Kısıtlamaların katı bir şekilde uygulanması dünyayı ilk etapta çok şaşırtmıştı. Ocak ayından Haziran'a kadar, Wuhan kenti ülkenin geri kalanından tamamen tecrit edildi.
Ülkeye büyük bir maliyeti olan bu uygulamanın virüs salgınına karşı etkili ve başarılı bir yol olduğu artık kanıtlanmış görünüyor.
Çin'in koronavirüsü kontrol altına alma hikayesi, geçen bir yılın ardından, yalnızca Pekin'in gözünden değil dünyada da geniş bir kesim tarafından "başarılı" bulunuyor. Peki, Çin ilk karantina uygulamasından bugünlere kadar neler yaptı?
Çin'de sağlık yetkilileri, 2019 sonunda bir hayvan satış pazarında ortaya çıktığı düşünülen "gizemli hastalığa" tepki vermekte yavaş davrandı. Milyonlarca kişinin, Ocak ayındaki geleneksel Çin Yeni Yılı için seyahat etmesine izin verildi.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bu hafta yayımladığı bir raporda bile Çin'in ilk tepkisini yetersiz bularak eleştirdi.
Çin ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğunu fark ettiği an, katı uygulamalar başladı.
25 Ocak'taki Çin Yeni Yılı kutlamalarından iki gün önce, 23 Ocak günü Wuhan sessizliğe gömüldü. 11 milyon kişi sıkı karantina önlemleri altına alındı, maske kullanımı ve sosyal mesafe zorunlu hale geldi.
Tıbbi kapasiteler zorlanmaya başladığı an, Çin otoriteleri tüm dünyayı şaşırtarak birkaç gün içerisinde sahra hastaneleri kurdu.
Buna rağmen Wuhan sakinleri korku dolu günler geçirdi. O zamanlar BBC'ye konuşan Wenjun Wang, amcasının ölümünü, tüm ailesinin hasta olmasını ve tıbbi destek almanın imkansızlığını aktarıyordu.
Wuhan'da uygulanan yöntemler kısa zaman sonra tüm Çin'i kapsamaya başladı. Pekin ve Şangay gibi kentlerde de karantina ve yaygın test uygulamaları başladı.
Çin'e ülke dışından girişlerde sıkı önlemlere ve kontrollere bağlı gerçekleşiyordu.
Bu ilk günlerde bile otoriteler bilginin yayılmasına yönelik katı bir kontrol mekanizmasını elden bırakmadı.
Kendi meslektaşlarını virüsle ilgili uyarmaya çalışan doktorlar tehdit edildi ve susturuldu. En çok bilinen isim Dr. Li Wenliang, Wuhan bölgesinde koronavirüs salgını ile ilgili ilk uyarıları yapan kişiydi ve çalıştığı hastanede kendisi de virüsü kaparak yaşamını yitirdi.
Haber ajanslarının Wuhan'dan yayın yapmalarına izin verilse bile, kentteki durumu aktarmaya çalışan Çin vatandaşları susturuldu. Son olarak aralarından biri dört yıl hapis cezasına çarptırıldı. 37 yaşındaki eski avukat Zhang Zhan, Mayıs ayında tutuklandı, Aralık ayı sonunda "kargaşa çıkarmak" ve "panik yaymak" gerekçesiyle hapis cezası aldı.
Çin'in katı uygulamaları o dönemde ülkeyi izleyenlere "sert" ve kısıtlayıcı görünse de, bir yılın resmi verileri, düşük ölüm ve vaka sayıları nedeniyle bu kısıtlamaları haklı çıkarıyor.
Çin'de resmi olarak kayıt altına alınan vaka sayısı 100 bine yakın. Koronavirüs kaynaklı olarak yaklaşık 4 bin 800 kişi yaşamını yitirdi.
Bu sayılar Çin'in nüfusundan daha az nüfusa sahip birçok ülkeye göre oldukça az. Üstelik ikinci dalga olduğunu gösteren herhangi bir veri de yok.
Öte yandan Çin'deki veriler, belirti göstermeyen vakaları kapsamıyor ve bazı gözlemciler bu verilerin güvenilirliğine şüphe duyuyor.
Bir yılın ardından kentteki yaşam normale dönmüş görünüyor. BBC geçtiğimiz hafta Wuhan'a giderek insanlarla konuştu ve günlük yaşamlarını onlardan dinledi.
Öte yandan sansür nedeniyle Wuhan'daki yaşamı tamamen öğrenebilmek zor. Wuhan sakinleri uluslararası medyaya konuşmakta çekinebiliyor.
Kesin olan şey, geçtiğimiz yılın kent genelinde psikolojik bir hasar bıraktığı.
BBC'ye konuşan Wuhanlı Han Meimei, "İlk bakışta görünmese de salgın bir şeyleri alıp götürdü. Birçok kişi geçtiğimiz yılın yarattığı travmayı yaşıyor" diyor ve kendisinin de sıkı karantina günlerini hatırlamak istemediğini ekliyor.
Çin'de devlet propagandasına da paralel olarak, birçok kişi ülkenin salgını iyi yönettiği düşüncesinde. BBC'ye konuşan Pekin sakinleri de aynı görüşü savunuyor. Birçokları da birlik ve bağlanma konusundaki duyguların pekiştiği düşüncesinde.
Wuhan'da öğrenci olan Li Xi, "Salgından önce herkes halinden şikayetçi ve bezmiş gibiydi ancak salgın sonrası yaşama daha minnettar bakmaya başladılar" diyor.
Han ise böyle bir salgının insanları daha çok bir araya getirdiğini söylüyor ve ekliyor:
"Eğer insanlar hala buradaysa, kent de buradadır."
Yetkililer, diğer bölgelerde salgının yeniden yükselişe geçmesine karşı tetikteler. Qingdao ve Kaşgar gibi kentlerde artan vaka sayıları nedeniyle karantina ve yaygın test uygulamasına geçildi.
Vaka sayıları hala çok düşük olsa da, geçtiğimiz haftalarda görülen hafif yükseliş yetkilileri endişelendirdi. Çin, bu ayın başından son beş ay içerisindeki en yüksek günlük vaka sayısını gördü.
Yetkililer şimdi ülkenin kuzeydoğusunda 19 milyon kişinin karantinada bulunduğu ve Shijiazhuang şehrini de kapsayan bölgeye odaklanıyor.
Salgın ve karantina uygulamalarının ekonomi üzerindeki etkisi de büyük. Milyonlarca kişi işini kaybetti ve Çin son 40 yılın en düşük büyüme oranını gördü. Ancak Çin ekonomisi hızla toparlanıyor.
Ancak yaşam normale döndükçe, milyonlarca kişinin hareket halinde olacağı Çin Yeni Yılı yeniden dikkatleri üzerine çekmeye başladı. Bu kapsamdaki hareketliliğin yeni bir salgın riskine yol açıp açmayacağı merak konusu.
Diğer yandan ülkede devam eden aşılama programı da beklenti yaratıyor.
Çinli şirketler Sinovac ve Sinopharm'ın ürettiği koronavirüs aşıları ülke genelinde acil kullanım izni aldı ve riskli sektörlerde çalışanlara uygulanmaya başlandı.
Çinli yetkililer, Çin Yeni Yılı öncesinde 50 milyon kişinin aşılanmasını hedefliyor.
Pekin, salgının çıktığı ve yayıldığı noktanın neresi olduğuna ilişkin de uluslararası düzeyde kendisini savunma gayretinde.
Çinli yetkililerin ilk başlarda salgının ciddiyetini gizlediğine yönelik suçlamalar mevcut. Çin ise virüsün ilk tespit edildiği yerin Wuhan olmasının, koronavirüsün buradan çıktığı anlamına gelmediği görüşünde.
Çin devlet medyası son zamanlarda koronavirüsün Çin dışında, İspanya, İtalya ya da ABD'de ortaya çıkmış olabileceği görüşünü gündeme getiriyor. Bunun yanı sıra, virüsün ülkeye donmuş gıda ürünleriyle girmiş olabileceği savunuluyor ancak uzmanlar bu konuda netleşmiş değil.
Bu ay WHO heyeti de Wuhan'a giderek virüsün nasıl ortaya çıktığını araştırmaya başladı. Çinli yetkililerin WHO heyetiyle hangi verileri paylaşacağı konusunda ise soru işaretleri var.