ABD'nin Wall Street Journal gazetesinin bugünkü iki baş yazısından birisi Cumgurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, diğeri ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e ayrılmış. Erdoğan ile ilgili yazıda 14 Aralık operasyonu ele alınıyor ve "Türkiye'nin Cumhurbaşkanı ülkesini otoriterliğe bir adım daha yaklaştırdı" deniyor.
"Gözaltına alınanlar arasında Hizmet hareketine yakınlığıyla bilinen Zaman gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca da vardı" denen yazıda gözaltı gerekçesinin 'devletin egemenliğini baskı ve cebir yoluyla ele geçirmek' olduğu hatırlatılıyor.
Yazıda, "Gözaltına alınan isimler Erdoğan ve yakın çevresini kapsayan yolsuzluk soruşturmasına dair haberler yapıyorlardı" deniyor.
Fethullah Gülen önderliğindeki Hizmet hareketinin bir zamanlar Erdoğan'ın yakın müttefiki olduğu söylenen yazıda, iki grubun 'ülkedeki laik elitleri saf dışı bırakmak için zamanında çok sayıda kişiye dayanaksız suçlamalar yönelttiği' vurgusu da yer alıyor.
Bir yıl önce kamuoyunun öğrendiği yolsuzluk soruşturmasıyla Gülen hareketi ve hükümet arasındaki iplerin koptuğu ifade edilen yazı şöyle devam ediyor:
"Erdoğan tüm iddiaları reddetti ve binlerce yargı ve emniyet yetkilisinin atanması süreci başladı... Son gözaltılar ise yolsuzluk operasyonunun yıldönümünden hemen önce gerçekleşti. Erdoğan 'İhanetlerin peşinden gidiyoruz. Maşaları, muhbirleri ortaya çıkarıyoruz. Türkiye'nin düşmanları tarafından kurulan tuzakları bozuyoruz' diyordu. Bu sözler kulağa paronayakça gelebilir. Ancak Türkiye'nin Cumhurbaşkanı bu konuda son derece ciddi."
'Obama devreye girmeli'
Yazıda, dün başlayan ve Beşiktaş taraftar grubu Çarşı'nın Gezi Parkı protestoları sırasında darbe girişiminde bulunduğu iddialarına dayanan davaya da dikkat çekiliyor ve "35 taraftar suçlu bulunurlarsa müebbet hapis cezası almaları söz konusu" deniyor.
Yazı şöyle devam ediyor:
"Tüm bu gelişmeler Türkiye'deki demokrasinin -tabi ortada hâlâ öyle bir şey kaldıysa- geleceği açısından endişe verici soru işaretleri doğuruyor. Erdoğan ve Gülen arasındaki mücadele İslamcıların iç çekişmesi olabilir. Ancak bu mücadelenin kurbanı ifade özgürlüğü ve medya oluyor. Erdoğan'ın Batı karşıtı söyleminin de artarak devam etmesi de NATO üyesi olan, AB'ye üyeliği hedefleyen bir ülke açısından iç açıcı değil."
ABD Başkanı Barack Obama'nın uzun süredir Türkiye ile kurulan stratejik ortaklığı övdüğü ifade edilen yazı şöyle sonlanıyor:
"Belki de Obama'nın bu yakın dostunu yetki istismarları konusunda kamuoyu önünde uyarma zamanı gelmiştir. Türkiye hâlâ büyük ölçüde laik bir ülke ve ülkenin samimi demokratları ABD'nin desteğini kullanabilir. Öte yandan, basın özgürlüğünü rahat bir şekilde yaşayabilen meslektaşlarımız da Türkiye'deki gazeteciler adına birkaç söz söylemeli. Özellikle de şu anda cezaevlerinde bekleyenler adına."