Türk Sineması'nın efsane ismi Hülya Koçyiğit'in "Film Gibi Hayatlar" programının bu haftaki konuğu, ünlü oyuncu Vildan Atasever oldu.
Beş yaşında oyuncu olmaya heveslenen Vildan Atasever, "İzlediğim Yeşilçam filmleri, sizin filmleriniz, babaannemin hikâye anlatıcılığı, hikâye anlatırken beni o duygunun içine sokması, beni bunun içine alması heveslendirdi. Beni çok etkiliyordu ve çok güçlüydü. Bu gücün, bu etkileşimin çok kuvvetli olduğunu gördüm. Oyuncu olmak istedim" dedi.
Oyunculukta keskin çizgileri olmadığını belirten Atasever, "Spesifik olarak söyleyemem. 'Şu karakterde bir kadını oynamak istiyorum' diyemem. Sinema sınırsız bir dünya. Hayal dünyası, anlam dünyası ve biz de anlam arayışı içerisindeyiz oyunculuk yaparken. Güçlü kadınları oynamayı seviyorum. Kendi ayakları üzerinde duran, güçlü, bir sebebi olan, bir cümlesi olan kadınları oynamayı çok seviyorum" ifadelerini kullandı.
"Ben oyunculuk yapmak istiyorum. Ben oyuncuyum sadece, hikâyeler anlatmak ve o hikâyelerin karakterlerine hayat vermek istiyorum. Çünkü onlar beni besliyor, onlar beni büyütüyor" diyen Vildan Atasever, mesleğinden dolayı hiç yorulmadığını söyledi.
Ünlü oyuncu, "Tabii yorulduğum oluyor ama mesleğimden yorulduğum olmuyor. İnsan olarak tabii ki bizim de yorulduğumuz anlar oluyor. O vakitlerde de duruyoruz. Okuyorum, çok okuyorum... Okumak istiyorum, çok okumak istiyorum. Sadece kitap okumak değil, her şeyi okumak, dünyayı okumak, insanı okumak, kitap okumak, film okumak yani kendimi okumak istiyorum" şeklinde konuştu.
Tarihi işleri sevdiğini söyleyen Vildan Atasever, tarihte çok güçlü kadınlarımız olduğunu ve onların anlatılmasını çok istediğini ifade etti.
Dünyada birçok şey değişirken, insanların durumunu gördüğünde, tek başına huzurun bencillik gibi geldiğini belirten Atasever, "O yüzden yüzde yüz huzurlu olamıyorsunuz. Paylaşmamız gereken bir dönemdeyiz. Zor bir dönemden geçiyoruz. Sevdiklerimizin sağlıklı olduğunu görmek, onlarla iletişim halinde olabilmek, oturup bir kitap okuyup o kitabın içerisini alıp, gidebilmek huzur... O sessizliği yaşayabilmek, her gün her sabah uyandığında sahip olduklarına şükrederek başlamak, var olan sahip olduklarına şükrederek başlamak..." dedi.