Her yemek için çok enteresan bir trickleri, püf noktaları olur. O püf noktayla herkesten ayrışırlar. Yaptıkları yemek hangi yemek olursa olsun formülü sadece babada bulunur. O yemeği onun gibi kimse yapamaz. Püf noktayı da annenize bile söylemezler. Sadece size söylerler. İnsanın koltuklarını kabartan şeylerdir bunlar.
İyi yemek yapsın ya da yapmasın, bütün babalar çok iyi yumurta yapar. Ancak yemek yapan babalar yumurtayı da daha bir iyi yapar. Yumurtayla özel bir ilişkileri vardır. Enteresan yumurta denemeleri yapmaktan hiç vazgeçmezler. Özellikle pazar kahvaltılarında yumurtalarıyla şov yaparlar. Sucuklusunu ayrı bir teknikle, biberlisini ayrı bir teknikle pişirirler.
İyi yemek yaparlar yaparlar ama mutfağı o kadar çok dağıtırlar ki insan “yapmasa daha mı iyi ya” düşünür. Anneler yemek yaptıktan sonra mutfağın sanki hiç girilmemiş gibi gözükmesine alışmış olan bünyeler baba yemek yaptıktan sonra mutfağa girdiklerinde şoka uğrarlar, gözleri dolar. Üstelik o dağınıklık asla baba tarafından toplanmaz, her zaman ya çocuğa ya anneye kalır.
Mutfakla arası iyi olan babalar çok çeşitli yemekler pişirse de, her birinin yapmaya doyamadığı bir özel yemeği vardır. Bu yemek de genelde bir et yemeği olur. Bonfiledir, fırın tavuktur, balıktır, et etrafında döner. Bu spesyali pişirdiklerinde aşırı övülmek isterler, “babacım senin bu x yemeğin yok mu, kimse yapamıyor böyle ya” demenizi beklerler her seferinde. Diyin siz de, üzmeyin adamı.
İyi yemek yapan babalar mutfağa girdiklerinde bütün ev bunu hisseder. Özellikle de sofradaki davranışlarından. “Oğlum şundan da ye”, “kızım sen bundan hiç yemedin, al biraz”, “e bütün şu kaldı, dokunmadınız hiç”, “bunun hepsini ben yedim, niye yaptırdınız madem” cümleleriyle baskıyı hissettirirler. Yemeden kalkamazsınız
Mutfağa girdiklerinde annelerin geleneksel tarzının aksine babalar yeni denemelere, enteresan çözümlere bayılır. Tuzu fiskeyle, yağı çorba kaşığıyla değil farklı şeylerle ölçerler. Kimisi soğan doğrarken gözü yanmasın diye deniz gözlüğü takar. Kimisi üstüne yemek kokusu sinmesin diye üzerini gazete kaplar. Kısacası babalarda inovasyon bitmez.
Bir baba yemeği ne kadar kendisi yaparsa yapsın daima işin bir bölümünü başkasına yaptırır. Bu kişi anne olabilir, çocuk olabilir ama illa ki biri olur. Domatesi soy, maydonozu yıka, şunları topla derken kendinizi sağdan sola koştururken bulursunuz. Ayrıca mutfağa girdiklerinde inanılmaz despotlaşırlar, emir yağdırırlar. Emirleri geciktirildiğinde afları yoktur.
İyi yemek yapan babanın en önemli farklarından biri de bu olaya şahit olan arkadaşları şok etmesidir. Türkiye’de malum, erkeklerin hele ki babaların mutfağa girdiği vaki değildir. Nadir örnekleri de görüldüğünde şahit olan bünyede şaşkınlıkla karşılanır. Hatta çoğu gözleriyle görmeden inanmaz, “annen yaptı di mi doğru söyle”ler havada uçuşur. İnsanı bir gururlandırır, bir gururlandırır.
Şüphesiz öyledir. Emek verip özene özene sizin için yemek pişiren, her yemek yapışında bir çocuk gibi heyecanlanan, övüldüğünde deli gibi mutlu olan bir baba dünyanın en tatlı babasıdır. Ayrıca onun o olaya hakim, cinsiyet kalıplarını kıra kıra özgüvenle yemek yapışı da aşşırı karizmatiktir.
İster yemek yapsın, ister yapmasın. Hayatını bize adayan, bizi düşünerek, bizim için didinerek, karnımızı doyurmak için tüm gücüyle çalışan tüm babaların BABALAR GÜNÜ KUTLU OLSUN!