Uzmanlardan uyarı: Her boğaz ağrısını enfeksiyon sanmayın! Subakut tiroidit nedir?

Boğaz her yaştan insanın en sık yaşadığı rahatsızlıklar arasında yer alıyor. Su içerken bile rahatsızlık yaşamaya neden olan boğaz ağrılarının genellikle boğaz enfeksiyonlarından kaynaklandığı düşülüyor ancak altta yatan nedenler farklı olabiliyor.

Boğaz ağrılarının sıcak veya su yenilen, içilen besinler nedeniyle kaynaklandığı düşünülüyor. Ancak boğaz ağrılarının tek nedeni sıcak, soğuk veya boğaz enfeksiyonları değil. Tiroid hastalıklarından olan subakut tiroidit hastalığı da boğaz ağrılarına sebep olabiliyor. Bu kapsamda her boğaz ağrısının enfeksiyon kaynaklı olmadığını belirten Doç. Dr. Özlem Haliloğlu, Covid-19 ya da başka bir viral üst solunum yolu enfeksiyonu geçirmiş, boynun ön tarafında belirgin olmak üzere kulağa vuran ve yutkunmakla artan boğaz ağrısı, ateş-eklem ağrıları gibi gribal semptomları olan hastaların araştırılması gerektiğini söyledi.

Reklam
Reklam

ERKEN TANI VE TEDAVİ ÖNEMLİ

Genellikle virüs kökenli üst solunum yolu enfeksiyonlarını takiben ortaya çıkan tiroid bezi iltihaplanması olarak tanımlanan ‘subakut tiroidit’ ağrılı tiroid bezi hastalıklarının önde gelen nedeni olarak gösteriliyor. Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Özlem Haliloğlu, bu durumun hem bu ağrılı dönemin rahat geçirilebilmesi hem de tiroid fonksiyonlarındaki dengesizliğin yakın takibi açısından erken tanı ve tedavinin önemine işaret etti. Subakut tiroidit geçiren kişilerde bu hastalığın zaman içinde tekrarlayabildiğini söyleyen Doç. Dr. Özlem Haliloğlu, hastaların yüzde 10 kadarında kalıcı hipotiroidi görülebileceğine işaret etti.

KESİN NEDENİ BİLİNMİYOR

Subakut tiroiditin kesin nedeninin bilinmediğini vurgulayan Doç. Dr. Özlem Haliloğlu, bununla birlikte viral enfeksiyonların tiroid bezi hücrelerinde yarattığı, kendini sınırlayan bir iltihaplanmanın geliştiğinin de düşünüldüğünü belirtti. Bu tablonun her viral enfeksiyon geçirende değil de bazı duyarlı kişilerde ortaya çıkmasının altta genetik yatkınlıklara işaret ettiğini belirten Doç. Dr. Özlem Haliloğlu, bu sonucun yapılan araştırmalarla da ortaya konduğunu söyledi.

Reklam
Reklam

YAŞLA BİRLİKTE SIKLIK AZALIYOR

Ağrılı tiroiditin genç erişkin ve orta yaşlarda daha sık görüldüğünü, yaşla birlikte sıklığının azaldığını söyleyen Doç. Dr. Özlem Haliloğlu, kadınlarda görülme sıklığının da erkeklere göre 3,5-4 kat daha fazla olduğunu anlattı. Hastaların daha çok boyunda, tiroid bezi üzerinde yutkunmakla artan şiddetli ağrı şikâyetiyle geldiklerini anlatan Doç. Dr. Özlem Haliloğlu, belirtilerle ilgili şu bilgileri verdi:
“Hastaların öykülerine baktığımızda genellikle 2-8 hafta önce geçirilmiş viral bir üst solunum yolu enfeksiyonu yaşadıklarını görüyoruz. Boyun bölgesindeki ağrı ise boynun bir tarafından başlar ve günler içinde diğer tarafı da etkiler; üst boyun, çene ve kulaklara yayılabilir. Bu ağrıyla birlikte yorgunluk, kas ve eklem ağrıları ve ateş gibi grip benzeri semptomlar da sık görülür. Hastalarda ayrıca tiroid bezi etkilenmesi nedeniyle kilo kaybı, ellerde titreme, çarpıntı gibi tiroidin çok çalışmasına ait bulgular da saptanabilir.”

EN BELİRGİN BULGUSU KULAĞA VURAN BOYUN AĞRISI

Subakut tiroiditin en belirgin bulgusunun kulağa vuran ve yutkunmakla artan boyun ağrısı olmakla birlikte, ateş, kas-eklem ağrıları gibi şikayetlerin de görülebileceğini söyleyen Doç. Dr. Özlem Haliloğlu, “Bulgular, üst solunum yolu enfeksiyonlarına benzediği için hastalar zaten yakın dönemde bu enfeksiyonu geçirdiğinden, enfeksiyonlarının uzadığını düşünüp genellikle antibiyotik gibi subakut tiroiditte işe yaramayan tedaviler alabiliyor. Bu da hastaların asıl tedavilerinin gecikmesine ve daha da önemlisi şikayetlerinin gerilememesine neden olabilmektedir” şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

“HASTALARIN YAKINDAN TAKİPLERİ GEREKLİDİR”

Hastaların yaşadığı şiddetli ağrı nedeniyle acil servise başvurmak durumunda kalabildiklerini söyleyen Doç. Dr. Özlem Haliloğlu, tedavi yaklaşımı konusunda “Subakut tiroidit geçiren hastaların ciddi semptomlar nedeniyle rutin işlerini yapamaz hale geldikleri için dinlenmeleri gerekir. Bu nedenle semptomların erken ve doğru tedavisi çok önemlidir. İstirahat ile birlikte Non-steroid anti-inflamatuvar ilaçların (kuvvetli ağrı kesiciler) birlikte kullanımı şikâyetleri oldukça rahatlatır. Doğru dozda non-steroid anti-inflamatuvar ilaçlarla birkaç gün içinde yeterli ağrı yanıtı alınmayan hastalarda kortikosteroid içeren tedavilere geçiş yapılabilir. Subakut tiroidit hastalarında kortikosteroidlere yanıt çok belirgindir, hastanın çok hızlı şekilde ağrısı geriler, genel durumu düzelir. Hipertiroidi ile ilişkili çarpıntı, el titremesi gibi şikayetleri baskın olan hastalarda kısa dönemli çarpıntı giderici ilaçlar kullanılabilir. Ayrıca hastalığın hipotiroidi fazında bazı hastalarda tiroid hormonu kullanması gerekebilir. Subakut tiroiditte tiroid hormon dengesizlikleri sıklıkla görüldüğü için hastaların yakından takipleri gereklidir.”dedi.

Reklam
Reklam

PANDEMİ NEDENİYLE VAKALAR ARTTI

Covid-19 pandemisi öncesi subakut tiroidit vakalarını daha sıklıkla ilkbahar ve sonbahar döneminde gözlemlerken, pandemi ile birlikte tüm dünyada, mevsimsel değişim olmaksızın subakut tiroidit hasta sayısında çok ciddi artış saptandığına işaret eden Doç. Dr. Haliloğlu, “Literatürde yayınlanan yeni ve çok sayıda hastanın değerlendirildiği bir derlemede; Covid-19 ilişkili subakut tiroiditin Covid dışı gelişen hastalıkla benzer klinik özellikler gösterdiği belirtilmiştir. İlginç olarak, sadece Covid-19 geçirenlere değil, Covid-19 aşısı sonrası da subakut tiroidit gelişebildiği görülmektedir. Aşı ilişkili subakut tiroidit, aşı sonrası birkaç saat ile birkaç hafta içinde görülebilir ve kliniği daha hafiftir bu nedenle aşı olunması için bir engel teşkil etmemektedir.”dedi.

Anahtar Kelimeler: