Son zamanlarda Kovid-19 korkusu nedeniyle hastaneye başvuru ve teşhis sayılarında düşüş yaşandı. Uzmanlar, bu durumun tarih boyunca en bulaşıcı hastalık olan ve her yıl düzenli olarak azalan verem kaynaklı ölümleri arttırabileceğini belirtiyor. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Muhammed Akkoyunlu, “Tüberküloz hastaları için kısmi de olsa bir risk söz konusu. Fakat bu risk, hastalığın genel itibariyle patladığı yönünde bir risk değil. Genel olarak sağlık alanındaki aksamalardan kaynaklanan bir risk. Salgın öyle bir salgın ki, dünyanın büyük bir kısmında acil ve tıbbi müdahalelerin yapılmasına engel olan bir salgın. Ama biliyoruz ki Türkiye için böyle bir durum söz konusu olmadı. Acil müdahaleler yapıldı, rutin işlerde bazen aksamalar oldu. Onunla ilgili bazı sıkıntıların yaşandığı doğru ama bütün dünya salgın yüzünden bu aksamaları yaşıyor” dedi.
Kovid-19 için filmler çekildiğinde tüberküloz hastalarının da tespit edildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Akkoyunlu, “Bu dönem içerisinde tüberküloz hastaları, herhangi bir aksama veya problem yaşamadılar. Akciğer kanserleri için de aynı durum geçerli. Akciğer dışında bir hastalığı olan hastalar için ise benzer şeyleri söylemek mümkün değil. Mesela uyku hastalıklarının takibinde ciddi problem var. Takiplerinde ve tedavilerinde bozukluklar var. Yetişemiyoruz maalesef. Tabii sistemi ve sağlık bakımını ciddi şekilde zorluyor. Onun için rutin gidişatı olan, belki de kronik hastalıklarda aksamalar olabiliyor maalesef” diye konuştu.
Koronavirüs ile tüberkülozun bazı ortak belirtileri olduğunun altını çizen Prof. Dr. Akkoyunlu, “İşin özüne baktığımızda tüberküloz ve kovid-19 aslında birbirinden çok farklı hastalıklar. Kısmi de olsa bazı belirtiler ortak. Mesela öksürük, halsizlik, kırgınlık, ateş gibi belirtileri örnek gösterebiliriz. Dolayısıyla bazen tüberküloz hastaları ile koronavirüs hastaları benzer semptomlar nedeniyle karıştırılabilir. Hatta, eğer türbekülozun erken dönemiyse, akciğer görüntüleri de karışabilir. Ama genel hat itibariyle, daha detaylı bakıldığında çok ciddi farklar görülebilir. Şöyle düşünülebilir, uzaktan bakıldığında bütün çekik gözlüler birbirine benzetilir. Ancak içlerine girince hepsi birbirinden farklıdır” diyerek işin uzmanları açısından çok ciddi bir benzerliğin söz konusu olmadığını söyledi.
Prof. Dr. Akkoyunlu, verem olan bir hastanın koronavirüs pozitif çıkması durumunda ciddi sorunların oluşabileceğini vurgulayarak, “Hastanın hem tüberküloz hem koronavirüsü birden olması, iki farklı ilacı aynı anda kullanması ciddi bir şanssızlık olur. Hastalığı tedavi etmek konusunda da olumsuzluklar yaşanabilir. Karaciğerin üzerinde bozulmalar, enzim bozulmaları, ilaçların yüküne bağlı çeşitli bozulmalar olabilir. İnşallah böyle bir durum söz konusu olmaz ama böyle bir senaryo, zorlanılacak durumlardan biridir” dedi.
Tüberküloz enfeksiyonunun bulaşmasında yaşam şartlarının önemli bir faktör olduğunu belirten Prof. Dr. Akkoyunlu, “Tüberküloz enfeksiyonu daha çok milli geliri, sosyo-ekonomik düzeni düşük olan toplumlarda daha fazla görülür. Sosyo-ekonomik düzey, yaşam şartları ne kadar rahatlarsa, ne kadar fazla alan kullanılabilirse, hem coğrafi alan olarak hem de atmosferik olarak ne kadar temiz ortamlarda yaşarlarsa o kadar az vaka görülür. Türkiye de bu bakımdan dünyada üst sıralarda diyebiliriz. Bu noktada özellikle maddi geliri düşük olan kişilerde, ülkelerde daha fazla olduğunu biliyoruz. Ama aynı zamanda ülkemiz için de özellikle göçmenlerin var olduğu bir sorun var. Göçmenlerin yaşam şartları çok iyi değil maalesef. Geldikleri ülkelerde, mesela Suriye’de çok ciddi bir tüberküloz patlaması söz konusu değildi ama yaşam şartlarının ani bir şekilde bozulmasına bağlı olarak hastalığın yayılma riski var” ifadelerini kullandı.
“Çalışma şartları zor olan kişilerde de bu tip enfeksiyonları görüyoruz. Havalandırması iyi olmayan, çok uzun saatler çalışıp çok fazla insanın bir arada bulunduğu çalışma ortamlarında ciddi tüberküloz salgını görüyoruz. Bunlara merdiven altı üretim yapan yerleri örnek gösterebiliriz. Bu açıdan dikkatli olmak ve bu grupları özellikle korumak gerekiyor. Tüberküloz da aynı koronavirüs gibi solunum yoluyla bulaşan enfeksiyonlardan birisi. Benzer bulaş yollarına sahipler. Tüberküloz, koronavirüse göre biraz daha ağır bulaşır. Bu nedenle eğer tüberküloz vakası varsa, koronavirüsün de aynı ortamda bulaşma ihtimali var demektir. Benzer yolları kullanırlar. Dolayısıyla kovid-19 için aldığımız önlemler ne ise tüberküloz için de aldığımız önlemler aynıdır.”
Kaynak: DHA