu. Boyner, ''Bir yandan büyümek, öte yandan da kalkınmak için çözüm üretmek zorundadır. Bu bağlamda, TÜSİAD olarak, yeni teşvik paketine büyük önem veriyoruz. Açıklanan paketin adil rekabet unsurları ile çelişmeden bölgesel kalkınmaya katkı sağlamasını, ölçek ekonomisini özendirmesini ve yenilikçilik kapasitesini güçlendirmesini bekliyoruz. Her teşvik uygulamasının amaçları doğrultusunda, belli süreler içinde bir tür sağlamasının yapılması ve geliştirilmesi de beklenir. Bu da beklentilerimiz arasındadır." diye konuştu.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: