Uzmanlardan ezber bozan vitamin açıklaması! Bildiğiniz gibi değil

Güçlü bir bağışıklık sistemi, tüm hastalıklara karşı vücuda kalkan olarak koruma sağlar. Peki, bağışıklık sistemini güçlendirmek için nasıl beslenmeli, nelere dikkat edilmeli? Çelik gibi bir bağışıklık için Diyetisyen Aysun Yurdakul, sadece vitamin bakımından zengin besinler tüketmenin yeterli olmadığını açıkladı.

Diyetisyen Aysun Yurdakul, bağışıklık sistemini güçlendirmenin tek ve mucizevi bir yolu ya da besini olmadığını, bunun günlük alınan protein miktarı, esansiyel yağ asitleri, karbonhidrat miktarı ve çeşidine bağlı olduğunu belirtti. Bağışıklık sistemini güçlendirmenin dengeli beslenmeye bağlı olduğunu vurgulayan Yurdakul, egzersiz ve bitkisel takviyelerin ise önemli olduğunu söyledi.

A, C VE E VİTAMİNLERİ ÖNEMLİ

Mevsim geçişlerinde soğuk algınlığı ve gripte etkili olan takviyelere değinen Yurdakul, zerdeçalın antioksidan özelliğiyle stres başta olmak üzere birçok kronik hastalığın tedavisinde alternatif olarak kullanılabilen besin desteği olabildiğini ifade etti. Balık yağlarının, özellikle soğuk su balıklarından somon ve tunanın Omega-3 açısından zengin olduğundan bağışıklık sisteminin destekleyicileri arasında sayılabildiğini söyleyen Yurdakul, sözlerini şöyle sürdürdü:

Reklam
Reklam

“Özellikle haftada 2 gün balık tüketiminin, hem kalp sağlığı hem de bağışıklık sistemini destekleyici etkisi olduğu bilinmektedir. Vitamin A, C, E, bağışıklık sisteminin doğal besinlerle sağladığı askerlerin başında gelmektedir. Tatlı patates, havuç, brokoli, lahana, yumurta sarısı, ıspanak, kurutulmuş kayısı, turunçgiller, yeşil yapraklı sebzeler, tatlı kırmızı biber, maydanoz, ananas, karnabahar, mango, yeşil dolmalık biber ve kivi bu vitaminlerce zengin besinlerdir."

ISPANAK K VİTAMİNİ DEPOSU

Ispanağın bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde büyük bir yardımcı olarak sayıldığını anlatan Yurdakul, “Özellikle B vitamin grubunca zengin ve Omega-3 kaynağı olan ıspanak, aynı zamanda K vitamini deposudur. Antioksidan özelliği ile de C ve E vitaminlerinden de zengin oluşu, ıspanağı bağışıklık sistemi için daha da elzem kılar" dedi.

YEŞİL ÇAY, YÜKSEK ANTİOKSİDAN KAPASİTESİNE SAHİP

Zencefilin, içeriğindeki fenolik bileşenlerin zenginliği nedeniyle yüksek bir antioksidan kaynağı olduğunu belirten Yurdakul, özellikle grip ve soğuk algınlığı durumunda zencefilin, solunum yolu enfeksiyonlarını iyileştirdiğini vurguladı. Bağışıklık sisteminin başlıca koruyucularından olan yeşil çayın, içerdiği flavonoidler sayesinde yaban mersininin ardından en yüksek antioksidan kapasitesine sahip olduğunu sözlerine ekleyen Yurdakul, “Bu sayede grip ve soğuk algınlığında vücudun savunmasında üstün bir kalkan sağlar. Yeşil çay tüketiminin bu dönemde günde 2-3 bardak tüketimi büyük önem taşır" şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

SAĞLIKLI BAĞIRSAK FLORASI İÇİN KEFİR

Bağışıklık sisteminin destekleyicilerinden bir diğerinin de probiyotikler olduğunu anlatan Yurdakul, şöyle devam etti:

“Sağlıklı bir bağırsak florası güçlü bir bağışık sistemini ifade eder. Bu bağlamda bize en büyük destekçilerden biri kefirdir. Yapılan çalışmalar doğrultusunda antioksidan anti inflamatuvar etkisi bağışıklık sistemini de doğrudan etkilemekte olup özellikle de bağırsak sağlığının desteklenmesinde büyük önem taşıdığı ifade edilmektedir. Ayrıca kefir de önemlidir. Kefir, protein, kalsiyum, fosfor, magnezyum ve D vitamini, B12 vitamini ve B2 vitamini deposudur. Buna ek A, E, C, K, B1, B3 vitaminleri, demir ve potasyum minerallerini de içerir. Kefirde 61 farklı canlı bakteri suşu bulunduğu için birçok fermente süt ürününden çok daha güçlü bir probiyotik kaynağıdır. Probiyotikler olarak bilinen kefire özgü mikroorganizmalar hem bedensel hem de mental sağlığı iyi anlamda desteklediğine dair birçok çalışma mevcuttur. Yapılan çalışmalara göz attığımızda, 7 gün kefir tüketen deneklerde kefirin anti-inflamatuvar etkisi kanıtlanmıştır. Bu etkisi sitokin oluşumunu baskılayıp yankı tepkimelerinin önüne geçtiği görülmüştür. Uzun süreli kefir kullanımının kolesterolü düşürdüğü ve bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi olduğu kanıtlanmıştır."

Reklam
Reklam

D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ ÇOK YAYGIN

Diyetisyen Aysun Yurdakul, D vitamini eksikliğinin toplumda yaygın görüldüğüne dikkat çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“D vitamini eksikliği, kas iskelet sistemi ağrıları, osteoporoz, diabetes mellitus, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar, otoimmun hastalıklar, uyku bozuklukları, kanser ve mortalite artışı arasındaki muhtemel ilişki yapılan araştırmalarda gündeme gelmektedir. Yapılan çalışmalarda Covid-19’lu hastaların serum D vitamini seviyesi yükselme durumu, beraberinde iyileşme sürecini hızlandırdığı gözlenmiştir. D vitamininin ana kaynağı güneş olsa da besinlerden de elde edebiliriz. Bu besinler, ton balığı, somon, uskumru, istiridye, karaciğer, yumurta sarısı, tatlı patates, mantar, maydanoz, ısırgan otu, yulaf olarak sıralanabilir."