Uyuşturucu savaşları

Meksika’da hükümetin uyuşturucu kartellerine karşı başlattığı savaş 4 yıl 206 gündür devam ediyor.

Ancak geride kalan sürede Meksika’nın dört bir yanına kanser gibi yayılan kartellerin önüne geçilebilmiş değil. Meksika hükümetinin ara vermeden sürdürdüğü operasyonlar ve birbirlerine üstünlük sağlamaya çalışan kartellerin arasında yaşanan çatışmalar, yılda yaklaşık 50 milyar doların döndüğü yasa dışı uyuşturucu pazarında şiddeti kontrolden çıkarmış durumda. Bugüne kadar neredeyse 40 bin kişinin hayatına mal olan savaşın sonu gelecek gibi görünmüyor. Çünkü karteller, hem kurdukları ittifaklardan hem de hükümetten elde ettikleri güçle içinden çıkılması mümkün olmayan bir iç savaşı körüklüyor.

Reklam
Reklam

Hürriyet Gazetesi'nin haberine göre, Kolombiya’daki uyuşturucu kartellerinin ortadan kalkması ve ABD’nin Atlantik kıyılarındaki uyuşturucu güzergahlarını kapatması, uyuşturucu kartellerinin Meksika’nın üzerine kabus gibi çökmesine neden oldu. Devlet Başkanı Calderon, 2006 yılında 70 yıldır ülkeyi yöneten Kurumsal Devrimci Parti (PRI)'den iktidarı devraldığında önceliğini ülkenin dört bir yanına kanser gibi yayılan kartelleri ortadan kaldırmak olarak belirledi.

Aradan geçen dört yılı aşkın süre içinde, 38 binden fazla insan uyuşturucu kartelleri arasında çıkan savaşlarda öldü. stopthedrugwar.org sitesine göre, Aralık 2010 itibariyle şiddet olaylarında ölenlerin sayısı 34 bin 883'e ulaştı.

Meksika’nın tüm çabalarına, ABD’yle beraber hareket etmesine ve kamuoyunun tüm duyarlılığına rağmen, karteller güçlendi ve şiddet ABD sınırı başta olmak üzere daha fazla bölgeye yayıldı. Şiddetten ölenlerin sayısı 2007’de 4 bin 300, 2008’de 5 bin 400, 2009’da ise 9 bin 600 olan kurban sayısı, 2010’da 15 bin 273’e fırladı.

Reklam
Reklam

KAN GÖVDEYİ GÖTÜRÜYOR

Uyuşturucu savaşı Meksika’nın dört bir yanında can alıyor. Son olarak 4 Temmuz Pazartesi günü, Tamaulipas eyaletinde kartellere üye 13 kişi öldürüldü. Haziran sonunda, yolsuzluk ve şiddeti hedef alan yazılarıyla tanınan 55 yaşındaki gazeteci Miguel Velasco, evine düzenlenen baskında karısı ve oğluyla beraber infaz edildi. Aynı günlerde, geçen yıl Orta ve Güney Amerika’dan Meksika’ya girmek isterken Tamaulipas eyaletinde Los Zetas kartelinin eline düşen ve tümü öldürülen 72 göçmenin katili yakalandı.

22 yaşındaki kaçak asker Edgar Montiel verdiği ifadede kendilerine rakip kartel Gulf hakkında bilgi edinmek için göçmenleri işkenceden geçirdiklerini belirtti. Göçmenlerin rakip karteller hakkında bilgi elde etmek için kaçırılıp öldürülmeleri günlük bir olay haline gelmişken, yine Tamaulipas bölgesinde öldürülen 200 göçmene ait bir toplu mezar yaşanan vahşeti tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi. Şiddetten ABD’liler de nasibini aldı. Meksika’da 2009’da 79, 2010’da ise 48 ABD’li öldürüldü.

Reklam
Reklam

Buna karşılık, hükümet güçleri Tijuana kartelinin liderlerinden Eduardo Simental’ı ve Beltran Leyva’dan Sergio Barragán’ı yakaladı; Gulf kartelinden Antonio Guillén, La Familia’dan Nazario González ve Sinaloa kartelinden Ignacio Villareal’ı öldürdü. Son olarak da, Meksika’nın doğu kıyılarında terör estiren Los Zetas kartelinin en önemli ismi Jesús Aguilar yakalandı.

CALDERON’UN SONU GELDİ

Bu başarılara rağmen, Calderon’un dört yıl önce başlattığı savaş onu neredeyse politik kariyerinin sonuna getirdi. Hafta sonunda yapılan yerel seçimlerde büyük hezimete uğrayan Calderon’un Milli Hareket Partisi (PAN), ülkenin en yoğun nüfuslu Meksika eyaletinde sadece üçüncü olabildi. Halkın şiddetten bıktığı Meksika’daki siyasi durum, PAN’ın 2012 seçimlerinde yerini en büyük rakibi Kurumsal Devrimci Parti’ye (PRI) bırakacağına işaret ediyor.

Calderon hükümeti, Aguilar’ın yakalanmasını büyük bir zafer olarak görse de, analist Eric Olson durumun “hükümetin düşündüğünün aksine bir zafer olmadığı”nı düşünüyor. Olson, “Meksika hükümetinin artık tutuklamaların ötesine gidebildiğini gösterme zamanı geldi… İyi bir yargı sistemiyle gerekli cezaların verilmesi gerekiyor” diyor. Excelcior gazetesine göre, 2010’da ülke genelinde tutuklanan 106 bin kişiden sadece yüzde 30’u cezalandırıldı. Resmi rakamlara göre, 2006’nın sonundan Ağustos 2011’e kadar uyuşturucuyla mücadelede gözaltına alınların sayısı 82 bin. Ancak gözaltına alınanlardan sadece 27 bin kişi tutuklandı.

Reklam
Reklam

PARA VE KAN

Peki baştan aşağı olumsuz duran bu tablonun altında ne yatıyor?

ABD Adalet Bakanlığı’na göre, Meksika’daki yasa dışı uyuşturucu ticaretinde dönen para yıllık 13.6 ile 48.4 milyar dolar arasında. Elektronik para transferlerinin çok iyi denetlenmesi nedeniyle, kaçakçılar sınır geçişlerinde paraları araba ve kamyonlarda taşıyor. Bu para, 50 bin asker ve 35 bin polis kuvvetine karşı mücadele veren kartellerin sürekli güç kazanmasını sağlıyor. Küresel istihbarat kurumu STRATFOR’a göre, bugün gelinen noktanın anlaşılması için, son iki yıldır en çok öne çıkan kartel konumundaki Los Zetas’ı analiz etmek gerekiyor.

Stratfor’dan Scott Stewart’ın Ekim 2010’da yayımladığı rapor, Meksika’daki kartellerin nasıl bir organizasyon yapısına sahip olduğunu, hangi taktikleri izlediklerini ve nasıl hareket ettiklerini gözler önüne serdi.

Meksika’daki kartel savaşı, 2009 yılına Los Zetas ile Gulf kartelleri arasındaki çekişmenin doruğa çıkmasıyla yeniden alevlendi. Tüm kartellerden bağımsız hale gelmek isteyen Los Zetas, zamanla rakibin yutmaya başladı. Ocak 2009’da, Gulf karteli düşmanının liderlerinden Mendoza Pena’yı öldürünce savaş patlak verdi. Meksika hükümeti ülkede düzeni sağlamakla uğraşa dursun, karteller arasında ayrı bir savaş sürüyordu.

Reklam
Reklam

KARTEL SAVAŞLARI

Sinaola kartelinin eski bir asker olan lideri Joqauin Loera, Gulf’un yardım talebine cevap verdi. İttifaka La Familia kartelinin de katılmasıyla, Las Zetas bir anda karşısında Yeni Federasyon adı verilen bir ittifak buldu. Yeni Federasyon, ilk olarak zayıflayan Arellano Felix Örgütü’nün (Tijuana karteli) ortadan kaldırmayı ABD’ye açılan uyuşturucu yolunu ele geçirmeyi amaçladı. Sonuç olarak, 2009’un sonuyla Meksika’da şiddet dalgası hükümetten tamamen bağımsız olarak artmaya başladı.

Ancak karteller arasında tek cephe bu iki güç arasında değildi. El Chapo ve müttefiklerine düşman olan Beltran Leyva, Los Zetas ile güçlerini birleştirdi. Ocak 2010 itibariyle büyük güç kaybeden ve Tamaulipas eyaletinde kontrolü yitirme noktasına gelen Zetas, daha fazla şiddete başvurdu ve göçmen katliamları başladı. Yeni Federasyon ise Nuevo Leon başkenti ve Meksika’nın en büyük üçüncü kenti Monterroy’da nüfuz kurdu.

Los Zetas, taze kan bulmak için Meksika ordusu ve polisinde görev almış kişileri bünyesine kattı, Guetamala özel kuvvetlerinden ve hatta sokak çetelerinden eleman topladı.

Reklam
Reklam

GELECEK HALA BELİRSİZ

Ancak Zetas bununla yetinmedi. Meksika Ordusu Özel Kuvvetleri’nden (GAFE) yüksek ücretler karşılığında bünyesine adam katan kartel, Guatemala ve Meksika’daki kamplarında militanlarını eğitmesi için ABD, İsrail ve Avrupalı eğitmenler getirtti. Ancak ölen üyelerinin yerini az eğitimli yeni üyelerle kapatmaya çalışan kartellerde disiplinsizlikten dolayı sorunlar meydana gelmeye başladı. ABD vatandaşı David Hartley’in Zetas tarafından Ekim 2010’da sebepsiz yere öldürülmesi, bu sorunu gözler önüne serdi.

Beltran Leyva ve Los Zetas’ın rakip karteller ve Meksika hükümetinin baskısından dolayı güç kaybettiği bir gerçek. Ancak sahip oldukları para sürekli kan tazemelerini sağladığı gibi, varlıklarını sürdürmek için direnişlerini artırmaları şiddetin daha da artmasına neden oluyor. Meksika’nın geleceğinde ümit olup olmadığını, belki de Calderon hükümetinin yerine gelmesi beklenen yeni iktidar gösterecek.