VAN (İHA) - İstanbul Üniversitesi (İÜ) Avrasya Arkeoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Oktay Belli başkanlığında, Van'ın Yukarı Anzaf Kalesi'ndeki arkeolojik kazı çalışmaları devam ediyor.
Van'a 12 kilometre uzaklıkta bulunan Dereüstü (Anzaf) Köyü'nde, Prof. Dr. Oktay Belli başkanlığında değişik üniversitelerden gelen toplam 23 kişi ve 40 işçi kazı çalışmalarını sürdürüyor. Çalışmalar hakkında gazetecilere açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Belli, 1991 yılından bu yana buradaki arkeolojik kazı çalışmalarının devam ettiğini söyledi. Aşağı Anzaf Kalesi'nin Urartu Krallığı'nın en büyük kalelerinden biri olduğunu söyleyerek, kalenin Kafkasya ve Kuzey Batı İran'dan gelen tüm yolların başkent Tuşba'ya ulaşmadan önce kesiştiği tek nokta olduğunu kaydetti. Belli, "Aşağı Anzaf Kalesi, Kral İşbuni döneminde M.Ö. 9. yüzyılın son çeyreğinde kurulmuş. Mimarisinin benzerine rastlanılmayan bir yer. Fakat bunun hemen 800 metre güneyindeyse Kral İşbuni'nin oğlu Menüa tarafından kurulmuş bir kale daha var. Yukarı Anzaf Kalesi, Doğu Anadolu'nun en görkemli ve en büyük kalesi. 240 bin metrekarelik dev bir alana, ekonomik amaçla kurulmuş, özellikle buradaki verimli topraklardan elde edilen tüm tarım ürünlerinin depolandığı tek kale burası. Bu kale için Van Bölgesi'nin ve Doğu Anadolu'nun en büyük ekonomik merkezi diyebiliriz" dedi.
Prof. Dr. Oktay Belli, Yukarı Anzaf Kalesi'nde 23 kişiyle çalıştıklarını ifade ederek, "Yalnızca arkeologlar değil, jeomorfologlar, jeofizikçiler, arkeozologlar ve arkeobotanistler de bizimle birlikte çalışıyor. Bu bölgenin en eski kedi kafatası kalede yaptığımız kazılarda çıktı. Yani o kedi kafatası yalnızca bu bölgeye özgü Van Kedileri'nin ilk kökeninin Urartu Krallığı döneminde de yaşamış olduğunu, kanıtlamış olduk" şeklinde konuştu.
Prof Dr. Oktay Belli, Yukarı Anzaf Kalesi'nde bu yılki çalışmalarında pitoslu mekanlar bulduklarını aktararak, "38 tane dev küp çıktı. Onların içinde susam yağı ve şarap kalıntıları vardı. Her pitosun kaç ölçek susam yağı ya da şarap aldığını üzerine çivi yazısı ya da resim yazısıyla yazılıyordu. Fakat onları kapatmak zorunda kaldık. Çünkü güneş ışınlarına karşı oldukça dayanıksız. Ölçüleri alındı, çizimleri yapıldı ve fotoğrafları çekildi, ondan sonra kışın özellikle kardan etkilenmesin diye üzerlerini kapattık" şeklinde bilgi verdi.