Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necdet Türk, İzmir’i çevreleyen Aliağa-Menderes Hattı ile Üçyol Üçkuyular Metrosu’nun bulunduğu alanda yer altı sularının yükselme eğilimi gösterdiğini, bu durumun olası bir depremde risk yaratacağı uyarısında bulundu.
İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Jeoloji Mühendisleri Odası’nın düzenlediği ‘İzmir’in Depremselliği’ temalı toplantıda konuşan Prof. Necdet Türk, “Metro set görevi gördüğü için arkadaki su oranı yükseliyor. Zeminde sıvılaşma meydana geliyor. Olası afet sırasında bunun sorumlusu kim olacak bilemiyorum” dedi.
Başta Karşıyaka başta olmak üzere Üçkuyular yönüne doğru yapılan çalışmalarda kazılan tünellerin yer altı sularına set oluşturduğunu anlatan Prof. Dr. Türk, “Metro çalışmalarında da, Üçkuyular’da su sorunu ile uğraşılıyor. Biz suyun önüne bir bariyer koyarak geriye itiyoruz ama bu sefer arkada bir birikme söz konusu olacak. Bu biriken su da binaları ve yapıları riske sokacak. Metro ve tüneller yer altında bariyer oluşturmakta ve yer altı suyunun akışını değiştirmektedir. Metronun önüne set olması nedeniyle Körfez’e gidemeyen sular birikiyor. Özellikle aşırı yağışlarda sular arkaya doğru ilerliyor. Böylece zemindeki su seviyesi yükseliyor ve binaların durumu tehlikeye giriyor. Bu durum ile ilgili Karşıyaka’dan bilgiler alıyoruz. Üçkuyular’a kadar olan bölümde de, metro hattının güneyinde yer alan sular zamanla yükselecek. Yeraltı sularının yükselmesi, olası deprem sırasında sıkıntı yaratacaktır. Metro ve tüneller, yeraltı sularının akışını değiştirmektedir” diye konuştu.
Uzmanları dinledikten sonra söz alan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ise, uzmanların uyarılarına önem verdiklerini ancak ortada endişe edilecek bir durum olmadığını savundu. “Metro konusunda da tabi ki bilimi temel alacağız. Tabi ki İBB üzerine düşeni yapacak. Ama bir de sonuçta çıkar ilişkisine ulaşmak gibi bir eğilim var” diyen Başkan Kocaoğlu, şöyle konuştu:
“Yaptığımız çalışmalarda durumun ne boyutta olduğumuzu ve neler yapmamız gerektiğini öğrendik. Karşıyaka Tüneli ve Üçyol-Üçkuyular Tüneli ile ilgili uyarılara teşekkür ediyorum. Karşıyaka’daki tünel yapılırken, dağdan gelen suyun deniz tarafında gitmesi için çalıştırmalar yapıldı. Bugün de orada çalışmalar var. Üçyol- Üçkuyular hattında da tünel etrafında dolacak su seviyesinin ayarlanması ile ilgili drenaj çalışmaları devam ediyor. Biz, Bornova Metrosu’nu merkeze götürecektik. Proje o şekildeydi ve binaların altından geçiyordu. Manisa yoluna girmeden bina sahipleri ‘biz sallanıyoruz’ dediler. Biz, projede frene bastık. Manisa Yolu’nu geçmemişken, binaların nasıl sallandığını anlamak gerçekten zor. Bu yüzden projenin o ayağını kestik. Karşıyaka’daki o bölgede zaman zaman yağışlara bağlı olarak su birikintisi oluyor. Bugün de küçük Menderes Ovası’nın su altında kaldığını görüyorsunuz. Ovaların bereketli olmasının nedeni de budur. Su biraz kabarınca, metro tartışmaları başlıyor. Bilimi rehber alacağız. Büyükşehir Belediyesi tabi ki üzerine düşeni yapmak zorundu. Üniversiteler de öyle. Elini bir yere sürenin elinde kalması gibi, ya da ondan alakası olmayan bir sonuçta çıkar ilişkisine ulaşmak gibi bir eğilim var. Bunun frenlenmesi ve anlatılması gerekir.”
İzmir’in çarpık ve plansız yapılandığı için kentsel dönüşüme ihtiyacı olduğunu ancak kentsel dönüşümün sosyal boyutu da olduğunu belirten Başkan Kocaoğlu, arsa üretmenin zorlaşması nedeniyle gecekondu bölgelerindeki konutların kaldırılmasıyla İzmir’in konut ihtiyacının karşılanmak zorunda olduğunu söyledi. Kent içinde arsa bulmanın zor olduğunu dile getiren Başkan Kocaoğlu, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Kent dönüşüm konusunda çok söz söyleniyor. Herkes ‘kent dönüşümcüyüm’ diyor. Kent dönüşümü bina yapmak değildir. 10 katlı binayı 7 ayda yaparsınız. Kent dönüşümü kooperatif kurmak da değil. Farklı bir şey. Binlerce insan ile uzlaşıyorsunuz. Hem müteahhidi, kooperatifi koruyacağız hem de arsa sahiplerini koruyacağız derken, gerçekten ikisinin de korunmaya ihtiyacı olacak. Bakanlık, kentsel dönüşüm birimi oluşturur. Orada bizim yaptığımız gibi çalışmalar yapar. Uzlaşı ile müteahhit ve vatandaş arasındaki dengeyi de o zaman kendisi kurar. Bostan tarlasına inşaat yapmak ayrı şeydir. Orada yıllardır yaşayan insanların gelenek ve göreneklerini sürdürecek ve mutlu olmalarını sağlayacak konutları yapmak farklı bir şeydir. İşin sosyal ve yaşam boyutu da vardır. Her açıdan bakmanız gerekiyor. Bu durumun psikolojik boyutuna da bakacaksınız. Yüksek katlı gecekondu, kent dönüşümü için handikap olarak görülüyor. Bu kentin konut ihtiyacı, gecekondu bölgelerindeki konutlar ortadan kaldırılarak karşılanacak. Kent dönüşümünde arsa üretmek çok zorlaştı. Bizim belirli bir miktar arsayı, konut- arz talebini dengelemek için acilen kente ve sektöre sunmamız gerekiyor. Bunu niçin hızlı bir şekilde çalışıyoruz. İzmir’in bir tarafında Tahtalı Havzası diğer tarafında Gediz Ovası var. Gerçekten şehir içinde arsa bulmak çok zor.”
Toplantıda konuşan Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Alim Murathan da, Konak Tüneli Projesi’nin bulunduğu alanda heyelan tehlikesi olduğunu söyledi. Murathan, hükümetin İzmir ile ilgili 35 Projesi içinde yer alan projenin yarattığını belirttiği heyelan riski hakkında şu bilgileri verdi:
“Konak Tüneli Projesi, AK Parti’nin seçim öncesi yatırımı olarak, projeleri, etütleri ve planları tamamlanmadan gündeme geldi. Bu proje ciddi risklerle karşı karşıya, heyelan bölgesinde ve kayma tehlikesi var. Bu kayma Yeşildere ortamında yaşanıyor ve ne kadar hızla kaydığı konusunda teknik bilgimiz yok. Projenin zemininde su sorunu yaşanıyor ve kayma hızlanıyor. Kaymaları önlemek için milyonlarca lira yatırım yapılıyor ya da yapılacak. 150 milyon liralık proje iki katı maliyetle gerçekleşecek. Yapım aşamasına geçilmeden hidrojeolojik modellemesinin yapılmaması çok ciddi sorun. 35 tane daha bu tür proje var. Hepsi aynı riski taşıyor.”
Oda Başkanı Murathan, Çandarlı Limanı’ndaki çalışmaları da eleştirdi. Projenin gerçekleştirileceği alana çakılan 85 metrelik binlerce kazığın, zeminin sıvılaşması ve olası depremle birlikte rıhtımların çökme riski taşıdığını savundu. Murathan, “Bu iş, AK Parti iktidarının gündeme getirdiği 4, 5 milyar dolarlık proje. Bu proje üzerinde odamızın ciddi itirazları ve kaygıları var. Liman projesi, Bakırçay Havzası üzerinde ve kıyı şeridinde gerçekleştiriliyor. Proje kapsamında çakılan 85 metrelik binlerce kazık, zeminin sıvılaşması ve olası deprem sırasında rıhtımların çökmesi riskini taşıyor. Bunun önüne geçilmeli” diye konuştu.
Toplantıda uyarılarda bulunan bir diğer uzman da, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir oldu. Sözbilir, kentsel dönüşüm yapılırken önce fay haritaları çıkarılması gerektiğini vurgulayarak, “İzmir’de 6 şiddetinde deprem üretebilecek 13 aktif fay hattı var. Fay hattı üzerinde oluşturulan yapılarda, zarar görmeme imkanı yok. İzmir’de 5,9 şiddetinde deprem olursa, zeminde kırılmalar başlıyor. Bizim yapmamız gereken, bu riski taşıyan noktaları yerleşime kapatmak. Kentsel dönüşüm projeleri yapılırken, deprem haritaları da çıkartılmalı. İlçeler bazında yapılması gereken deprem haritalarında, binlik planlardaki faylar gösterilmeli ve o bölgenin yakınındaki yerleşim engellenmeli. Bunu yapamazsak, kentsel dönüşüm projelerinden fayda sağlayamayız” dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz