Uyku apnesi ani ölüm riskini 10 kat artırıyor

Uzmanlar uyku apnesinin ani ölüm riskini 10 kat artırdığını söylüyor.

Horlama, tıkanmaya yatkın bir hava yolunun belirtisi olarak değerlendiriliyor. Uzmanlara göre, gerçekte horlama sesi daralmış hava yollarında vücudun fazlasıyla çaba harcayarak nefes almaya çalışmasından kaynaklanıyor. "Horlama her zaman masum değildir, bazen yaşamı bile tehdit edebilen 'uyku apnesi' denilen tehlikeli bir hastalığın belirtisi olabilir." diyen uzmanlar, “Apne, Yunanca’da nefessizlik anlamına gelir. Obstrüktif Uyku Apne Sendromu ise uyku sırasında tekrar tekrar nefes durması olarak tanımlanan bir hastalıktır. Nefes durmaları sırasında kandaki oksijen düzeyi azalır ve her apnenin ardından saniyeler süren kısa bir uyanıklık dönemi olur. Bu hastalar ertesi sabah yorgun uyanırlar." dedi.

Reklam
Reklam

Gece nefes durması ve aşırı horlamada yeni bir tedavi yöntemi olan 'dil kökü askısı' ile ilgili açıklama yapan Acıbadem Kayseri Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Muammer Karagöz, "Nefesin 10 saniyeden daha fazla durmasına apne diyoruz. Tıkayıcı tipte uyku apnesi boğazdaki kasların havanın geçeceği alanı kapatacak şekilde gevşemesi sonucunda oluşur. Bu kaslar yumuşak damağa, küçük dile, yutağa ve dile aittir. Bu kaslar gevşediğinde nefes alma sırasında hava yolu daralır ve bir süre için solunum durur. Bu durum bütün gece saatte 20-30 kere tekrarlayabilir. Bu derecede uyku apnesi olduğunda derin uykuya geçmek hiç mümkün olmaz. Uyku apnesindeki risk faktörleri kilo fazlalığı, boynun geniş ve kısa olması, bademciklerin normalden büyük olması, boğazın dar olmasıdır. Apne esnasında kandaki oksijen miktarı normalin çok altına düştüğü için kalpte ritim bozukluğu, kalp krizi veya koroner arter hastalığı, hipertansiyon, felç geçirme ve ani ölüm riski yaklaşık 10 kat artmaktadır. Uyku apnesinde tanı uyku testiyle konulmaktadır.” şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

AMELİYATI 45 DAKİKA, YATIŞ SÜRESİ BİR GÜN

Dr. Muammer Karagöz, yetişkinlerde basit horlamanın daha çok yumuşak damak ile burunda tıkanıklığa yol açan kemik eğriliği ve burun eti büyümelerine bağlı olduğunu belirtti. Burun solunumunun düzeltilmesi ve yumuşak damağa yönelik müdahalelerin çok başarılı yapıldığını anlatan Karagöz, şu bilgileri verdi: “Burun ve genizdeki solunum yolu darlıklarını düzelttikten sonra dil kökündeki büyümeye bağlı solunum yolu darlıklarına yönelik yapılan cerrahi müdahaleler de son yıllarda yeni yöntemler uygulanmaya başlamıştır. Bu yöntemlerden birisi de Lingual Suspansiyon yani Dil Kökü Askısı’dır. Bu yöntemde çene altından uzun bir iğneyle girilerek dil köküne askı dikişi atıldıktan sonra öne doğru çekilerek çene altına bağlanır. Bu sayede solunum yolunu kapatan büyümüş dil kökü geriye kaçamadığı için tıkanıklık ortadan kaldırılır. Bu yöntemde ameliyat süresi yaklaşık 45 dakika, hastanın hastanede kalış süresi ise bir gündür.

Anahtar Kelimeler: