Britanya'da 2016'da yapılan referandumda sandıktan kıl payı Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılma kararı çıktığından bu yana "British exit", yani Türkçe çevirisiyle "Britanyalı çıkışı" ifadesinden türeme "Brexit" sözcüğü akıllara kazındı. Haziran 2016'da yapılan referandumda AB'den ayrılma yanlıları yüzde 52, AB'de kalma taraftarları ise yüzde 48'lik oy oranına sahip olmuştu.
Geride kalan yaklaşık üç buçuk yıllık süre, Britanya'nın AB'den nasıl, ne zaman ve hangi koşullar altında çıkacağının tartışılmasıyla geçti.
Beklenen gün sonunda geldi. Cuma gece yarısından önce Britanya, yaklaşık 50 yıllık üyelik ve üç buçuk yıllık siyasi ve ekonomik belirsizliğin ardından AB'yi terk ediyor. Perşembe günü 27 AB üyesi ülke de Britanya'nın çıkış anlaşmasını onayladı. Bundan böyle Britanya, AB kurumlarında temsil edilmeyecek. Örneğin Avrupa Parlamentosu (AP) üyesi Britanyalı vekiller, iş yerleri ve çalışma arkadaşlarına veda etti bile.
Ancak Brexit tartışmaları, AB'den çıkışla sona ermeyecek. Londra ve Brüksel'in önünde çetin bir yol var. Gelecek 11 ay içinde, 2021 yılından itibaren ticaret ve diğer alanlardaki ilişkilerin nasıl sürdürüleceğinin açıklığa kavuşturulması gerekiyor. Bazı çevreler, söz konusu sürenin çok kısa olduğunu ve bu süreçte yeni anlaşmazlıkların baş gösterebileceğini söylüyor.
Tarihi geceye, başkent Londra'da görkemli değil, mütevazı bir program eşlik edecek: Bir ışık şovu, Birleşik Krallık bayrakları ve Başbakan Boris Johnson'ın yapacağı konuşma. Londra'da Cuma akşamı herhangi bir havai fişek şovu olmayacak, kentin ünlü yapılarından Big Ben'de de çanlar Brexit için çalmayacak. Başbakan Johnson, töreni Brexit karşıtlarını hayal kırıklığına uğratmama amacıyla minimal tuttuklarını söyledi.
Ancak Johnson'ın Britanya toplumunu bölünmekten bu hamleyle kurtarıp kurtarmayacağı bir muamma. Yapılan son anketler, Britanyalıların yüzde 53'ünün AB'de kalmak istediğini, yüzde 47'sininse AB'den ayrılmak istediğini gösteriyor.
Başbakan Johnson, ülkesi ile AB arasındaki ilişkilerle ilgili hedefleri gelecek hafta basına açıklamayı planlıyor. Johnson Perşembe günü ise ulusal egemenliğin sorunsuz ticaretten daha önemli olduğunu vurguladı. Johnson, ülkesini AB kurallarına bağımlılıktan tamamen kurtarmak ve ilişkilerin boyutunu büyük ölçüde küçültmek istiyor. Bunun karşısında AB Komisyonu, Britanya'dan AB standartlarına bağlı kalmasını istiyor.
AB Komisyonu, Britanya ile müzakere çizgisini gelecek Pazartesi önerecek. Önerinin daha sonra 27 AB üyesi tarafından onaylanması gerekecek. Şubat ayı sonu, Mart ayı başında da taraflar müzakere masasına oturacak.
Brüksel ve Londra yıllardır o müzakere masasında çıkış anlaşmasını görüşmüştü. Nihayetinde varılan çıkış anlaşması, yıl sonuna kadar bir geçiş dönemi öngörüyor. Dolayısıyla gündelik yaşamda Cumartesi sabahı her şey olduğu gibi kalacak. Örneğin Britanya şimdilik AB iç pazarı ve Gümrük Birliği'nde kalıyor. Ancak henüz ortada bir ek anlaşma yok. Bu nedenle de ticaret alanında ciddi sorunlar yaşanması tehlikesi mevcut.
Başbakan Johnson'ın bunun dışında başka sorunları var. Örneğin İskoçya ve Galler ve Kuzey İrlanda'nın bazı bölgelerinde İngiliz hükümetine öfkenin dozu artarken bağımsızlık fikri de güçleniyor.
AB, Brexit ile birlikte en güçlü ikinci ekonomisini ve dördüncü en büyük katkı sağlayıcısını kaybediyor. Brexit ile birlikte Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kalıcı beş üyesinden biri olan askeri ve nükleer bir güç, AB kulübünden ayrılıyor.
Brüksel ise üzgün. Annesi Alman, babası İngiliz olan Avrupa Parlamentosu üyesi Katarina Barley, Cuma akşamını içine kapanarak geçireceğini söyledi. Londra'ya gideceğini söyleyen Barley, "İngiliz akrabalarım veya arkadaşlarımla sarhoş olacağım… Her halükarda yas tutacağım" diye konuştu.