İnşaat Yüksek Mühendisi Mümtaz Çoruh tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, yangının kundaklama ya da sabotaj sonucu değil, aşırı ısınan elektrik kablolarının tahta döşemeleri yakması neticesinde çıktığı belirtildi. Kasıt kelimesini haklı gösterecek bir emare bulunamadığının ifade edildiği raporda, tarihi binanın yanmasında, okulunda yangınla ilgili yasanın öngördüğü tedbirleri almayan okul müdürü, kaymakamlık, Kültür Bakanlığı Koruma Kurulu ve Ankara'daki Genel Kurul yetkililerinin sorumlu olduğuna dikkat çekildi.
Mümtaz Çoruh tarafından hazırlanan ve soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na ulaşan bilirkişi raporunda, tarihi binanın aşırı ısınan elektrik kablolarının gürgen tahtalardan yapılmış olan lambri şeklindeki döşemeleri yakması sonucu meydana geldiği belirtildi. 5 sayfalık raporda ayrıca, 13 Temmuz Cumartesi günü saat 15.00 sıralarında başlayan yangını, okul lojmanında oturan hizmetli Selim Koç'un eşi Makbule Koç'un çamaşırlarını toplarken fark ettiği ve bahçe hortumundan kestiği bir parçayı taktığı musluktan aldığı su ile yangını söndürmeye çalıştığı kaydedilerek, itfaiyenin olay yerine gelmesinin yaklaşık 15 dakika sürdüğü belirtildi.
Raporun hasar bölümünde ise yangın sonucunda çatı, çatıdaki küçük mekan, orta kat ve itfaiye tarafından akıtılan suyun ağırlığı ile döşeme ve merdiven sahanlarının çöktüğüne yer verildi. 3 katlı ahşap binanın duvarlarındaki tahta oyma ve ince işlemelerinin de hasar gördüğünün anlatıldığı raporda, itfaiyenin gecikmesinin ciddi şekilde hasara yol açtığı ifade edildi.
"KASIT" KELİMESİNİN KULLANILMASINI HAKLI GÖSTERECEK BİR EMARE BULUNAMADI
Sürtüşme diye bildirilen olayların otopark parası meselesi olduğuna yer verilen bilirkişi raporunda, tarihi binanın avlusunda ciddiyetsiz bir şekilde yapılan otopark işletmeciliğinin yangın ile direkt alakası olmadığı belirtildi. Raporun "Sorumlular kim?" sorusuna cevap verilen bölümünde de böyle bir binanın tarihi değerinin kültür varlığı olarak binadaki sanat, nakış, oyma kıymetlerini, neyin, nasıl, niçin korumadığını Kültür Bakanlığı görevlilerince bilineceğinin altı çizildi. Bu binada bakım, onarım, koruma konusunda okula yardımcı olmaları için bu kişilerin okul idaresi ile birlikte check listesi hazırlaması ve buna göre denetimlerin devamlılığının sağlanması gerektiği bildirildi.
Devlet tarafından kullanılan binaların yangından koruması hakkındaki yönetmeliğe göre, nöbetçisiz bırakılmaması gereken binada, yangın sırasında sorumlu bir kişi bulunmadığı ve yangın alarmı planının uygulanmadığı kaydedildi. Okulda, yangına neden olabilecek soba, mangal, kendiliğinden reaksiyona girebilecek kimyevi maddeler, durduğunda kızışıp yanacak gübre, küspe maddeler olmadığı açıklanarak, "kasıt" kelimesinin kullanılmasını haklı gösterecek bir emare bulunamadığına dikkat çekildi.
Raporun, "Yangının sebebi" konulu bölümünde ise sebep olarak, orta kat koridorunda bulunan ve duvardaki elektrik kablosundan alınan akım kablolarının, duvardaki gürgen tahtalardan yapılı lambrilerin içinden geçirilerek, koridor boyunca yürütülmesi neticesinde, gevşek temas ve kablo ısınmalarının hapis kalıp tahtayı yakması şeklinde bir yangın başlangıcı gösteriliyor.
"Nöbetçinin bulunmadığı bir ortamda yanmaya başlayan tahtalar, köz halinde ahşap döşemeye ve oradan da alt kat koridorlarına düşmüş, ani müdahale gecikmiştir" deniliyor ve çıkan alevin dışarıdan görülemeyeceği de vurgulanıyor.
Yasaların öngördüğü tedbirleri almayan ya da aldırmayan kişi olarak Okul Müdürü Vedat Balcı'nın görüldüğünün belirtildiği raporda, İstanbul İlköğretim Müdürlüğü, kaymakamlık, Kültür Bakanlığı, İstanbul Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun ve Ankara'daki Genel Kurul'un da binanın kendi haline kalma durumu ile yangın güvenliği konusunda kendilerinde mevcut bulunan bilgili mesullere zamanında ve yeterince ulaştırmadıkları için sorunlu oldukları kaydedildi.
Öte yandan, yangın yönetmeliğine uyulmadığı ifade edilen raporda, bina amirinin bir yangın planı hazırlaması gerektiği, bu planın da tek kıymetli maddesinin "su" olduğuna dikkat çekilerek, söndürme çalışmaları sırasında deniz suyunun kullanılabileceği, ancak ön hazırlık olmazsa Sait Halim Paşa Köşkü ve Çubuklu Sahildeki kimyevi maddeler deposunda olduğu gibi, deniz suyunun 1 litresinin dahi kullanılamayacağı belirtildi.