Kısırlık uzun ve yalnız bir yolculuktur. Çiftler için sadece bir sağlık sorunu değil, aynı zamanda yoğun duygulanımlar içeren bir sosyal durumdur. Bireylerin bu duruma tepkileri farklı olduğu gibi, sorunlarının çözümü için de ihtiyaçları farklı olacaktır. Hastalarımız bireysel olarak bu sorunla baş etme yolunu ararken, çoğu zaman bir başkasının yardımına ihtiyaç duyacaklardır. Uzmanımız Mustafa Bahçeci Mynet okuyucuları için kısırlık ve tedavi süreci ile ilgili bilgi verdi.
Bütün toplumlar da, gebelik, doğum ve anneliği içeren süreçler karmaşıktır. Bizim gibi ataerkil ülkelerde kısırlık, beraberinde bir dolu olumsuzluğu da getirir. Gebe kalan ve doğuran kadın olduğundan, kısır olan erkek dahi olsa, toplum kadın üzerinde müthiş bir baskı oluşturur. Kadınlar, vücutları ve hayatları üzerindeki kontrolü kaybettiklerini düşünürler. Gebe kalmak bir çoğu için takıntı halini alır ve bu yüzden üzüntü, anksiyete, depresyon ve benzeri sorunlar yaşanır.
Kadın, eşi ve onun ailesi tarafından aşağılanmaya ve dışlanmaya maruz kalır. Yerine bir başka kadının geleceğini düşünmek ise ayrı derttir. Bir kısmı toplantılardan, törenlerden uzak tutulur. Boşanmalar olur. İntiharlar artar. Evlilik içi ve dış dünyadaki bu sorunlar hayat kalitesini düşürür. Bu durum bazen yıllar sürebilir. İşte bu noktada ve hatta bu noktalara gelmeden önce destek şarttır.
Yukarıdaki sorunlarla baş edebilmek için birden fazla destek kanalı bulunmaktadır.Belki de doğru olan mümkün olduğunca fazlasından yararlanmaktır.
Modern dünyada, destek grupları ve hasta organizasyonları birden fazla şekilde yardımcı olmaktadır. Çiftleri bilgilendiren yayınlar veya bilgi kaynakları aktarılır. Pozitif düşünce ve umudu tesis eden yaklaşımlar da bulunulur. Başkaları tarafından anlaşılır olmak sağlanır ve aynı sorunları yaşayanlar arasında yıllar sürecek arkadaşlıklar oluşturulur. Bu gruplar genellikle, hastaların kendileri, tedavi merkezleri, psikologlar veya dernekler tarafından kurulmaktadır.
AİLE VE ARKADAŞLARIN DESTEĞİ ÖNEMLİ
Destek gruplarının oluşumu aile ve arkadaşlar ile başlayabilir. Yakınlarınız veya sevdikleriniz ile sırlarınızı paylaşabilirseniz, akraba veya arkadaşlar size bu mücadelenizde yardımcı olabilirler. En azından tedavi olmanızı destekleyeceklerdir.
Bazıları dertlerini anlatmak için grupları tercih edecektir. Aynı sorunları yaşamış veya halen yaşayan kişilerle konuşmak daha yardımcı olabilmektedir. Biz bunlara destek grupları diyoruz. Batı ülkelerinde oldukça yaygın oluşumlardır. İnternet sohbet odaları ve forumları, gizlilik korunduğundan ve anında yanıt alındığından sıklıkla tercih edilmektedir. Ancak buradan alınacak tıbbi önerilere doktora danışıldıktan sonra itibar edilmelidir.
Psikolojik danışmanlık ise bu hastaları destekleyen ve kendilerini iyi hissetmelerini sağlayan bir başka yaklaşımdır. Bir çok merkez artık bu hizmeti sunmaktadır. Ücretsiz grup tedavileri veya ücretli bireysel uygulamalar mevcuttur. Bilgilendirme, destek ve tedavi seansları içermektedir.
Destek grupları ve sivil toplum örgütlerinin mali kaynakları yurtdışında genellikle bağışlar ile yürütülmektedir. İnternet siteleri reklam alarak da kaynak sağlamaktadır. Ancak bu reklam kullanımı yasal düzenlemeler ile kontrol altında tutulmaktadır. Reklam verenler hiçbir şekilde önerilir veya desteklenir konumda olmamaktadır. Aynı zamanda, internet ortamındaki tüm faaliyetler, tıbbi içerik, gizlilik kuralları, sohbet odaları kuralları, yasaklanmış öğeler ve kötü kullanım yönünden de çok sıkı denetlenmektedir. Organizasyonların çoğunluğu herhangi bir doktor, klinik veya milli kuruluş ile ilişkili değildir. Bu organizasyonlar tamamen sivil kuruluşlar olup, gerçek anlamda sivil toplum örgütleridir.
RESOLVE(ABD), Infertility Network (İngiltere, Kanada), Fertility Friends(İngiltere), Infertility Support Group (Avustralya) gibi oluşumlar bütün dünyada bilinen organizasyonlardır. Ülkemizde de Çocuk İstiyorum Derneği yıllardır yapmaya çalışmaktadır. Başlangıçta internet sitesi ile başlayan bu oluşum daha sonra Çocuk İstiyorum Dayanışma Derneği'ni (ÇİDER) kurarak gerçek anlamda bir sivil toplum örgütü olmuştur. Tabii ki yetmiş milyonluk ülkede bu yeterli değildir. Bu alanda yukarıda da belirttiğim gibi yapılacak daha çok şey vardır. Ama bana göre Çocuk İstiyorum Dayanışma Derneği'nin kurulması ve kurumsal bir yapı kazanması başlı başına başarıdır. Dileğim yapı gereği örgütlü faaliyetleri sevmeyen insanlarımızın, bu konuda sağlam örgütler kurarak hem birbirlerini desteklemeleri, hem seslerini daha iyi duyurmaları ve hem de haklarını aramalarıdır.