Vücut yabancının derisini kabul etmiyor

SAMSUN (İHA) - Estetik plastik ve rekonstrüktif cerrah Doç. Dr. Hayati Akbaş, vücudumuzun bir yabancının elini, kolunu, derisini kabul etmediğini belirterek, bunun gerçekleşmesi için bugünkü şartlarda savunma mekanizmasının felç edilmesi gerektiğini söyledi.

Samsun Sakatlar Derneği'nde dernek üyelerine uzuv naklini anlatan Doç. Dr. Hayati Akbaş, "Vücut bir ülkenin ordusu gibidir. Bu ordu Irak'ta olduğu gibi etkisiz kılınmadan yabancı düşmanların ülkeye girmesi nasıl imkansızsa vücudun savunma mekanizmasını felç etmeden uzuv nakli de bugünkü tıbbi şartlarda imkansızdır. Ancak, vücudun yabancıya ait uzvu püskürtmemesi için ilaç kombinasyonları çalışmaları yapılıyor" dedi.

Reklam
Reklam

Dünyada 5-10 sene öncesine kadar yapılamayan estetik, plastik ve rekonstrüktif cerrahi ameliyatların artık yapılabildiğini, Türkiye'nin bu alanda fevkalade ileri seviyede bulunduğunu dile getiren Doç. Dr. Hayati Akbaş, "Ancak, insan vücudu kendisine ait parçayı kabul ediyor. İnşallah 10-20-30 yıl sonra bir kadavraya ait el, ayak, deri gibi uzuvları da alıp bu alanda ihtiyacı olanlara takabileceğiz. Bugün başkalarından alınıp yapılan yüzler, eller, kollar yanıltıcı olmasın. Bunlar yapılıyor ama hastanın vücut savunma mekanizması felç ediliyor. Kişi her türlü hastalığa açık hale getiriliyor" diye konuştu.

Ortopedik özürlülerin, "Fransa'da, Amerika'da yapılan nakil ameliyatları var. Kafası kopan adamın kafasını yerine koymuşlar. Hastalar hiçbir sorun olmadığını söyleyerek açıklama yapıyor" diye ısrarlı soruları üzerine konuyu açan Doç. Dr. Akbaş, şöyle konuştu:

"Elbette çalışmalar sürüyor. Örneğin, insanın bir şekilde eli kopuyor. Eskiden protez yapılıyordu. Ama artık kadavradan el nakli yapılıyor. Başarılı ameliyatlar da var. Yakında ülkemizde de yabancıya ait el bir başka insana nakledilir. Ölen insanlardan alınan böbrek, karaciğer gibi organlar nasıl naklediliyorsa önümüzdeki dönemlerde bacak, ayak, el nakli de yaygınlaşacak. Kısacası nakilde bir sıkıntı yok. Bugün ölü insanın bacağını alıp bacağı olmayan bir insana takabiliriz. Teknik anlamda bir sorun yok. Sorun şu, o bacağı taktıktan sonra vücut onu püskürtüyor. Çözülemeyen bu. Doku uyumu çok iyi bir organ bulduğumuzu düşünelim. Onlarda bile ömür boyu o kişi ilaç kullanacak. Böbrek, karaciğer vücudun daha çabuk kabul edebildiği organlardır. Ama bir el, deri o kadar kolay bir organ değil. Sadece bir insandan başka bir insana deri nakli yapmak bile kolay değil. Geçici süreli yapıyoruz. Mesela deri tamamen yanmış. Biz ona deri nakli yapmazsak sıvı kaybından dolayı metabolizması bozulacak ve ölecek. Biz hemen kendisinden, kadavradan veya bir hayvandan deri alarak geçici olarak nakil yapıyoruz. Kişinin kendinden kendine nakilde sorun yok. Elinin başparmağı kopuyor elin yüzde 60 fonksiyonu gidiyor. Ayak orta parmağını alıp el başparmağa nakil yapıyoruz ve eli yüzde 80-90 fonksiyonla eskisi gibi çalışıyor. Fransa'daki çok nadirdir. O kişi ömür boyu ilaç kullanmak zorunda. Hasta, nakil öncesi 'Ben her sorumluluğu üzerime alıyorum. Kanser olmayı da göze alıyorum. Sokağa çıkarken ağzım kapalı gezmeyi de göze alıyorum' demeden nakil yapılmaz. Çünkü biz ameliyat yaptıktan sonra vücut nakledilen deri veya organı atmasın diye verdiğimiz ilaçlarla kişinin savunma mekanizmalarını felç ediyoruz. Savunma mekanizması bizi mikroplardan, enfeksiyonlardan, hastalıklardan koruyor. Şimdi şunu araştırıyoruz, öyle bir ilaç, kombinasyon yapalım ve öyle bir yöntem bulalım ki kişiye el, ayak, deri nakli yaptığımız zaman vücut onu hiç atmasın. Onu kendisi gibi alsın bağrına bassın. Ama aynı zamanda savunma mekanizması zerre bozulmadan devam etsin. Tıp, savunma mekanizmasını felç etmeden uzuv nakli için ilaç kombinasyonlarını araştırıyor. Burnu kopmuş adama kendisinden burun yapıyoruz ama bir başkasının burnunu alıp nakledemiyoruz"

Reklam
Reklam