Yapay zeka’yı en iyi şekilde anlatan 10 film

Bilim ya da teknolojiyle ucundan kıyısından ilgilenen bir insanı kara delik gibi içine çekebilecek bir mevzu varsa o da yapay zekadır. Bu konuda, beni en son dehşete düşüren haber Twitter‘dan gelmişti

Microsoft’un anlama, yorumlama ve öğrenme kapasitesine sahip ChatBot’una (TAY) “kendi kendine takılabileceği” bir Twitter hesabı açtılar; ve 24 saatten az bir sürede Hitler destekçisi, faşist bir soykırımcıya dönüştü. 24 saatten az bir sürede “İnsanlar süper!” düşüncesinden “Hitler haklıydı, tüm Yahudilerden ve feministlerden nefret ediyorum! Hepsini yakalım!” seviyesine sadece Twitter timeline’ını okuyarak gelebilen bir yapay zeka, sinematik evrendeki mega (ve karanlık) zihinlerle karşılaşırsa ne olur bilemiyorum. Ama bu teorilere kendi çapında harika cevaplar vermiş ve mutlaka izlenmesi gereken 10 temel film listesiyle karşınızdayız.

Reklam
Reklam

1) 2001: A Space Odyssey (1968)

Hayatta bazı şeyleri, bir takım kavramları ele almadan anlatmak ya da açıklamak imkansızdır. Sanıyorum buna en güzel örnek; Stanley Kubrick ve 2001: A Space Odyssey filmini ele almadan yapay zekayı ve insanlarla olası etkileşimini açıklamaya çalışmaktır.

Bilim kurgu dendiği vakit her yaştan, her çevreden ve her türden insanın aklına iyi ya da kötü şekilde gelebilecek ilk filmlerden biri 2001: A Space Odyssey’dir; ve bana kalırsa neslimizin bilinç altına ceninliğe eriştiği günden beri zerk edilen bu yapıt, en azından bir kere salim kafayla izlenmeyi hak etmektedir. Fazla “Spoiler” vermeden konu ile ilgisine gelmek gerekirse; Jüpiter’e yolculuk yapan iki astronotun -David Bowman (Keir Dullea) ve Frank Poole (Gary Lockwood)- hayatlarını idame ettirdikleri ortamın selametinden sorumlu yapay zeka HAL 9000′in Douglas Rain‘in unutulmaz sesi ile can bulan varlığına ev sahipliği yapan bu filmde, insan zihninin (ve dolayısı ile vicdan ve ahlâkının) evrendeki “spiritual” karşılığnı sorgulayan bir felsefi boyuta giriliyor. HAL’ın bir kameranın gözünden, insanların dudak hareketlerini okuduğu bir gerilimle seyirciye sunulan bu derinlik, Kubrick’in eşsiz mükemmeliyetçiliği ve insanoğluna bilim kurgunun köklerini kazandırmış Arthur C. Clarke‘ın muazzam katkılarıyla bir “efsaneye” dönüşerek, listenin zirvesine yerleşiyor. Eğer hâlâ izlemediyseniz, tüm ön yargılarınızı bir kenara koyarak; sıkılmak ya da sıkılmamak, zevk almak ya da bunalmak, sevmek ya da nefret etmek gibi duyguları eleyerek, yalnızca anlamak için bu filmi izleyin. Tıpkı bir mürekkep testi gibi, evrene, insana, zekaya, iyiliğe, kötülüğe ve yaşama dair yalnızca sizin zihninize özel cevaplar ürettiğini göreceksiniz. Ayrıca bu filmdeki makine-insan etkileşimi, modern kültürümüzü öyle etkilemiştir ki Apple bile Siri’yi tasarlarken HAL’den anladığını beyan etmiştir. Bunu da aklınızın bir köşesinde tutabilirsiniz.

Reklam
Reklam