"Vergi yükü 2 kat arttı"

Gelirler Genel Müdürü Akif Hamzaçebi, 1990 yılından bu yana vergi yükünün yüzde 100 oranında arttığını söyledi.

Hamzaçebi, Ekonomik Denge Dergisi'ne yaptığı açıklamada, 2001 yılında vergi hedeflerine ulaşıldığını belirterek, "Halen uygulanmakta olan programın önemli ayaklarından birisi de Maliye politikası ayağıdır. Maliye politikası harcama, bütçe politikalarıyla vergi politikalarından oluşmaktadır. Ve programın en önemli performans kriteri olan faiz dışı fazlanın sağlanmasında, maliye politikasına ve vergi politikasına önemli bir görev düşmüştür. 2000 yılından bu yana gelir idaresi bu görevleri yerine getirmiş, faiz dışı fazlasının sağlanmasında çok etkin bir rol üstlenmiştir. 2002 yılı vergi hedefi, 57.9 katrilyon liradır. Bir kısım fonların kaldırılmış olması nedeniyle fonlarda yer alan bazı vergi gelirleri de dikkate alındığında bu rakam 61 katrilyon liraya ulaşmaktadır. Bunun bir önceki yıl hedefi ile kıyaslandığında yüzde 55 oranında bir artış olması gerekmektedir. Halen ilk 3 ayın sonuçlarını almış durumdayız. İlk üç aylık sonuçlar, bu yüzde 55 oranının üzerindedir. Nisan ayı sonuçlarında yine bu yüzde 55'lik hedefin üzerinde olacaktır. 2002 yılı sonu için şu anda bir tahminde bulunmak henüz erken" dedi.

Reklam
Reklam

"BİRİNCİ GELİR KALEMİ"

Vergi kalemleri içinde katma değer vergisinin her zaman birinci gelir kalemi olduğunu vurgulayan Hamzaçebi, "Vergi gelirlerinin yüzde 33'ü katma değer vergisinden oluşmaktadır. Vergi gelirleri ekonominin bir göstergesidir, ekonomideki durumun bir yansımasıdır, onun bir sonucudur. Dolayısıyla bir öngörü yapılırken hangi vergide ne olacağı ekonomideki durum dikkate alınarak, bir takım makro büyüklükler dikkate alınarak hesaplanır. Nedir bu büyüklükler: Büyüme, ithalat, kur. TEFE. Bütün bu unsurlar dikkate alınarak bir tahmin yapılır, ona göre hesaplanır. Dolayısıyla değerlendirmeyi daha makro, vergi gelirlerinin bütünü açısından yapmak daha doğru olur. 2002 yılı için öngörülmüş bir model var. Biz de bu modellere göre gidiyoruz" diye konuştu.

"TÜRKİYE'DE VERGİ YÜKÜ"

Kayıt dışının nedenini sadece vergiye bağlamanın doğru olmadığını belirten Hamzaçebi, "Vergi nedeniyle kayıt dışının doğduğunu söylemek anlamlı olmaz. Türkiye'deki vergi yükü gerçekten düşük değil. 2001 yılında yüzde 27'lere yaklaşan bir yük var. Toplanan vergi gelirlerinin Gayri Safi Milli Hasıla'ya oranı yüzde 26 civarında. Bu oran OECD ortalamasına göre yüzde 27.7'dir. Bu Türkiye'de yükün düşük olduğunu gösterir. Bu rakam sosyal güvenlik primleri hariç rakamdır. Sosyal güvenlik primlerini OECD ülkeleri ile kıyasladığımızda Türkiye'deki sosyal güvenlik primlerinin GSMH'ye oranı 5.8 puandır, OECD ortalaması ise 10 puandır. Sosyal güvenlik primlerinde neredeyse OECD ortalamasının yarı yarıya altındayken, Türkiye vergi gelirlerinde nerdeyse başa baş hatta OECD ortalamasını Kuzey Avrupa ülkelerinin yükselttiğini düşünürsek ve bir an için Kuzey Avrupa ülkelerini OECD içinden çekersek Türkiye OECD ortalamasını yakalıyor ve hatta üzerine çıkıyor diyebiliriz. O açıdan Türkiye'deki vergi yükü bir çok ülkeden daha yüksek" ifadesini kullandı.

Reklam
Reklam

"VERGİ YÜKÜ DAĞILIMI"

Vergi yükünün dağılımının önemli olduğunu ifade eden Hamzaçebi, "Gelir vergisinin yüzde 42'si üreticiler tarafından ödenmektedir. Kurumlar vergisinin yüzde 80'i bin 500 şirket tarafından ödenmektedir. Türkiye'de 500 bin civarında kurumlar vergisi mükellefi olduğunu düşünürsek, sermaye şirketleri olarak kooperatifler hariç yükün dağılımının da üretim faktörlerinin milli gelirdeki paylarıyla paralellik arz etmediği görülür. Vergi sisteminde hep yüksek vergi oranlarından şikayet edilir. Türkiye'de vergi yükü fazla ama vergi oranları zannedildiği kadar bazı haller hariç yüksek değil. Örneğin kurumlar vergisi oranı yüzde 30'dur. Fon payı ile birlikte yüzde 33'tür. Gelirler vergisi tarifesi de yüzde 45'lik bir tarifedir. Fon payı ile yüzde 49 buçuktur. Kurumlar vergisinde söylediğim cümleyi gelir vergisinde aynı rahatlıkta söyleyemiyorum. Sorun, kar dağıtılması halinde kar payı üzerinde oluşan vergi yükünde" dedi.

"İYİ BİR VERGİ SİSTEMİ"

İyi bir vergi sisteminin üç temel özelliği olması gerektiğini ifade eden Gelirler Genel Müdürü Hamzaçebi, "Birincisi saydam bir mevzuata sahip olmalı. Yani vergi idaresine ve Bakanlar Kurulu'na oldukça az sayıda yetki veren düzenlemeleri genellikle kanunda yapan kanunlar olmalı. Ve kanunlar olabildiğince az değişmeli. Saydam bir vergi mevzuatının şartları budur. 80 yıldan bu yana vergi kanunları sürekli değişiyor. Tabi ki ekonomideki ihtiyaçlara ve toplumdaki ihtiyaçlara, kısa değişime paralel olarak vergi kanunları da değişecektir. Değişiklikler iyi tartılmalı, iyi tartışılmalı, bir kez yapıldıktan sonra uzun yıllar korunmalı. İyi bir vergi sistemi uzun yıllar korunmalı. İyi bir vergi sisteminin ikinci özelliği öngörülebilir bir vergi yüküne sahip olmasıdır. Mükellefler gelecekte hangi vergi yüküyle karşı karşıya kalacaklarını bugünden bilmelidirler. Üçüncü özelliği de etkin bir vergi idaresine sahip olmasıdır. Bu üç özellik varsa o sistemi iyi diyebiliriz" şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

İHA

Anahtar Kelimeler: