"Yalan söylüyor"

ANKARA (ANKA) - DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, Başbakan Erdoğan'ın, 2002 yılı ile kendi hükümetleri arasındaki kıyaslamasına sert çıktı. Erdoğan'ı, "yalan söylemekle" suçlayan Sezer, Türkiye ve ekonomiyi oy kaybetme pahasına ülkeyi "güveli ve sağlam bir limanda" AKP'ye teslim ettiklerini söyledi.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Genel Kurulu'nda bir konuşma yapan ve 2002 ile sonrasını kıyaslayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, DSP Lideri Sezer'den jet yanıt geldi. Başbakan Erdoğan'ın eleştirilerini ANKA'ya değerlendiren Sezer, Erdoğan'ın, 6 yıllık iktidarı boyunca çözemediği sorunlar nedeniyle "hayali düşmanlar" yarattığını söyledi. Sezer, "Altı yıl ülkeyi idare edeceksin ve gelinen noktada ülke tıkanacak ve sen başka hayali düşmanları hedef alacaksın. Böylece kamuoyunun gözünde puan toplayacaksın" dedi.

Reklam
Reklam

Erdoğan'ın, 2002 ile kendi AKP hükümetleri dönemini karşılaştırırken "yalan" söylediğini belirten Sezer, şunları söyledi:
"Yalanla ülke yönetilemez. Ben söyleyeyim 2002 ile şu andaki iktidar arasındaki farkları. 1,5 milyar dolarda bıraktığımız cari açık 40 milyar dolara, 15 milyar dolarda bıraktığımız dış ticaret açığı 60 milyar dolara çıktı. Toplam borç 470 milyar doları geçti. İşsiz sayısı 10 milyonu aştı. Banka kredileri üretime değil, tüketime yönlendirildi. Kredi kartı borcu ve tüketici kredisi borcu patlama noktasına geldi. Tekel, Erdemir, Telekom ve Sümerbank gibi ülkenin önemli varlıkları satıldı ancak buna rağmen, büyük bir olumsuz tablo ile karşı karşıyayız."

Başbakan Erdoğan'ın, o dönemde 22 bankanın fona devredildiğini her fırsatta söylediğini ifade eden Sezer, şöyle devam etti:
"Bizim 3 buçuk yıllık iktidarımızda ilk çıkarttığımız yasa bankacılık yasasıydı. Bozuk bir bankacılık sistemi vardı. Bankacılık sistemini düzeltip bunlara teslim ettik. Bunun bedelini de oy kaybederek ödedik. Bankaları kaynak yaratır halde bunlara teslim ettik. Merkez Bankasını özerkleştirdik ve kamu bankalarını yeniden yapılandırdık. Enflasyonu yüzde yüzden, yüzde 29'a düşürdük. Enflasyon 6 yılda şimdiden yüzde 20'yi geçti. Bedelini ödemek pahasına Türkiye'yi ve ekonomiyi sağlam ve güvenli limanda bunlara teslim ettik. Bunlar mirası yedi bitirdi. Şimdi feryat ediyorlar. Ekonomide fırtına yarattılar, bu fırtınada gemiyi sokacak liman arıyorlar. O liman da karanlık liman. Gözlerini karanlığa dikmişler. AB diyorlar ama başka sistemlerin kucağına sığınmaya çalışıyorlar. Buna asla izin vermeyeceğiz"

Reklam
Reklam

-ESAS SPEKÜLATÖR HÜKÜMET-

Altı yıllık AKP Hükümetleri döneminde tarım sektörünün çöktüğünü öne süren DSP Lideri Sezer, spekülasyonun ise AKP Hükümeti tarafından yapıldığını öne sürdü. Sezer, şunları söyledi:
"2002 ile karşılaştırırsak 980 YKR'da bıraktığımız mazot 3 YTL'ye çıktı. Çiftçiler ürünlerini altı yıldır 2002 yılının sattıkları fiyatların altında satıyorlar. Bizim bıraktığımız Türkiye'de çiftçi buğdayını daha yüksek fiyata sattı. Çiftçi batırıldı. Hükümet, yandaş firmalarına mısır ve pirinç ithal ettirerek spekülasyon yapılmasına neden oldu. Bakanlar Kurulu pirincin ithaline sıfır gümrükle izin verdi ve izin vereceğini önceden kendine yakın firmalara bildirdi. Ne hikmetse, karar çıkar çıkmaz gemiler Mersin limanına yanaştı. Başbakan, bütün bunların hesabının sorulmayacağını düşünüyorsa yanılıyor. DSP iktidarında bütün bunların hesabını tek tek soracağız."

-LAİKLİKTEN ÖDÜN VERİLEMEZ-

Zeki Sezer, Başbakan Erdoğan'ın, bazı kesimlerin "ikinci sınıf" demokrasi istediğine yönelik açıklamalarına da tepki gösterdi. Sezer, Erdoğan'ın, "Türkiye'de ikinci sınıf demokrasiyi isteyen sensin. Sen kendini padişah zannedip oyun oynamaya çalışıyorsun. Onun için demokrasi doğru işleyemiyorsa bunun nedeni sensin" sözleriyle eleştirdi.

Reklam
Reklam

Parti kapatmadan mutlu olmayacaklarını ifade eden Sezer, ancak herkesin yasalara uyma zorunluluğu bulunduğuna dikkat çekti. Sezer, demokrasinin birinci sınıf olması içinse, demokrasinin vazgeçilmezlerine sahip çıkılması gerektiğini vurguladı. Sezer, "Burada laiklik önemli. Laiklik ilkesini, AKP yaralıyor. Başbakan buna seyirci kalıyor. Birinci sınıf bir demokrasi olacaksa Türkiye'de, onun en önemli değerine, laikliğe sahip çıkılması gerekir" diye konuştu. (ANKA)