ANKARA (İHA) - TBMM Genel Kurulu'nda Kıbrıs ile ilgili özel oturum sürüyor.
Dışişleri Bakanı Gül, Genel Kurul'daki oturumda yaptığı konuşmada, Kıbrıs'ta, ya bugüne kadar süren statükonun süreceğini ya da Annan Planı'nın uygulamaya geçirileceğini söyledi.
Gül, Genel Kurul'daki konuşmasında, Kıbrıs sorununun bugünkü geldiği noktayı, yaklaşık 1 saat süren konuşmasında ortaya koydu. Bugünkü gelinen nokta ile ilgili de ayrıntılı bilgi veren ve Annan Planı'nın olumlu ya da olumsuz yönlerini ortaya koyuna Gül, "Bizim korkumuz şuydu. AB'ye Rumlar adayı temsilen tek başlarına girerlerse ondan sonra oynayacakları kart 'tamam siz gelin siz de bize katılın' ama o zaman ayrı bir devlet olarak değil o zaman bir azınlık olarak gireceklerdi. Bütün bunlar için son dakikaya kadar ısrar ediyorlar 'Gelin bu işi yapmayalım' diye" ifadelerine yer verdi.
Gül açıklamalarında 'Türkiye ve Yunanistan ile ilgili özel ilişkiler devam edeceğini belirterek, "Kıbrıs Türk devleti mali, ekonomik, ticari ve kültürel ilişkileri kurabilecek anlaşmalar yapabilecek ve buralarda büro açabilecek. Anlaşma ile adada yeni bir devletin kurulacağı gayet açık bir şekilde ortaya çıkıyor. Tarafların ortaklıklarını yenilediklerini ilan edecekler. Birleşik Kıbrıs Cumhuriyetini marşı olacak Birleşik kıbrıs devletinin bayrağı olacak. Avrupa Konseyinin kurucu anlaşmayı onaylayacaktır. AB'nin de kurucu anlamayı onaylayacağı kendisinin de çözümün parametrelerne uyarlayacağı da anlaşmanın içindedir" ifadelerini kullandı. Gül konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Karşımızda iki alternatif vardır. Şüphesiz ki kararı KKTC'deki değerli vatandaşlar verecektir. Onlar nasıl karar verirlerse o kararlarına saygı duyacağız. Ama önemli olan bu referandumun gayet açık şeffaf ve düzgün bir şekilde olmasıdır. Nasıl geçen genel seçimler KKTC'de bütün dünyayı utandıracak şekilde olduysa bu referandum da öyle olacaktır ve böyle karar vereceklerdir. İki şey vardır: Onlar açısından da bizim açımızdan. Eğer 'evet' çıkarsa bize de gelecektir bizim de sorumluluğumuz olacaktır. O zaman tekrar konuşacağız burada. Ama iki şey vardır: Bizden önceki hükümetler gibi statükoyu devam ettirmek. Bugünkü hali devam ettirmektir. Bu bir tercihtir. Böyle olursa karşımıza ne çıkar bakmak gerekir. Böyle olursa şu ihtimaller vardır: Biz KKTC'yi dünyaya tanıtabilir miyiz? Rumlar AB'ye girdi, biz statükoyu devam ettiriyoruz. Dünyaya tanıtabilir miyiz? Hepimizin gönlünden geçen, benim de çocukluğumdan beri Kıbrıs davasını kendime dava olarak kabul etmiş ve fiilen de bir çok hareketlerin içinde bulunmuş bir kişi olarak gönlümden geçen şey KKTC'nin ayrı bağımsız bir devlet olarak tanınmasıdır. Ama en daha iyi imkanlar içerisinde bu olmamıştır. Ne bir Türk Cumhuriyeti kardeşlerimiz ne bir dindaşımız müslüman ülke bunu tanımıştır. Dolayısıyla bunun tanınabileceğini gerçekçi görmüyorum. İkincisi Türkiye'yi ilhak etmek. Bunu da gerçekçi görmüyorum. Çünkü bu da bütün dünya dengelerinde birçok şeyi değiştirecektir. Geriye statükoyu devam ettirmek kalmaktadır. Statüko, bugünükü gördüğümüz statükodur. Evet bizim orada çok sayıda, 40 bin civarında askerimiz vardır ama ambargoyu da delememekteyiz. Dolayısıyla ambargo devam etmektedir, edecektir. İkincisi şudur: Ama bunun da avantajları vardır. Çünkü bu plan uygulamaya geçince bazı sıkıntılar olacaktır muhakkak ki. Uğraşılacaktır, mali sorumluluklar getirecktir, ama bir buna bakmak gerekir. İkincisi deminden beri ortaya koyduğum tarif ettiğim yeni anlaşmayla ortayı çıkacak birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti ve bunun içindeki Kıbrıs Türk devleti vatandaşı olmak mı veyahut da onu kabul etmek mi? Bu tarafa herkesin dikkatli bir şekilde bakması gerekin bütün çalışması gereken hepimizin sorumluluğu vardır. Kıbrıs'ta vatandaşlanların da sorumluluğu vardır, bizim de sorumluluğumuz vardır. Bu konuları lütfen hepiniz gerçekçi, her türlü parti kaygısından ve her türlü karşılıklı 'onun dediğine -evet, bunun -hayır dediğine de ben -evet demeyeyim' zihniyetinden uzak soğukkanlı bir şelkilde değerlendirelim ve buna göre karar verelim. Buna göre biz çalıştık hükümet olarak. Bizim kanaatimiz bu şekilde yeni ortaya çıkmakta Kıbrıs Trük devletinin ve Kıbrıs Türkleri'nin daha iyi yaşayabileceği kanaatindeyiz. Şüphesiz ki kararı kendileri verecektir ve bu karara da hepimiz saygı göstereceğiz."