Vakit yazarı Selahaddin Çakırgil, Hüseyin Üzmez olayında kaçak dövüşen gazetesi hakkında ağır bir yazı yazdı: "Bu yazıyı yazarken çok zorlandığımı belirtmeliyim... Ama kalbim fazlasını taşıyamadı. Yazım yayınlanmazsa bu ikazlarım yersiz ve ben de Vakit'e göre yanlış bir yerdeyim demektir..." Vakit yönetimi Selahaddin Çakırgil'in yazısının en altına şu notu düştü: Not: Bu yazı zuhulen (yanlışlıkla, hata sonucu) değil, gazete yönetimi tarafından okunarak yayınlanmıştır. Ancak, yazıdaki eleştirilerin büyük bir bölümüne katılmak mümkün değildir.
İŞTE SELAHADDİN ÇAKIRGİL'İN YAZISININ BAZI BÖLÜMLERİ
Bu yazıyı yazarken çok zorlandığımı belirtmeliyim... Ama kalbim fazlasını taşıyamadı... Çünkü bugün, sütunlarında yıllardır yazı yazdığım Vakit'e sözlerim var…
Bu gazete bu zamana kadar birçok ithama maruz kaldı. Ki, çoğu, bu iştigal alanının gereğiydi.
Ama, bu gazetede 10 yılı aşkın bir zamandır yazı yazan bir kişinin bir ‘pedofili ‘çocuklara libidonal eğilim' vak'asının sanığı olarak suçlanması üzerine, gazetenin karşılaştığı durumun bir ‘iş kazası' olarak görülecek tarafının olmadığını düşünüyorum.
Bunun için de o çirkin iddianın ortaya atıldığı ilk günlerde, isim vermeden, bu konuya dair iki-üç yazı yazdım.
O yazılarımın içinde söz konusu kişinin esasen, konuşma ve yazılarında İslami hassasiyetlere riayet çizgisinden uzak düştüğüne dair üstü kapalı beyanlarım vardır.
Gazete yönetiminin konuya gereken hassasiyetle tepki vermemesini anlayabilmiş değilim. Bir gazetede yazanların eğilimlerinin, genel çizgileriyle, gazete yönetimince kabul ve teyid edildiği farzolunur. Yazı yazanların ise, elbette kendi yazılarından tam sorumlulukları yanında, gazetenin genel yayın çizgisini bir hadde kadar kabul ettikleri düşünülür.
Şimdi geldiğim nokta, kendi açımdan ürpertici, dehşet vericidir.
Vakit gazetesi hala o çirkin iddiayı mahkeme kararından önce çürütmek istercesine bir yanlış yola girmiş ve o kişinin ekranlarda dile getirdiği saçmalıkların kabul edilemezliğini belirtmekle yetinip, bu fikirleri taşıyan bir kimseyle bir bağlarının kalmadığını açıklayamamıştır maalesef.
Halbuki Yeni Şafak gazetesinin başlığa çektiği o ifadeyi bizzat Vakit yazabilmeliydi. Bu yapılamadığı gibi Yeni Şafak'ın yayını ‘düşman sevindiren yayın' diye suçlanmış, Hürriyet ve Ahmet Hakan'ın Yeni Şafak'ı takdirle anması, Yeni Şafak'ın tavrının yanlışlığına delil olarak gösterilip eleştirilmiştir. Bu anlaşılır gibi değildir... Ki, Ahmet Hakan'ın belki de en düşündürücü yazılarından birisi idi o yazı... Toplumun her kesiminden insanların, en Müslüman'ından en laik'ine kadar nicelerinin midesini bulandıran bir durum karşısında kızmak yerine, o saçmalıkların üzerine gidilmeliydi. ‘Doğru'lar Hürriyet'in veya Ahmet Hakan'ın dilinden beyan edilince bile güzeldir. Çok aykırı bir yerde olmak, doğrunun beyanına ve doğruya imrenilmesine engel olamaz."
O fikirleri taşıyan bir kişiyle aynı safta imiş gibi gözükmeyi daha fazla kabul edemem. Artık tahammül mülküm yıkıldı.
Bu kişinin söz ve tavırlarına karşı çıkılmasından dolayı mütedeyyin insanlara saldırılmak istendiği gibi bir hisse asla kapılmadım. Ama mütedeyyin insanların onu aralarından fırlatıp atmamalarının şaşkınlığını yaşıyorum."