Jesse suçla ilk kez tanıştığında henüz çok küçüktü. Babası ona ve dört kardeşine nasıl hırsızlık yapılacağını göstererek yiyecek çalmayı öğretti. Şu an 44 yaşında olan ve doktorasını yapan Jesse Kanada’da Saskatchewan’da doğdu. Babası Toronto’da kolluk kuvvetlerinden kaçmış ve Metis Cree yerli grubunun üyesi olan annesiyle tanışmıştı.
Jesse’nin babası bir uyuşturucu bağımlısıyldı ve Jesse ebeveynleri arasındaki ilişkinin başından beri kötü olduğunu söyledi. Çift ayrıldı ve Jesse iki kardeşi ve annesi ile Kanada’nın Moose Jaw adlı şehrine taşındı.
Bağımlılık sorunları aşmış gibi görünen babaları hayatlarına tekrar girene kadar aile burada kaldı. Babaları ailesiyle ilgilenmek istediğini söylemişti. Ancak Jesse’nin babası onu ve kardeşlerini evde uzun süre yalnız bırakıp dışarıda uyuşturucu aramaya devam ediyordu.
Bir komşuları ihmali yetkililere bildirdi ve çocuklar eyalet gözetimi altına alındı. Çeşitli koruyucu evlerde yaşadıktan sonra çocuklar Ontario’daki büyükanne ve büyükbabalarının evine götürüldüler.
Kim olduğunu bilmeden büyüyen Jesse sokakta çok şiddet gördü ve çoğunluğu beyaz olan bir şehirde büyüdüğü için insanlara İtalyan olduğunu söyledi. 80’lerin sonu ve 90’ların başına denk gelen büyüme çağında gizli partilere giden ve uyuşturucu ile kendinden geçen Jesse o günleri “Orda uzun süre kendimi kaybediyordum. Travmalarım derin bağımlılığın kapısını açmıştı” sözleriyle anlattı.
Okulunu aksatan Jesse lisede okulu bırakma kararı verdi, bir çeteye katıldı ve uyuşturucu kullanmaya başladı, ona bakan büyükannesi ve büyükbabası ile olan ilişkisi bozuldu. Jesse, uyuşturucu kullanmaya başladığı ve kötü insanlarla birlikte olduğu öğrenilince evden kovuldu.
Jesse, Vancouver’a giderek polis memuru olan erkek kardeşi Josh ile birlikte yaşamaya başladı. Josh’un evde uyuşturcu kullanmaması uyarılarına rağmen Jesse’nin bağımlılığı onu etkisiz hale getirdi. Josh uyuşturucu kullandığı için Jesse’yi evden kovdu. Bu şekilde evsiz kaldığını anlatan Jesse “Bu olaydan sonra sürekli barınaktan barınağa taşındım. İnsanların kanepesinde uyudum. Bazı zamanlar bir akrabamın evinde birkaç ay kalabiliyordum. Savuruluyor gibiydim. Hep bağımlılığımla mücadele ediyodum ve gereken yardımı bulamıyordum” dedi.
Jesse diğer erkek kardeşi Jerry ile yaşamaya başladığında kendini daireye kilitlenirken buldu. Bağımlılık psikozları nedeniyle Jesse o zamanki kız arkadaşının Jerry ile birlikte olduğuna inanıyordu ve onları yakamalak için üç katlı binanın penceresinden girmeye çalıştı. O sırada kayarak bileklerini ve bacağını kırdı, hastaneye kaldırılarak ameliyata alındı. Ancak sigara, içki ve uyuşturucunun bolca bulunduğu kötü yaşam tarzı nedeniyle yaralarında enfeksiyon başladı.
Jesse uyuşturucunun neden olduğu bir çıldırma anında market soymaya kalkıştı ve hapishaneyi “iyileşmek için güvenli bir yer” olarak kullanmaya karar verdi. Hapishanedeyken dayanılmaz yoksunluk krizleri geçirdi.
Jesse hapishaneden çıktıktan sonra uyuşturucuya geri döndü. Bu süreçte Jesse hiçkimseyle hiçbir sorunu olmayan, kendi kendine ders çalışan bir mahkumla tanıştı ve eğer aynısını yaparsa hayatını değiştirebileceğini düşündü.
Jesse çalışmaya başladığında fonksiyonel olarak okuma yazma bilmiyordu; ancak hapishanede verilen eğitimleri aldı. Hücre arkadaşları ve çevresindeki diğer insanlar Jesse’nin çalışmasına yardımcı oldu ve Jesse sonunda eğitimine devam edebilme cesareti kazandı.
Hapishaneye girip çıkarak devam eden ayların ardından Jesse bir rehabilitasyon merkezi ile iletişime geçti ve iyileşme süreci başladı. Orada Jesse temel eğitimini tamamladı ve Aralık 2008’da yüksek derece ile mezun oldu.
Gittiği rehabilitasyon merkezi, Carlton Üniversitesi’ne kaydolmasına yardımcı oldu ve Jesse rehabilitasyondaki her gecesini ders çalışarak geçirdi.
O sırada lösemi olan büyükannesi Jesse’e ulaştı ve ona uyuşturucu, suç ve evsizlik nedeniyle değil, ona sunulan imkanları kullanmadığı için kızdığını söyledi. Jesse, büyükannesine eğitimini bitireceğine söz verdi. Bu söz Jesse’in hayatının en büyük amacı ve iyileşemesinde büyük öneme sahip oldu.
Alkol ve kokain bağımlılığı yerini eğitim sevgisine bıraktığını söyleyen Jesse “Bağımlılık konusundaki tek şey iş ahlakı öğrenmiş olmamdır. Kimse çözüm arayan bir bağımlıdan daha fazla çalışamaz. Gecelerce uyanık kalıp kendimi kimsenin yapamayacağı şeilde zorlayacak ekstra donanıma sahibim. İşler zora girdiğinde bağımlılık konusunda eğitimli yaşlı Jesse’e güveniyorum. Bu enerjiyi eğitimime aktardım ve lisans eğitimindeki herkesi geride bıraktım” dedi.
Jesse aynı zamanda araştırma görevlisi olarak işe alındığı York Üniversitesi’nde okumaya başladı. Kanada kolonizasyonunun halkı nasıl mülksüzleştirdiğini ve bunun kuşaklar arası travma ve bağımlılıklara yol açtığı konusunda akademik çalışmalar yapmaya başladı.
Jesse’in birlikte çalıştığı Dr. Carolyn Podruchny, annesiyle yeniden bağ kurması ve kültürel mirasını daha iyi anlaması için onu Saskatchewan’a gitmeye ikna etti. Jesse, annesi ve ailesi ile bir araya geldiğinde ona sanki hiç ayrılmamışlar gibi davranıldığını söyledi ve “Beni çok iyi karşıladılar ve sanki onlardan biriyimişim gibi davrandılar. Yaşlılarla röportajlar yaptım ve ailemin 1885’te savaştığı yerleri gezdim. Geçmişimi, buradaki yerimi ve ailemi anladım. Tamamlanmıştım. O topluluğun bir parçası haline geldim. Hayatımda ilk kez bir evim olduğunu hissettim” dedi.
Rehabilitasyonda olduğu esnada, daha sonra evleneceği Lucie ile tanıştı. Lucie şaşırtıcı bir şekilde Jesse’e onu sevdiğini ve güvendiğini, rehabilitasyondan sonra onun evinde yaşayabileceğini söyledi.
Lucie’nin inancı Jesse’in ev duygusunu anlamasına yardımcı oldu. Jesse, kendi aile yaşamı üzerinden araştırmasına odaklandı ve diğer öğrencilerden farklı metodlarla çalışmasına izin verildi. Araştırması kendisi hakkında bilgi edinmesine, büyükannesine verdiği sözü tutmasına ve annesiyle yeniden bir araya gelmesine yardımcı oldu.
York Üniversitesi’ndeki 50.000’in üzerindeki öğrenci içinde Jesse en yüksek derece ile mezun oldu ve ayrıca bunu yapan ilk yerli öğrenci ünvanı kazandı. Çalışmaları ona çok sayıda ödül kazandırdı ve iş imkanı sağladı. Ancak Jesse akademik yuvası olan York Üniversitesi’nde yardımcı doçent olarak kalmaya karar verdi
Jesse ayrıca yaşadıklarını anlatan From The Ashes adlı bir kitap yazdı ve bu kitap 2020’de Kanada’da en çok satan kitap haline geldi.
Yaşadıklarının kendisini de şaşırttığını itiraf eden Jesse “Ben bir sokak çocuğuyum. Kedi babası olmaya çalışan, doktorasını bitirmeye çalışan, normal olmaya çalışan biriyim. Yaptığım şeyleri düne göre daha iyi yapmaya çalışıyorum ve 12 yıldır bunu yapıyorum. Ama her şey, mümkün olacağını hiç düşünmediğim bir noktada bitti. Gerçekten çok mutluyum” dedi.
Jesse bu yaz tezini bitirmeyi ve doktor ünvanı kaanmayı umuyor. Üniversitede çalışmalarına devam etmeyi planlayan Jesse, Lucie ile çocuk yapmayı planlıyor.
Jesse’nin yıllar içinde geçirdiği dönüşüm, bir insanın hayatını nasıl değiştirebileceğinin örneği. Bütün bunları yalnız başına yapamayacağını söyleyen Jesse, Dr. Podruchny’inin ailesiyle yeniden bağ kurmasına yardım ettiğini, rehabilitasyon merkezinin kendisini hapisten çıkardığını ve bağımlılıklarının üstesinden gelmesine yardımcı olduğunu, Lucie’nin hayatını yoluna sokası için kendisine destek olduğunu söyledi.
Jesse hikayesinin zaman zaman bir ‘tek başına başarma’ hikayesi sanıldığını ama aslında böyle olmadığını söyledi ve “Gerçek değişim insanlar birbirine yardım edip etrafını sardığı zaman gerçekleşir” dedi.