Türkiye'de şu ana kadar bu hastalığın görülmemesinin mucizevi bir şans olduğuna dikkat çeken Altuntaş, bu şansın devam etmesi için tüm halkın gerekli hassasiyeti gösetermesi gerektiğinin altını çizdi. Türkiye için en büyük riskin göçmen kuşları olduğunu ifade eden Altuntaş, bu kuşların özellikle dışkılarıyla çıkardıkları virüsun, direkt veya indirekt olarak kanatlı sürülerine bulaşması ile hastalığın başladığını ve yayıldığını önemle vurguladı.
Hastalığın diğer bir yayılma yolunun da, hastalık gürülen ülkelerden kaçak yolla getirilen ve sağlık kontrolünden geçirilmeden yurda sokulan ev ve süs kuşları olduğunu kaydeden Altuntaş; "Menşei belli olmayan ve sağlık sertifikasına sahip olmayan ev kuşları alınmamalıdır.
Kümes hayvanlarıyla teması olan ve bu sektörde çalışan insanlar ev kuşlarından ve bulaşma riski olan her türlü kaynaktan uzak durmalıdırlar. Türkiye göçmen kuşlarının göç güzergahında bulunmaktadır. Mevsim itibariyle göçmen kuşları hareket halindedir.
Kuş gribi mikrobu taşıma ihtimali yüksek olan göçmen kuşlardan uzak durulması gerekir. Göçmen kuşlar ile temas etmek, hem insanların kendi sağlığını tehlikeye atması, hem de hastalığın Türkiye'ye bulaşmasına neden olma sonucu doğurabilir. Bu nedenle göçmen kuşlara dukunulmamalı ve avlanılmamalıdır. Avlanmak demek hastalığı Türkiye'ye bulaştırmak demektir" dedi.
Altuntaş, Kuş Gribi'ne karşı en önemli tedbirin biyogüvenlik tedbirleri olduğunun altını çizerek, sektör çalışanları başta olmak üzere bu kurallara herkesin uyması gerektiğini vurguladı.