Ne ben Rusça biliyorum ne onun İngilizcesi röportaj vermek için yeterli. Translate ile anlaşmaya çalıştık ama olmadı. Sonunda bir tercüme bürosunun yardımıyla yazıştık anlaştık. Kendisi 3 senedir hayranı olduğum bir isim. Ağzında sigarasıyla Vals klibi ve müzikleri evladım olsun, öyle severim. Günlerce peşinden koştuktan sonra sonunda anlaşabilmiş olmamıza çok sevindim ve sonuç olarak ortaya bu kısa ama öz röportaj çıktı.
PS: Röportajı okurken lütfen bir Vals dinleyiverin.
İnternette çevrilmiş sitelerde yalnızca çaldığın parçalara ulaşabiliyorum. Kaç doğumlusun, tam olarak nerede yaşıyorsun, ne zamandır müzikle ilgileniyorsun ve gelecek planların neler?
*29 yaşındayım. Çok değil ama az da değil. Şu anda Moskova Bölgesi’nde bir Kasabada yaşıyorum Daha önce Jukovskiy Şehri’nde yaşıyordum ama iki yıl önce taşındım. Мüziğe her zaman meraklıydım , ancak enstrüman çalmaya 16 yaşımdan itibaren başladım. Gelecekteki planlarım yine müzikle uğraşmak :) Belki benden bekledikleri bu değil, ama müzikle..
Bir anda çok sevilen bir müzisyen oldun, adın dünyaya yayılıyor. Bu başarını neye bağlıyorsun?
* Ben popüler olduğum konusunda şüpheliyim ve popüler olduğumu düşünmüyorum. Ayrıca başarımın nedenini de bilmiyorum. Bildiğim; kendi alanında profesyonelliğe ulaşan ve tanınanların söylediği basit bir kural: Söyledikleri; seçtikleri meslekte sadece günde 8 saat kendilerini geliştirmelerinin gerektiği.
Çalarken en zevk aldığın parça hangisi?
*Şu anda Ice for Aureliano Buendia albümümden Outro
Yalnızca piyano çalmıyorsun değil mi?
*Hayır. 16 yaşında gitar çalmaya başladım ve şarkı söylediğim yerde Punk Band’ı hazırladım:) Sonra bateri çalmak istedim, öğrendim ve farklı avantgarde müzik gruplarında çaldım.
(Çeşitli zamanlarda Can grubundan Damo Suzuki ve Amerikalı Besteci Rhys Chatham’ Rusya’da turnede bulundukları sırada eşlik ettim)
24 yaşındayken piyanı minimalistleri hoşuma gidiyordu ve piyano çalmayı istedim.
Enstrümanların çoğunu seviyorum. Ayrıca akordeon ve trompet çalmayı da öğrenmeye çalıştım. Ancak şu an için bateride çok daha başarılıyım.
(Önceden daha verimliydim. Çünkü enstrüman çalmak için günün büyük bir bölümünü antrenmana ayırmak gerekiyor; ancak şu anda ne yazık ki bunu yapamıyorum)
Bir türlü denk gelemediğimiz konserin için Türkiye'de bulundun. Burayı sevdin mi?
*Evet, tabi ki. Müzisyenlerle birlikte sık sık İstanbul’da olmanın ve Baklava ile Türk Çayı içmenin ne kadar iyi olacağını hayal ediyoruz
Facebook'tan takip ettiğim kadarıyla biraz bohem bir hayatın var. Öyle mi? Duygusal mısın, eğlenceli misin? Nasıl birisin?
* "Bohem 'ifadesinden neyi kastettiğine bağlı.
Son birkaç yıldır evden çok nadir olarak çıkıyorum, toplu etkinliklere ve gecelere çok nadir katılabiliyorum; ancak altı ayda bir defa.
Bazen yalnız katılmam gerekiyor, gürültülü bir geceye katılıyorum; ancak ne zaman böyle bir geceye katılsam hemen sarhoş olup eve dönüyorum ve bu yüzden kendimi rahat hissetmiyorum.
Kısa bir süre önce bir tanıdığıma toplu bir etkinlikte sarhoş olduğum zaman yöntemimin "Orayı terk etmek" olduğunu anlattım. Hoşuma giden tek şey; toplu müzik yapmak ve seyahat etmek. Arta kalan zamanlarda kendimle baş başa olmayı seviyorum. Kendi karakterim hakkında yorum yapmam zor. Duygusal mıyım? Genellikle evet.
Neşeli miyim? Bazen:) Her zaman sadece hüzünlü veya neşeli olmak mümkün değil.
Bach, Mozart, Çaykovski ya da Chopin. En çok hangisini çalmaktan zevk alıyorsun?
* - Onları icra etmeyi sevmiyorum :)
Bu bestecilerin eserlerini çalmak için onları icra etme ustalığı lazım ki, o da bende yok.
Bir orkestra veya orkestra organının yorumu ile Alman Besteci Bach’ın bazı eserlerini dinlemeyi seviyorum
Seni en çok heyecanlandıran konser hangisiydi?
*Hatırlamaya çalışayım.
"Grajdanskaya Oborona" grubunun 2000 senesinde verdiği konser.
"I Am Above On The Left" Grubunun 2006 yılında verdiği konser.
Ve bir gün 2008 yılında Kiev’de yeraltı geçidinde yürüyordum, orada bir sokak orkestrası çalıyordu ve çaldıkları müziği bulana kadar bir hafta uğraştım.
Besteci Carlos Gardel’in eseri Por una cabeza idi.
Türkler Rus kadınlarına bayılıyor peki sen Türk kızları hakkında neler düşünüyorsun?
* Rus kadınlarında ne bulduklarını bilmiyorum. Ben onları her gün görüyorum ama henüz aklımı başımdan almış değiller , Dürüst olmak gerekirse bu zor bir soru ancak basitçe yanıtlamaya çalışayım;
Görsel etki anlamında konuşuyor isek, daha doğrusu ‘Fiziksel çekicilik ve güzellik anlamında’ ben çok da bir fark görmüyorum.
Türk kadınlarının bazılarının ten rengi daha koyu; ama bu benim için önemli değil.
Fark ettiğim kadarı ile, çekici kadın yüzdesi aynen Rusya’da ki gibi.
Ama benim için en önemli unsur "iç dünya" – Yani eğitim, mizah duygusu ve şefkat. Aslında Türkçe bilmediğim için bunu değerlendirmek benim için zor. İngilizce’ yi ise ilkokul öğrencisi seviyesinde biliyorum.
Ama dil bilmeden bir yorum yapma şekli var. Bu yöntem "Müzik zevki".
Bu yüzden bizim konserlerimize gelen kadınlar bana diğerlerinden daha çekici geliyorlar - Elbette bu şaka.(Ancak her şakada gerçeklik payı vardır)
Çalmaktan en çok zevk aldığın parça hangisi?
* O da dinlemek gibi. Çok farklı müzikler. Tüm listeyi yazmaya gücüm yetmez.
http://vk.com/audios1826584 Burada küçük bir çalma listem var. Çok çeşitli.
Facebook'ta kişisel sayfan var ve orada pek çok hayranın var. herkese cevap veriyor musun?
* Bazen. Aslında herkese cevap vermeye çalışıyorum ama yetişemiyorum, veya yazılanlar cevap gerektirmiyor.