Uslu: MİT, Karayılan'a, Zehirlendikten Sonra Tedavi Için Haber Gönderdi

Gazeteci yazar Emre Uslu, 'PKK istihbaratı' diye geçen bilgilerin kahir ekseriyetinin safsatalardan oluştuğunu söyledi. Güvenlik birimlerine her gün saçma sapan konularda bilgiler geldiğini savunan Uslu, bu tür bilgilerin güvenlik birimlerine yardımcı olmaktan çok onları rehavete sevk ettiğine dikkat çekti. Uslu, MİT'in, Murat Karayılan'a, "Koruman seni zehirlemiş, tedaviye ihtiyacın varsa yardımcı olalım." diye haber gönderecek kadar PKK'yı kontrol ettiğini öne sürdü.

Taraf Gazetesi yazarı Emre Uslu, Cihan Haber Ajansı (Cihan) muhabirine 'istihbarat' konusunu değerlendirdi. Türkiye'de istihbarat birimlerinin istihbarat toplamadığını ileri süren Emre Uslu, dedikodunun istihbarat diye ilgili birimlere geçildiğini, eylem olunca 'istihbaratı vermiştik' deyip işin içinden çıkıldığını savundu.

Bir duyumun-bilginin 'istihbarat' olabilmesi için o bilginin işlenmiş olması gerektiğini vurgulayan Uslu, şöyle devam etti: "Alınan duyum başka kaynaklardan kontrol edilerek, sağlamlığı değerlendirilerek, yer ve zamana oturtularak bir eylemin ne zaman, nereden yapılacağını ayrıntısıyla geçmişseniz bu bir istihbarattır. Yoksa örgütün 15 Şubat'ta Öcalan'ın yakalanışı yıldönümü vesilesiyle eylemler yapabileceği değerlendirmesini kurumlara geçmek istihbarat değildir. Olsa olsa 'istihbarat safsatası' olur. Maalesef bizde özellikle 'PKK istihbaratı' diye geçen bilgilerin kahir ekseriyeti bu tür istihbarat safsatalarından oluşuyor. İstihbarat birimleri eylem sonrasında biz istihbaratı vermiştik deyip kendilerini kurtarıyor. Maalesef bizde istihbaratı denetleyen bir Meclis komisyonu olmadığından istihbarat servisleri boş havaya kurşun sıkıyorlar."

"MECLİS İSTİHBARAT VE GÜVENLİK KOMİSYONU KURULMALI"

Birliklere, güvenlik birimlerine her gün saçma sapan konularda, saçma 'istihbarat safsatası' bilgilerin geldiğini anlatan Uslu, bu tür bilgilerin güvenlik birimlerine yardımcı olmaktan çok onları rehavete sevk ettiğine dikkat çekti. Bu konunun terörle mücadele stratejisinin en büyük karadeliği olduğunu vurgulayan Emre Uslu, "Maalesef denetimsiz bir alan olduğundan üst üste aynı karakollara biraz da bu nedenle saldırılar oluyor ve kimse önleyemiyor. Bu konuda 'Meclis İstihbarat ve Güvenlik Komisyonu' kurulmalı ve sürekli olarak bu alanı denetlemelidir Meclis." dedi.

İstihbarat yanlışı düzeltilmeden, istihbarat birimleri denetim altına alınmadan terörle mücadelede bir yere varılamayacağının altını çizen yazar Uslu, dünyada bu tip olaylardan sonra istihbarat birimlerinin soruşturulduğunu, denetlendiğini, Türkiye'de ise istihbarat birimleri korunup kollandığı için bu yanlışlarla hep aynı sonuca gidildiğini ifade etti.

Gazeteci yazar Emre Uslu, "Milyarlarca lira harcanan bir istihbarat teşkilatının terörle mücadelede operasyonel istihbarata katkısı 4/1000 ise bir otorite bu adamlara 'yahu bu milletin parasını nereye harcıyorsun, bu memleketin en önemli sorunu teröre katkın binde dört ise sen ne iş yaparsın' diye soru sormazsa terörle mücadele de böyle olur işte. Hesap oradaysa arşın burada." şeklinde konuştu.

"MİT Mİ KARAYILAN'I KULLANIYOR YOKSA KARAYILAN MI MİT'E NANİK YAPIYOR?"

İstihbarat teşkilatının, KCK yapılanmasının en tepesine adamlarını yerleştirdiğini ve 'örgütün beynine sızdık' diye övündüğünü dile getiren Uslu, şunları söyledi: "KCK Önderlik Komitesi kontrolleri altında. Hatta Murat Karayılan'a 'koruman seni zehirlemiş, tedaviye ihtiyacın varsa yardımcı olalım' diye haber gönderecek kadar PKK'yı kontrol ediyor. Üstelik bu bilgiyi gazete sayfalarından okutarak da övünüyor. Dahası da var; İmralı'dan PKK'ya giden talimatların tamamı MİT'in kurduğu ajans üzerinden gidiyor. MİT muh(a)birini Kandil'e gönderip Karayılan ile söyleşi yaptırıyor. Hatta canlı kalkan olarak Kandil'e gidip orada kalan 500 kişinin listesi de o MİT muhabiri aracılığıyla MİT'e gelecek kadar ahbap çavuş ilişkisi var MİT-PKK arasında. Bu ilişki saklanmıyor da üstelik. Murat Karayılan ile ahbap çavuş ilişkimiz var mesajı veriliyor. Ama bu yazının mürekkebi kurumadan Murat Karayılan'ın adamları gelip karakol basıp 8 askeri şehit ediyor. Bu mudur istihbarat? Örgüt lideriyle enseye tokat muhabbet edip yer ve zaman içeren net bilgi vermeyerek 8 askerin ölümüne göz yummak mıdır istihbarat? Bu durumda MİT mi Murat Karayılan'ı kullanıyor yoksa Murat Karayılan mı MİT'e nanik yapıyor? Dağlıca saldırısı, ikinci ihtimalin daha doğru olduğunu gösteriyor. Ne muhalefet partisi, ne Meclis'ten bir milletvekili, ne de bir medya organı 'yahu bu nasıl ilişkidir' diye sormuyor. Oysa MOSSAD, düşmanı kabul ettiği bir Filistinliyi Dubai'de otel odasında bulup öldürüyor. CIA, Bin Ladin'i bulmak için tüm Pakistan'da aşı kampanyası yapıyor ve Ladin'in kan örneğinden yerini tespit edip Afganistan'da öldürüyor. Bizde ise her şey ortada. MİT, PKK liderine zehirlenmişsin yardım edelim mi diye haber gönderiyor. Sonra o PKK liderinin emri altındaki 300 PKK'lı gelip karakolunuzu basıyor ve 8 askerinizi şehit edip 19'unu yaralıyor."

KARAYILAN TOPLUMU VE SİYASETİ ZEHİRLİYOR

MİT'in, Karayılan'ı zehirlenmekten kurtarmaya çalışırken Karayılan'ın toplumu ve siyaseti zehirlediğini vurgulayan Uslu, "Demokratik bir ülkede eğer Meclis varsa, eğer muhalefet varsa bu MİT'e 'gel kardeşim sen nasıl oluyor da Karayılan'a tedavi önerirsin, gerekçen ne, mantığın ne, madem bu adamla bu kadar ahbap çavuşsun bu saldırıları neden önleyemiyorsun' diye sorar. Ama bizde çadır demokrasisi olduğundan, kimse kusura bakmasın denetimsiz alanda istihbarat servisleri at koşturuyor. Olan, ölen gariban çocuklara oluyor." dedi.

Uslu, terörle mücadele istihbaratı bu kafayla yürütüldüğü sürece Türkiye'de terörün bitmeyeceğini, barışın da gelmeyeceğini vurguladı.