Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Tarhan'dan insanı etkileyen özgül fobiler değerlendirmesi:

"Kişinin korkuları ilerlemiş ise korku yaşadığında ağız kuruması ve elde terleme gibi vücutta bazı tepkiler oluşuyor. Beyin, korku karşısında ‘kaç’ tepkisi verdiğinde ise kişi bayılıyor" - "Korku; insanı korur ama orantısız korku insanı kısıtlar, insanın yaşam kalitesini kısıtlar"

İSTANBUL (AA) - Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, insanların, hayatlarında yaşam kalitelerini bozan bir veya birden çok özgül fobiye sahip olabildiklerini belirterek, "Kişinin korkuları ilerlemiş ise korku yaşadığında ağız kuruması ve elde terleme gibi vücutta bazı tepkiler oluşuyor. Beyin, korku karşısında ‘kaç’ tepkisi verdiğinde ise kişi bayılıyor." ifadelerini kullandı.

Üsküdar Üniversitesi açıklamasında görüşlerine yer verilen Tarhan, fobinin genellikle "korku" olarak bilindiğini ve örümcek, yılan, uçak ya da yükseklik gibi nesnesi belli korkuların "özgül fobi" olarak tanımlandığını belirtti.

Reklam
Reklam

İnsanların, hayatlarında yaşam kalitelerini bozan bir veya birden çok özgül fobiye sahip olabildiklerini aktaran Tarhan, "Kişinin korkuları ilerlemiş ise korku yaşadığında ağız kuruması ve elde terleme gibi vücutta bazı tepkiler oluşuyor. Beyin korku karşısında ‘kaç’ tepkisi verdiğinde ise kişi bayılıyor. Fobisi olan kişiler istemeleri durumunda 3-6 haftalık tedavi ile sonuç alabiliyor." ifadelerini kullandı.

Tarhan, korkunun doğal bir duygu olduğunu ve herkeste bulunduğunu belirterek, "Belirli bir korkunun olması tehlikelerden korunmak için genetik olarak kodlanmış bir duygudur. Tehlikeli durumlara karşı önlem alırız. Bunun dışında orantısız, aşırı ve mantık dışı olan fakat engellenemeyen korkular vardır. Yükseklik korkusu, asansör korkusu, kapalı alan korkusu, açık alan korkusu ve yalnız kalma fobisi nesnesi belli fobilerdir. Nesnesi belli olmayan fobiler ise korkulardır ve onlar daha komplike olan psikiyatrist hastalıklardır. Kişi genellikle korkar ama neden korktuğunu bilmez." değerlendirmesinde bulundu.

Reklam
Reklam

- "İnsanda genetik korku var"

Özgül fobilerin nesnesi belli korkular olduğunu vurgulayan Tarhan, şunları kaydetti:

"Örümcekten ya da yılandan korkmak genetik olarak bütün insanlarda vardır. Hayatında hiç görmemiş olan bir kimsede bile örümcek korkusu olabilir. Yükseklik korkusunu da örnek olarak sayabiliriz. Genetik olarak yükseklik korkusu olmasaydı birçok insan balkona çıkar veya yüksek bir yere çıkar ve oradan atlayıp hayatını kaybedebilirdi. Özgül korku da kaçınma derecesinde korkuyu tanımlıyor. Korku; insanı korur ama orantısız korku insanı kısıtlar, insanın yaşam kalitesini kısıtlar.

İnsanın ilk yaratılış döneminde avcı-toplayıcı periyodu var. İnsanlığın ilk döneminde annelerde korkuya karşı direnç daha düşüktü. Genetik olarak çocuklarını koruyabilmesi açısından korku anneler için faydalı ve gereklidir. Korku erkeklerde daha azdır ve daha ataktırlar. Şu anda yaşam kalitesini bozan özgül fobiler ortaya çıkıyor. Kişinin günlük yaşamını verimsiz hale getiriyor. Korkunun dışında insanın aklında devamlı bir kaygı oluyor. Kişinin kedi korkusu varsa bir yere gideceği zaman ilk aklına gelen oradaki kediyle ilgili bir araştırma yapmak ve kedi varsa ne yapacağını düşünmek, onu sorgulamak gibi artık hayatında birincil konu haline geliyorsa bu artık fobi haline gelmiştir."

Reklam
Reklam

- "Kişi isterse fobilerin çözümü var"

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kişinin bir ya da birkaç obje ile ilgili özgül fobisi olabileceğini belirterek, "Örneğin, bir insan hayatında örümcekten, kuştan ve yılandan korkuyor olabilir. Kişi fobisinden kurtulmak istiyorsa ona 'sen kendi kendine halledersin' dememek lazım. Bu ciddi bir durumdur. Beyin fobi olduğu zaman hatalı alarma geçiyor. Kişi genellikle tek fobisi olduğu zaman kendisini hasta olarak kabul etmiyor, ‘benim özel durumum’ deyip hayatını ona göre düzenliyor ama hayatını da kısıtlıyor. Bir yere gidemiyor, eğer evliyse eşi ve çocukları da o fobiden etkileniyor. İstiyorsa düzeltiliyor ama çoğu zaman istemiyorlar. Düzelemeyecek korkusu oluyor. O zaman da ikinci kazançları oluyor. Fobi nedeniyle çocuklar ve aile üzerinde kontrol de sağlamış oluyor. Öyle durumlarda ‘benim fobim var’ diyerek çok şeyi daha kolay yaptırabiliyorlar." ifadelerini kullandı.

Uçak fobisine çok sık rastlanıldığını aktaran Tarhan, şu değerlendirmede bulundu:

"Uçaktan korkan bir insan, uçağa binemediği için Berlin'den buraya arabayla geliyordu. Eskiden özel uçaklar ile giderilmeye çalışılıyordu, şimdi ona gerek kalmadı. Sanal gerçeklik gözlüğü kullanılarak simülasyon tedavisi yapılıyor. İspanya'da bir firma üretmiş, bütün fobileri tek tek yazmışlar. Biz de Türkçeye çevirdik. Onay aldıktan sonra VR gözlüğü takıyoruz. Yükseklik korkusu olan bir kişiye VR gözlüğü taktığımızda, baktığı zaman gerçekten kendisini uçurum kenarında görüyor. Görüntü üç boyutlu olduğu için kişi müthiş bir paniğe kapılıyor. Sanal ortamda o yüksekliğe alıştıktan sonra artık gözlüksüz bakmaya başlıyor.

Reklam
Reklam

Bazı insanlar gerçeklerle değil, korkularla hareket ediyor. Kişi, mesela bir yere gidecekse oradan köpek çıkar diye gidemez. Yapılacak birçok işi vardır ama asansör korkusundan dolayı merdivenle 10 kat çıkmak zorunda kalır ve o zaman da işi aksar. Korkular insanın hayatını çok kısıtlıyor. Örneğin, kalabalığa, topluma girmekten korkanlar da vardır. O korku nedeniyle kişi toplumun içine çıkıp da 'benim fikrim budur' diyemez, parmağını kaldıramaz, soru soramaz. Kişi bu durumda sosyal hayatını kısıtlamış oluyor. Kişi isterse düzeliyor, yani kişi isterse fobilerin çözümü var."

- "Beynimiz ne üretirse hayatımız da ona göre şekilleniyor"

Kişinin korkuları ilerlemiş ise korku yaşadığı zaman vücutta bazı belirtiler ortaya çıktığını kaydeden Tarhan, "Özgül, basit fobi dediğimiz gibi fobilerde kişinin ağzı kuruyor, nefes alamıyor, eli terliyor, ani olarak tansiyonu düşüyor. Bunların hepsi bedensel belirtilerdir. Beyin 'savaş' veya 'kaç' tepkisi veriyor. Savaş tepkisi verirse tansiyonu yükseliyor, kaç tepkisi verirse tansiyonu düşüyor, bayılıyor. Ancak bu gibi durumlarda beyin genellikle kaç tepkisi veriyor. Otonom sinir sistemi böyle durumlarda aktive oluyor. Sadece hayali bir korku olayı değil, bedensel karşılığı da oluyor. Böyle durumlarda dilaltı hapı öneriyoruz. Korku olayı devam etse bile vücudun aşırı tepkisini kesebiliyoruz." ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

Tedavi sürecinin kişiye özel değiştiğini belirten Tarhan, "Kişi isterse 2 veya 4 haftalık bir tedavi ile sonuç alınabiliyor. Kişinin korku puanı başlangıçta 10 ise 3 ila 6 hafta arasında 2 veya 2 puana düşüyor. 3 ila 6 haftalık bir tedaviyle de sonuç alınabilir ama kişinin bunu istemesi gerekiyor. Uçak korkusu varsa uçak simülasyonuna biniyor. Uçakla gerçek gibi uçuyor, düşüyor ve her şeyi yaşıyor. Kişi bunu gerçekten yaşamıyor ama beyni ona yaşıyor gibi gösteriyor. Bir zaman sonra kişi bu korkuyu beyninin ürettiğini anlıyor. Beynimiz ne üretirse hayatımız da ona göre şekilleniyor." değerlendirmesinde bulundu.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz