Üskül yasalardan da "Atatürk'ün çıkarılmasını" istemiş

ANKARA (ANKA)- AKP'den Mersin Milletvekili seçilen Zafer Üskül sadece Anayasa'dan değil, Siyasi Partiler Yasası'ndan da Atatürk adının çıkarılmasını önermişti.

Üskül Yükseköğretim Yasası'nda Atatürk adının geçtiği maddelerin ise bilim özgürlüğüyle bağdaşmadığını öne sürmüştü. Üskül'ün Atatürk adının yasalar ve Anayasa'dan çıkarılması önerileri, TÜSİAD için hazırladığı bir raporda yer aldı. TÜSİAD ise bu rapora yazdığı önsözde Atatürk ve devrimlerini övmüş, bu ilkelerin yaşama geçmesi için çalıştığını belirtmişti.

Reklam
Reklam

AKP Mersin Milletvekili Prof. Dr. Zafer Üskül, milletvekili olmadan önce hazırladığı, Hrant Dink'in katli ve ardından İsmail Cem'in yaşamını yitirmesi sonrası ortaya çıkan gelişmelerin gölgesinde kalarak tartışılmayan raporunda, Siyasi Partiler Yasası'ndan Atatürk adının çıkarılmasını istemişti.

SİYASİ PARTİLER YASASI'NDA DEĞİŞİKLİK

Üskül ilkbahar aylarında kamuoyuna açıklanan "Türk Demokrasisi'nde 130 Yıl: Prof. Dr. Bülent Tanör'ün Anısına 'Türkiye'de Demokratikleşme Perspektifleri' 10. Yıl Güncellemesi" adlı raporunda, Prof. Dr. Bülent Tanör'ün geçmiş yıllarda kaleme aldığı benzer raporlardan hareket etti. AKP'li Üskül, Siyasi Partiler Yasası'yla ilgili "Bülent Tanör'ün gerçekleşmeyen önerilerini biz de aynen benimsiyoruz. Tanör'ün önerileri şunlardı" diyerek şöyle devam etti:

"3. maddede yer alan ‘çağdaş medeniyet seviyesine ulaşma amacı gütmek' ibaresinin madde metninden çıkartılması ve maddeye ‘toplum ve devlet düzenini' ve kamu faaliyetlerini yönetme, denetleme ve etkileme' ibaresinin eklenmesi…4. maddede yer alan ‘Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olarak çalışırlar' ibaresinin madde metninden çıkartılması…78. maddenin a bendinde yer alan, ‘Anayasa'nın başlangıç kısmında belirtilen esaslarını değiştirmek amacı güdemezler' ibaresinin metinden çıkartılması…"

Reklam
Reklam

"ATATÜRK'LÜ MADDELER BİLİM ÖZGÜRLÜĞÜNE AYKIRI"

AKP'li Zafer Üskül, aynı raporda 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası'nda da Atatürk ile ilgili bölümlere değinirken şöyle dedi:

"Öte yandan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 4 ve 5. maddeleri de bilim özgürlüğünü daha daraltıcı düzenlemeler öngörmektedir. Yasanın yükseköğretimin amacını belirleyen 4. maddesi, öğrencilere bilimin öğretilmesini, bilimsel bilgilerin aktarılmasını değil, belirli bir tip insan yetiştirilmesini öngörmektedir. Yasanın 4. maddesi şöyledir.

Madde 4-Yükseköğretimin amacı:

a) Öğrencilerini;
(1) Atatürk inkilapları ve ilkeleri doğrultusunda Atatürk milliyetçiliğine bağlı,
(2) Türk milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini taşıyan, Türk olmanın şeref ve mutluluğunu duyan,
(3) Toplum yararını kişisel çıkarının üstünde tutan, aile, ülke ve millet sevgisi ile dolu… vatandaşlar olarak yetiştirmektir."

Zafer Üskül, bu madde ve "Öğrencilere, Atatürk inkilapları ve ilkeleri doğrultusunda Atatürk milliyetçiliğine bağlı hizmet bilincinin kazandırılması sağlanır" hükmünü içeren Yükseköğretim Yasası 5'inci madde konusunda ise şöyle dedi:

Reklam
Reklam

"Bu iki uzun maddeyi bilim özgürlüğüyle bağdaştırmak mümkün değildir. Bu iki madde, bilim özgürlüğü yanında bilim insanlarının ifade özgürlüğün de ihlal edilmesine yol açmaktadır. Üniversitelerde çok sayıda öğretim üyesi hakkında bu maddelere dayanılarak soruşturma açıldığı, ceza verildiği, sicillerinin olumsuz düzenlendiği bilinmektedir. Son olarak Gazi Üniversitesi'nin bir öğretim üyesi hakkında (Atilla Yayla) bir panelde yaptığı konuşma nedeniyle soruşturma açılmış sözkonusu öğretim üyesi, tedbir olarak, ders verme görevinden uzaklaştırılmıştır. Bu öğretim üyesi hakkında savcılık tarafından da soruşturma başlatıldığı haberleri basında yer almaktadır."

ANAYASA'DA DEĞİŞİKLİK ÖNERİSİ

Prof. Dr. Zafer Üskül, yine Prof. Dr. Tanör'ün Anayasa'nın Başlangıç bölümünün "Hiçbir düşünce ve mülahazanın Türk milli menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmez esasının, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkilapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Din işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı" ifadesini taşıyan paragrafının kaldırılması görüşüne katıldığını da belirtti. Üskül düzenlemenin, hukuki değer ve kapsamı belirsiz, düşünce özgürlüğünü "Türk ve Türklük" kalıplarına hapseden, birçok temel hak ve özgürlüğün aşırı ölçüde sınırlanmasına elveren demokratik değerlerlerle bağdaşmayan bir düzenleme olduğunu belirtti.

Reklam
Reklam

TÜSİAD RAPORUN ÖNSÖZÜNDE ATATÜRK İLKELERİNE BAĞLILIĞI DİLE GETİRDİ

TÜSİAD ise Zafer Üskül tarafından hazırlanan rapora yazdığı önsözde, "TÜSİAD, demokrasi ve insan hakları evrensel ilkelerine bağlı, girişim, inanç ve düşünce özgürlüklerine saygılı, yalnızca girişim, inanç ve düşünce özgürlüklerine saygılı, yalnızca asli görevlerine odaklanmış etkin bir devletin varolduğu Türkiye'de, Atatürk'ün çağdaş uygarlık hedefine ve ilkelerine sadık toplumsal yapının gelişmesine ve demokratik sivil toplum ve laik hukuk devleti anlayışının yerleştirilmesine yardımcı olur" dedi.

Zafer Üskül'ün raporunda, kamuoyunda fazla yankı bulmayan diğer kimi ilginç öneriler de şöyle:

"-Başkanlık sistemi Türkiye için sakıncalıdır. Türkiye'ye önerilmesi makul olan, yepyeni ve sınanmamış modeller değil içinde pişmeye başladığı parlamenter rejimin hakkını verdirmeye çalışmaktadır.

-Bülent Tanör'ün, cumhurbaşkanının göreve başlarken ant içmesiyle ilgili düzenlemeyi yapan 103. maddede yer alan and metninin sadeleştirilmesi doğrultusundaki önerisini aynen benimsiyoruz: Atatürk ilklerine bağlılık ve tarafsızlık kavramlarını koruyan, milletvekilleri için önerildiği gibi sade bir metin.

Reklam
Reklam

-İmam hatip liseleri ise günümüzde kuruluş amaçlarının çok ötesine geçmiş ve ikinci tip bir genel lise konumuna gelmiştir. Bu liseler, ülkenin imam ve hatip işgücüne olan ihtiyacını karşılamak üzere, meslek okulu olarak açılmıştı. Oysa bugün, üniversiteye öğrenci hazırlayan genel lise durumundadır.

-İmam hatip liseleri meslek lisesi olarak, ülkenin imam-hatip ihtiyacını karşılayacak biçimde yeniden düzenlenmeli, sayıları ülke ihtiyacını karşılayacak düzeye indirilmeli ve bu okullara kız öğrenci alınmasına son verilmelidir. Ailelerin çocuklarına dinini öğretme ihtiyacına cevap vermek üzere, bu konudaki talebi dikkate alarak, liselerde, normal ders saatlerinin dışında, velilerin isteği üzerine, din dersi okutulmasını sağlamak üzere, nota ve sınava tabi olmayan din dersleri konulmalıdır. Din eğitimi ve öğretimi yapan özel öğretim kurumları açılamayacağına göre, din öğretimi hizmetini, seçimlik olarak ve ders saatleri dışında devletin yapması kaçınılmaz görünmektedir. Bu hizmet, yalnızca belirli bir dine inananlar için değil, eğer talep varsa, farklı inançtan kişilere farklı dersler düzenlenerek verilmelidir."

Reklam
Reklam