Kara ölüm adı verilen veba hastalığı antik çağlardan beri var olup, Avrupa'da ortaya çıktığında kıtadaki nüfusun hatırı sayılır derecede düştüğü kayıtlara geçmiştir. Bu durumun sebebi hastalığın bulaşıcı olması ve meydana geldiği dönemde tıbbın yetersiz olması değildir.
Orta çağa korku salan veba hastalığı milyonlarca insanın ölümünün tek sebebi. 1348 ile 1350 yılları arasında tüm dünyada ve özellikle Avrupa Kıtası'nda milyarlarca insana bulaşmış ve bu iki yıllık süre içerisinde 200.000 insan yaşamını yitirmiştir. Uzun yıllar boyunca veba hastalığın nasıl ortaya çıktığı ve nasıl bulaştığına dair elle tutulur bilgiler edinilemedi. 19. yy'a kadar ara ara görülen bu hastalığın tıptaki ilerlemelerle beraber, hayvanlardan insana geçerek enfekte olan ''yersinia pestis'' adlı bakteri sebebiyle ortaya çıktığı anlaşılmıştır. Veba etkeni olan bu bakteri, hayvanların dışkısından ve etinden insanlara bulaşarak hastalığı meydana getirir. Avrupa Kıtası'nda yaygınlaştığı dönemde hastalığa ''black death'' yani kara ölüm adı verilmiş. Bunun nedeni hastalığın kısa sürede öldürmesi ve kendini deride siyah lekeler şeklinde belli etmesidir.
Veba hastalığına yersinia pestis adlı bakterinin neden olduğu 1890 yılında Çinli bilim insanları tarafından tespit edilmiştir ve ardından hastalığın tedavisine yönelik çalışmalar başlamıştır. İnsanlar önceleri hastalığın farelerden bulaştığını sanıyordu. Bu yüzden fareleri yok etmeye çalışıyordu. Hastalık ise milyonlarca insanın ölümünden sonra bir anda yok oldu. Hastalığın nasıl yok olduğuna dair kesin bilgiler yok fakat bazı teoriler var. Özellikle salgının yoğun olarak yaşandığı İngiltere'de kralın tüm şehirleri yaktırdığı ve haşerelerin bu yangınlarda öldüğü, bunun sonucunda da hastalığın bittiği iddia ediliyor.
Günümüzde hala hijyenik koşulların iyi olmadığı gelişmemiş ülkelerde vebaya rastlanır. Gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerde ise kanalizasyon sistemlerinin varlığı ve kapalı oluşu, çevrenin temiz ve hijyenik tutulmasına önem verilmesi, pest ve haşereler ile mücadelede iyi bir noktaya gelinmesi, öldürücü ve bulaşıcı olan bu hastalığın sonunu getirdi. Ayrıca günümüzde yersinia pestis adlı bakteriye karşı geliştirilen antibiyotikler ile veba hastalığının ilerlemeden önlenmesi sağlanıyor.
Veba 4 şekilde; bubonik, pnömatik, septi-semik ve gastro-intestinal olarak görülür. En yaygın görülen şekli, hıyarcıklık olarak adlandırılan bubonik türüdür.
Veba hastalığı hem insanlara hem de hayvanlara bulaşabilir ve bulaştıktan kısa süre sonra ölüme sebep olabilir. Uzun bir süreç boyunca hastalığın farelerden insanlara bulaştığı düşünüldü. Ancak daha sonra yapılan araştırmalarda anlaşıldı ki vebaya sebep olan fareler değil. Yersinia pestis adlı, hastalığa neden olan bakterinin taşıyıcısı aslında pireler. Pirelerin bu hastalık etkeni bakteriyi taşıdıktan sonra hayvanları veya insanları ısırması ile vücuda giren bakteri enfekte olur. Kara ölüm hastalığı pirelerin insanları ısırması ile, pirelerin hayvanları ısırması ile, insanların enfekte olmuş hayvanın etini yemesi veya ete teması ile ( tavşan, kuzu, inek, sığır vs. ) ya da insanın hastalık bulaşmış insan ile kan veya tükürük temasından bulaşır. Her ne kadar insanlarda ölüm oranı fazla olsa da hastalığın bulaştığı hayvanlar da ölebilir. Veba bulaştıktan sonra etkilerini de hızlıca gösterir. Hastalık bulaştıktan sonraki 2 ile 8 gün içinde tüm belirtiler ortaya çıkmaya başlar.
Lenf bezlerine yerleşen ve buradan hastalığı yayan bakteriler; hıyarcık yani bubonik adını alır. Bakteriler bulaştıktan 2 gün sonra titreme ile ateş yükselmesine neden olur. Pirenin ısırdığı yerlerin üst kısımlarındaki lenf bezleri şişmeye başlar. Bu bölgelerde ağrı hissedilir. Aynı zamanda şişen bezlerden sıvı akışı olur hastanın nabzı yükselir. Hasta bu süreçte kritik boyuta girer. Hastalık etkeni bakteriler kan yolu ile akciğer, dalak, karaciğer ve beyne ulaşarak hastanın ölümüne neden olur.
Hastalığın diğer şekli ise deri vebasıdır. Hastalığın bu türünde, pirenin ısırdığı deri tabakasının üzerinde noktalar boyunca kanama meydana gelir. Bu da cilt üzerinde yaralar ve ölü doku görünümü yaratır.
Akciğer vebası da hastalığın çok tehlikeli ve ölümcül bir türüdür. Bakterinin kan yolu veya damlacıklar ile akciğerlere yerleşmesi sonucu oluşur. Bu durumda ilk olarak baş ağrısı ve ateş gözlenir. Daha sonra şiddetli öksürük ve nefes darlığı oluşur. Hastanın öksürüğünde ve çıkan balgamda kan görülür. Bu durumda hastanın durumu ciddileşir. Kan basıncı düşer ve rengi morarmaya başlar. Akabinde önce bronşit daha sonra da zatürre meydana gelir. Vebanın bu türüyle karşılaşan hastalar 2 3 güne kalmadan ölümle buluşur.
Veba hastalığına neden olan bakterinin adı yersinia pestis. Bu bakteri pirelerin üzerinde konak olarak yaşar. Hastalığa neden olan tek bakteridir. Bu bakteri pireler vasıtası ile bulaşabilir, çünkü dış ortamda kendi başına yaşayamaz. Mutlaka bir canlının sistemi içerisinde kalması gerekir. Yersinia pestis bakterisi gram negatif (-) türünde, 1.5-2 mikron boyunda bir basil. Bu bakteri pirelerin insan veya hayvanları ısırması ile enfekte olup hastalığa neden olur.
Normalde pireler kemirici hayvanları ısırarak onların kanı ile beslenirler. Bu kanın vücuda girmesi ile pirenin yutağında bakteri çoğalmaya başlar. Hastalığı taşıyan pire, başka bir insanı veya hayvanı tekrar ısırması ile yutağında bulunan bakterileri canlının vücuduna aktarır ki, kendisi ihtiyacı olan kanı taşıyabilsin. Böylece pire bakterilerden kurtulurken, ısırdığı canlının dolaşım sisteminde bakteriler dolaşmaya başlar. Pirenin dışkısının bulunduğu yerlerde bakteri bir gün canlı kaldığı için, buna temas etmek de hastalığa neden olur.
Veba hastalığının vücutta varlık göstermeye başladığının ilk belirtisi yükselen ateştir. Ateşin 40 dereceye yaklaşması hastalık etkeni olan bakterilerin olumsuz etkilerinin ciddi boyutlara ulaştığının işaretidir. Bağışıklık sistemi bu bakterilerle mücadeleye eder ve vücudun bu mücadeleye gösterdiği reaksiyon sonucunda ateş yükselir. Bakterilerin kısa süre içerisinde etkinliklerini artırarak vücutta önüne geçilmesi güç tahribatlara sebep olması, bağışıklık sisteminin bu bakterilerle mücadele etmek için yeterli dirençte olmadığını gösterir.
Veba hastalığından şüphe duymaya yarayan en belirgin belirti dilde meydana gelen koyulaşma ve dilin çeşitli yerlerindeki siyahlıktır.
Vücuda giren yersinia pestis bakterisinin çoğalması ve vücudun çeşitli yerlerine ulaşması kan yoluyla olur. Pirenin sisteminden çıkıp insanın tükürük sıvısı veya kanında hareket eden bu bakteriler zamanla hücrelerin yapılarını bozarak işlevlerini yerine getirmelerine engel olurlar. Özellikle solunum sistemine yayılan bu mikroplar şiddetli kanamalar meydana getirir. Kanamalar özellikle burunda görülür.
Veba hastalığının en büyük belirtilerinden biri şüphesiz ki ciltte oluşan kara lekeler. Vücudun sırt, göğüs , el veya kol yüzeyi, bacak bölgesinde irili ufaklı siyah lekelerin oluşumu gözlenir. Yersinia pestis bakterisinin faaliyet gösterdiği bölgede karartılar daha fazla meydana gelir. Bu siyah lekeler hastalık bulaştıktan sonra ilk 1 hafta içinde gözlemlenebilir. Hastalığın bir mührü gibi olan bu siyah lekeler yüzünden Avrupa'da hastalık için ' black death' denirken ülkemizde de kara ölüm adı veriliyordu.
Veba hastalığının olumsuz etkileri nedeniyle ortaya çıkan semptomlardan biri de tükürüğün kanlı bir şekilde olması. Bakterilerin üst solunum yollarını hedef alması sonucu oluşan birçok sorundan biri de budur. Bunun yanında boğaz kapanır, yoğun bir şekilde balgam oluşur ve öksürük gözlenir. Hastaların ağzından öksürürken ve tükürürken kan gelmesi hastalığın ciddi belirtileri arasında.
Vücut, enfekte olarak kendisine zarar veren bakterilere karşı bir savaş başlatır. Bu süreçte hem hastalığın etkileri hem de bakterilerin faaliyetleri dolayısıyla halsizlik oluşur. Halsizlik, iştahın kapanması ve sürekli uyuma isteğiyle birlikte kendini gösterir.
Yersinia pestis bakterilerinin yaşadığı ve faaliyette olduğu bazı organlar vardır. Bu alanlardan biri de akciğer ve solunum yolları. Bu kısımlarda faaliyette olan bakteriler nefes almada güçlük çıkarır. Bu yüzden kişi nefes alamaz duruma gelir. Ara ara nefesi kesilir. Özellikle ateşin de yükseldiği zamanlarda ciddi tehlikeli nefes darlığı atakları geçirir.
Yersinia pestis bakterilerinin taşıyıcısı olan pireler genellikle hayvanları ısırırlar ancak bazen direk olarak insanları da ısırabilirler. Pirenin ısırdığı bölgeye ulaşan bakteriler deri altından kan damarlarına ulaşır. Kan sıvısının içerisine yerleşir ve kanın dolaşmasıyla birlikte vücudun çeşitli yerlerine taşınır. Bu bakteriler aynı zamanda vücudun lenf bezleri ve lenf düğümlerinin olduğu bölgelere de ulaşırlar. Bu bölgelerde de enfekte olarak iltihaba neden olurlar. Bu yüzden lenf düğümlerinin olduğu koltuk altı, boyun, karın boşluğu gibi yerlerde yumru şeklinde iltihaplı şişkinlik görülür.
Vücudun çeşitli yerlerinde varlık gösteren yersinia pestis bakterisi enfekte olduğu bölgenin iltihaplanmasına sebep olur. Bu yüzden vücudun farklı bölgelerinde şiddetli ağrılar meydana gelir. Ağrılar özellikle baş, eklem, sırt veya kasıkta görülür. Ağrıların oldukça şiddetlenerek dayanılmaz bir hal aldığı olur.
Veba hastalığı dolaylı yoldan sindirim sistemini de olumsuz etkiler. Hastalarda iştahsızlık problemi yaratır ve iyi beslenemeyen hasta ani kilo kayıpları yaşar. Böylelikle sindirim sisteminde başta ishal olmak üzere çeşitli problemlerin meydana gelmesine uygun ortam hazırlanmış olur.
Hastalığa neden olan bakterilerin şayet lenf düğümlerine yerleşmeyi başarabilmişlerse hastaların vücut sıcaklıklarında ani değişimler yaşanır. Değişen vücut sıcaklığının sonucunda aşırı titreme ve üşüme yaşanır. Titreme nöbetler halinde yaşanabilir.
Veba hastalığı birçok başka hastalığın da tetikleyicisi olabilir. Bağışıklık sisteminin direncini yitirmesiyle birlikte vücuda hastalıklara elverişli bir hal alması sonucunda hastalar zatürre olabilir. Kan yolu ile vücudun işleyişini sekteye uğratan bakteriler zamanla zatürreye sebep olur. Bunun sonucunda da titreme nöbetleri meydana gelir.
Veba hastalığının akciğerlerde etkinlik göstermesinin neticesinde vücudun dış etkenlere gösterdiği tepkilerde değişiklikler gözlenir. Hastaların vücudunda aşırı bir üşüme hissi var olur ve bu his vücut sıcaklığının da düşmesinden kaynaklıdır.
Pirelerin vücudu ısırması sonucunda ısırılan yerlerde yaklaşık olarak 3 gün sonra kabarcıklar görülür. Bu kabarcıklardan taşan sıvılar da bulaşmayı sağlar. Bakterilerin giriş yerinde içi renksiz iltihaplı sıvı ve zamanla kanlanma görülür. Hastalığın en önemli belirtilerinden biridir.
Vücuttaki değişiklikler sindirimi de etkiler. Nefes darlığı, üst solunum yollarındaki sorunlar ve ishal gibi nedenler sürekli kusmaya neden olur. Bakterilerin vücuttaki faaliyeti yemek yeme isteğini de azaltır.
Veba hastalığı eski zamanlarda tedavisinin bilinmediği ve binlerce insanın ölümüne neden olan ciddi bir hastalık olarak tarihe geçmişti. Sonradan tıptaki ilerlemeler ile hastalığa neden olan mikroplar tespit edilmiş ve taşıyıcısı olan hayvanın da tecriti yapılmış. O zamandan beridir de çevrenin temizliğine önem vererek, daha hijyenik ortamlar oluşturulmuş. Şimdilerde ise hastalık çok daha az rastlanan bir hale bürünmüş durumda. Bu hastalığın ölümcül etkisini azaltmak adına yapılan çalışmalarda hastalık etkeni bakteriye karşı öldürücü kürler geliştirilmiştir. Günümüzde veba hastalığından korunmak adına aşı ve antibiyotik tedavisi bulunuyor. Bilindiği gibi hastalık etkeni bakteri vücuda girdikten sonra hemen müdahale edilmediğinde 3-8 gün içinde enfekte olup hastalığı bulaştırır. Etkileri de ağır olan hastalık, tedavi süresinde geç kalındığında ölümlere neden olur.
Hastalığın hangi çeşidi olursa olsun; erken teşhis kurtarıcı olurken, uygun antibiyotik tedavisi ile hasta kurtulabilir. Bunun yanında çeşitli aşı uygulamaları veya koruma yöntemleri ile hastalıktan kurtulabilirsiniz.
Veba hastalığı bulaşıcılığı fazla olan bir hastalık. Pirelerin sisteminde bulunan hastalık etkeni bakteri hem hayvanlara hem de insanlara bulaşabilir. Pireler insan ve hayvanları ısırarak, bünyesinde taşıdığı bakterileri bu canlılara aktarır. Bakteri de kan veya hücrelerin yapısına katılarak çoğalmaya ve enfekte olmaya başlar.
Kara ölüm adlı bu hastalık insanlarda kan veya tükürük yolu ile de bulaşabilir. Hayvanların ise özellikle farelerin dışkısı ve idrarından insanlara bulaşır. Milyonlarca insan bu tür nedenlerden dolayı ölümle buluşmuş. Hastalık teşhisi konulan kişilerin tecrit edilmesi ile hastalığın bulaşıcılığı kontrol altına alınmaya çalışılır. Hastalığın herkese bulaştığı köy, kasaba veya şehirler ise karantinaya alınarak buralardan insan ve hayvan çıkışına izin verilmez. Bu kişilere tedavi veya başka şeyler sağlamak için gitmek isteyenler ise koruyucu maske, önlük gibi ekipmanlar ile karantina altındaki bölgeye girebilirler. Hastane ortamlarında hastaların odaları ayrılarak özel müdahale yapılır. Köy ve kasabalarda ise belediye veya valilik tarafından karantina bölgesi ilan edilerek hastalığı yok etmek için, bölgeye özel işlemler uygulanır.
Yersinia pestis bakterinin hastalık etkeni olduğu bilindiğinden beri bu bakteriyi öldürecek antibiyotikler üretilir. Bu antibiyotikler vücuda giren yersinia pestis bakterisini etkisiz hale getiriyor. Ayrıca koruyucu aşılar yardımıyla da hastalığa yakalanmanın önüne geçiliyor. Veba hastalığın tedavisinde kullanılan bazı antibiyotikler var. Bunlar uygun dozda ve düzenli kullanıldığında hastalıktan kurtulma şansını ciddi oranda artırır. Bu antibiyotiklerin bazıları şunlardır: