Yaban hayat nüfusundaki tehlikeli azalma

Dünyamızdaki yaban hayat hakkında elde edilen yeni bulgular korkutucu bir gerçeği gösteriyor. Bu bulgulara göre yaban hayattaki nüfus, 50 yıldan kısa bir sürede neredeyse %70 azaldı.

Memeli, kuş, balık, amfibiyan ve sürüngen nüfusunda 1970 ve 2016 yılları arasında %68 azalma olduğunu söyleyen WWF Living Planet Raporu’nda Sör David Attenborough, biyoçeşitliliği korumak için insanlığın sistematik ve ciddi bir değişim yapması gerektiği konusunda uyardı.

“Doğa için SOS” olarak adlandırılan bulgular, Latin Ameria ve Karayipler’de incelenen yabani hayvan nüfusunun %94 azaldığını ortaya koyarken, İngiltere’de belirli bir kuş türünün sayısında %85’lik bir azalma olduğunu gösterdi.

Birlikte yaşayan farklı hayvan türlerinin oluştuduğu grupların büyüklüğünü inceleyen araştırmacılar, değişimdeki artışları ve düşüşleri hesaplayarak bu sonuçları ortaya çıkardı.
Yabani hayat aktivistleri son yıllarda sayısız türün neslinin tükenmesiyle ve yaban hayat hakkındaki verilerle birlikte hayvan sayısındaki düşüşü durdurmak için benzeri görülmemiş bir acil eylem çağrısında bulundu.

Reklam
Reklam

Raporda “Modellerin hepsi bize aynı şeyi söylüyor. Eğer acilen eyleme geçersek doğadaki kaybı düzeltme ve tersine çevirme fırsatımız var. Benzeri görülmemiş bir koruma eyleminde bulunmalı ve gıda üretimi ile tüketim şekillerimizde dönüşümsel değişiklikler yapmalıyız” sözleri yer alıyor.

Rapor ayrıca “21. Yüzyılın yaşam tarzını beslemek için Dünya’nın biyolojik kapasitesini en az %56 oranında daha fazla kullanıyoruz” uyarısında bulunuyor.

Analizlere göre deri sırtlı kaplumbağa nüfusu bazı yerlerde %98’e kadar düşerken Orta Afrika’daki Afrika fili nüfusunda da aynı oranda bir azalma var. Birleşik Krallık’taki sülün sayısında ise %85’lik bir düşüş var.

Afrika fili nüfusu, Orta Afrika Cumhuriyeti’nde %98 oranında azaldı.

Yumurtladıktan sonra yuvasını kamufle eden bir dişi deri sırtlı kaplumbağa.

Kaplumbağa nüfusu, kötü etkilenen canlılar arasında.

Gri Keklik nüfusu, Birleşik Krallık’ta önemli ölçüde azaldı.

Araştırma ayrıca, Dünya’nın buzsuz toprak alanlarının %75’inin insan faaliyetleri tarafından önemli ölçüde değiştirildiğini ve 1700’den beri küresel sulak alanların neredeyse %90’ının kaybolduğunu ortaya koyuyor.

Reklam
Reklam

Rapordan yola çıkan bir makalede doğa filmleri yapan Sör David “Doğan dünyanın kalanında bir denge yakalamak ve gezegene hizmet etmek için, gıda üretmede, enerji yaratmada, okyanuslarımızı yönetmede ve malzeme kullanma şeklimizde sistematik değişiklikler yapmamız gerekecek” dedi.

Sör David ayrıca sözlerine “Ama her şeyden önce bakış açısını değiştirmek gerekecek. Doğaya bakış açımızdaki sahip olması güzel bir şey fikrinden, dünyadaki dengeyi yeniden tesis etmek için her birimizin müttefik olduğumuz fikrine doğru bir değişiklik gerekiyor” diyerek devam etti.

Brezilya’da hayvan sayısındaki düşüşten sorumlu tutulan ve geçmişte vahşi olan alanlarda soya tarımı yapılıyor.

Sör David Attenborough, doğa için verilen mücadelede ulusal çıkarların bir kenara bırakılması gerektiğini söylüyor.

Hayvan nüfusunun azalmasında ormansızlaştırmanın da büyük rolü var.

Yerel yaban hayat için yaşam alanı olan araziler, genellikle tarım arazisi olarak kullanılıyor.

Aşırı avlanma deniz yaşamını etkiliyor. Ancak gönüllüler, deniz yosunları tohumlarını toplayarak balık sayısının artmasına yardımcı olmaya çalışıyor.

Reklam
Reklam

WWF’nin yıllık raporuna göre yoğun tarım, özellikle Amazon’daki ormansızlaşma ve vahşi alanların tarım arazisine dönüştürülmesi doğa kaybındaki ana nedenler olarak yer alırken, yoğun balıkçılık deniz yaşamına ciddi zarar veriyor.

WWF’in İcra Kurulu Başkanı Tanya Steele, karar verme mekanizmasının merkezine doğanın yerleştirilmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi;

“Gezegenden vahşi yaşamı siliyoruz, ormanları yakıyoruz ve denizlerimizi kirletiyoruz. Çok fazla balık tutuyoruz ve doğayı yok ediyoruz. Ev dediğimiz tek yer olan Dünya’yı mahvediyoruz. Sağlığımızı, güvenliğimizi, Dünya’da hayatta kalmamızı riske atıyoruz. Şimdi doğa bize umutsuz bir acil durum alarmı gönderiyor ve zaman tükeniyor. Yapılması gerekenleri biliyoruz. Kağıt üzerinde kalan vaadler yeterli değil."

WWF, aynı zamanda dünyanın bazı bölgelerinde olumlu koruma çabalarının altını çizdi. Gana’daki orman filleri, Avustralya’daki siyah kuyruklu resif köpekbalıkları ve Nepal’deki kaplanlar için yasal korumalar büyük nüfus artışlarına neden oldu.

Reklam
Reklam