Vecdi Gönül: İfadelerim tamamıyla geçmişe dayalı

İstanbul (AA) - Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, mübadelenin tek taraflı yapılmış bir husus olmadığını, karşılıklı anlaşmalarla gerçekleştirildiğini belirterek, "İfadelerim tamamıyla geçmişe dayalı, Atatürk'ün teşhiste ve tedavide nasıl bir yol tuttuğunun izahından ibarettir" dedi. Brüksel'de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) Savunma Bakanları Troyka Toplantısı'nın ardından İstanbul'a gelen Bakan Gönül, Atatürk Havalimanı'nda açıklamada bulundu.

Brüksel'de Türkiye Büyükelçiliği'ndeki Atatürk'ü anma töreninde yaptığı konuşma hakkında bilgi veren Gönül, konuşmasında, Osmanlı Devleti'nden Cumhuriyet'e nasıl geçildiğini, Osmanlı'da reformlar yapılmasına rağmen neden muvaffak olunamadığını, milletler sisteminin getirdiği sıkıntıların Osmanlı Devleti'ni Sevr Anlaşması'na nasıl götürdüğünü anlattığını ifade etti. Bakan Gönül, "Milli devlet denildiğinde bir ırk devletini kastetmediklerini" vurgulayarak, kader birliği yapan insanların bir araya geldiği ve kurduğu bir devleti kastettiklerini dile getirdi. Vecdi Gönül, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu ifadelerim tamamıyla geçmişe dayalı, Atatürk'ün teşhiste ve tedavide nasıl bir yol tuttuğunun izahından ibarettir. Dokümanlar ortadadır. Sevr ile Lozan hudutlarını karşılaştırırsanız, ne demek istediğim çok iyi anlaşılır. Milli bir devlet olmanın yani üniter devlet, bugünkü adıyla ulus devlet olmanın nimetlerinden Türkiye bugün nasıl istifade etmiştir, onu izah etmekten ibaretti. Yani 80 sene öncesinden bahsediyoruz. Bugün gazetelerde gördüm ki sanki ben bugünkü azınlıklardan bahsediyormuşum, bugünkü siyasi olaylardan bahsediyormuşum gibi yazılmış. Tamamıyla 80 sene öncenin olayları, 80 sene öncenin kararlarını savunmaktan ibarettir benim görüşüm.

Reklam
Reklam

Bugünkü Türkiye'yi de o kararlara borçlu olduğumuzu ifade etmekten ibarettir. Yoksa bugünkü azınlıklarımız bizim zenginliğimizdir. Bugünkü azınlıklarımız ayrıca bizim hoşgörümüz sebebiyle Türkiye'de yaşamamaktadırlar, onlar hakları olduğu için Türkiye'de yaşamaktadırlar. Onlar hukuken Türkiye'de yaşama hakkına sahiptirler. Ekonomik, sosyal her bakımdan teçhiz edilmiş durumdadırlar. Zaten bugüne kadar azınlıklardan herhangi bir rahatsızlık da bakanlığımıza intikal etmiş değildir. O halde şunu ifade ediyorum; belki Belçika'daki basındaki şahısların belli sempatileri olabilir. Ona göre nakletmiş olabilirler. Yani Fehriye Erdal'ın kaçırıldığı bir ortamın bir tesiri altında olabilirler. Ama şunu açıkça söyleyeyim; toplantı yapıldı konuşmamı tamamladım, yarım saat daha orada kaldım kimse bana 'şunu mu kastediyorsun, bunu mu kastediyorsun?' diye sormadan yazılarını yazıp göndermişler."