Yağ Yakmak İle İlgili Hesaplar Yapalım

Düşük yoğunluklu egsersizler yapmak daha fazla yağ yakmanızı sağlar... Evet ama işin bir de matematik yönü var.

Bana bir iyilik yapmanızı istiyorum. Bundan nefret edeceğinizi biliyorum ama lütfen yine de yapın. Söz veriyorum bu, hayatınızı kolaylaştıracak, her şeyi netleştirecek ve gelecek aylarda bize oldukça zaman kazandıracak.
Benimle bir dakika okula geri dönmenizi ve biraz matematik tekrarı yapmanızı istiyorum. Şimdi, bu şeyi antrenörlere öğretirken “matematik”i duyar duymaz gözleri boş bakmaya başlıyor. Ama, açıkçası, matematik bölümünün bazı temellerini açıklığa kavuşturmadan kalorilerin hassaslığından, “40/30/30” türü diyetlerden, kalorilerin proteinlerle yüzdelerinden, gıda etiketlerini çözmekten ya da bu türde herhangi bir şeyden bahsedemeyiz. Ki bu da beni yağ yakma bölgelerine getiriyor.
Egzersiz ve kilo kaybı alanlarındaki en büyük yanlış anlama ve “mit kavramları” yağ yakma alanında olagelmiştir. Aerobik hocaları sürekli öğrencilerine düşük oranda çalışmalarını ve böylece “daha fazla yağ yakabileceklerini” tembihlerler. Spor salonlarındaki neredeyse tüm kardiyo ekipmanları bir “yağ yakma” programına sahiptir ve biz fitness uzmanları, müşteriler tarafından sürekli kalp atışlarını nasıl “yağ yakma bölgesine” doğru hedefleyeceklerine dair soru bombardımalarına tabi oluruz.
Yanlış anlamalar, yüzdeler ile mutlak miktarlar arasındaki temel karışıklıktan kaynaklanır. Dinlenirken, vücut daima çeşitli yakıtlar yakar. Diğer her şey sabit kabul edildiğinde, protein yakmayı sevmez. Bu yüzden yağlara ve karbonhidratlara veda eder (Daha teknik olarak yağ asitleri ve glikoz). Dinlenirken, “ortalama” bir insan %70 yağ ve %30 karbonhidrat yakar. Dinlenmeden harekete geçtiğinde, yakıtın yağdan gelen yüzdesi düşer ve karbonhidratlardan gelen yüzdesi artar. Daha yoğun egzersiz, karışımda daha fazla karbonhidrat ve daha az yağ demektir. Ta ki yoğunluk sınırınıza ulaştığınız “anaerobik eşik” denilen noktaya varana kadar… Bu noktada yakıtınızın %99’u ya da daha fazlası karbonhidrat, %1’i ya da daha azı ise yağdır.
Şimdi, bu durum pek çok insanın “yağ yakmak” için düşük yoğunlukta egzersiz yapmaları gerektiğini varsaymalarına neden olmuştur. Vapuru kaçırıyorlar. Neden? Çünkü dinlenirken, her ne kadar kalorilerinizin daha yüksek bir yüzdesi yağlardan gelse de nihayetinde yaktığınız kalorinin mutlak miktarı daha azdır. Yüksek yoğunluklu egzersizde kalorilerin yağdan gelen yüzdesi azalır, doğru – ama bu dikkate değer derecede yüksek bir sayının yüzdesidir.
Bu önemli farkı görselleştirmek için, seyircilere sıklıkla Ross Perot*’un yanımda durduğu resmi gösteririm. Sonra onlara sorarım “Benim dünyada sahip olduğum tüm paranın %90’ınını mı tercih edersiniz yoksa Bay Perot’un sahip olduğunun %3’ünü mü?” Açık olan cevabı verdiklerinde “Ama neden?” derim, “%90, %3’ten çok daha büyük!” Resmi anlarlar.
O zaman, diyelim ki kayda değer derecede düşük bir yoğunlukta çalışıyorsunuz ve bu, yarım saatte 100 kalori yakıyor. Diyelim ki bu kalorilerin %70’i yağdan geliyor. Komşunuz ise çok daha yoğun, büyülü “Yağ yakma bölgesi”nin dışında çalışıyor: Sözgelimi aynı yarım saatte 300 kalori yakıyor ama bu kalorilerin sadece %50’si yağlardan geliyor. Şimdi matematiği yapın. Daha yüksek yüzdede yağ yakıyorsunuz ama 100 kalorinizin %70’i, 70 yağ kalorisi ediyor. Öte yandan komşunuz daha düşük yüzdede yağ yakıyor ama 300 kalorinin %50’si yani 150 yağ kalorisi yakmış oluyor. Aynı zaman içinde sizin yakmış olduğunuzun iki katından daha fazla!
Anladınız mı?
Umarım bu spor iştahınızı kabartır.

Reklam
Reklam

Jonny Bowden

* 1930 Texas doğumlu Amerikan iş adamı. Kısa bir süre askerlik yaptıktan sonra İBM için çalışmaya başlar. Buradayken geliştirdiği fikirler daha sonra “General Motors” a sattığı dev ölçekli bir firmaya sahip olmasını sağlar. Amerikan başkanlığı için iki kez seçimlere de katılmıştır. Birleşmiş milletler tarihinin en hızlı zengin olan ve servetini en hızlı kaybeden kişisi olarak tanınır.