Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Mahnaz Gümrükçüoğlu, Türkiye’de yaşanan kuraklık ile ilgili olarak çeşitli açıklamalarda bulundu.Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mahnaz Gümrükçüoğlu, Türkiye’de son 11 aydır kurak bir dönem yaşandığını ifade ederek, “Yağmur ve kar yağışlarının su kaynaklarına destek olmaması nedeniyle bir sonraki evrede neler olacak diye endişelenmemiz gerekiyor” dedi.Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinin kuraklığı daha fazla hissettiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Gümrükçüoğlu, kuraklığın boyutunun belirlenebilmesi için belli bir süreye ihtiyaç olduğunu ifade etti. Kuraklığın belirli aşamaları olduğunu aktaran Yrd. Doç. Dr. Gümrükçüoğlu, “Yağmur yağmadığı zaman meteorolojik kuraklık diyoruz. İkinci aşama olarak hidrolojik kuraklık başlıyor ve su kaynaklarındaki sular azalmaya başlıyor. Üçüncü aşama olarak ise tarımsal kuraklıklara geçiliyor ve tarım ürünleri etkilenmeye başlıyor” diye konuştu. Türkiye’nin şu anda üçüncü aşamaya geldiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Gümrükçüoğlu, birkaç günlük yağmurun kuraklığın aşamalarını hemen ortadan kaldıramayacağını ifade etti. Hidrolojik ve meteorolojik kuraklığın henüz sona ermediğini anlatan Yrd. Doç. Dr. Gümrükçüoğlu, “Geçtiğimiz Mayıs ayından beri aslında kurak bir dönemdeyiz. Yağışlı olması gereken bir dönemde yağmur ve kar yağışlarının su kaynaklarına destek olmaması nedeniyle, bir sonraki evrede neler olacak diye endişelenmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.Meteoroloji verilerine göre Şubat ayında Marmara Bölgesi’nde, geçen yıl aynı aya göre yağışlarda yüzde 80,1 azalma gözlendiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Gümrükçüoğlu, ülke genelinde ise bu azalmanın yüzde 67,9 oranında olduğunu söyledi. Karadeniz Bölgesindeki şiddetli sağanak yağışların etkili olmaması nedeniyle bölgede sıkıntı yaşanabileceğini anlatan Yrd. Doç. Dr. Gümrükçüoğlu, Türkiye’nin aslında söylendiği gibi su zengini bir ülke olmadığını söyledi. Yrd. Doç. Dr. Gümrükçüoğlu, “Bir ülkenin su zengini olabilmesi için, kişi başına düşen suyun 10 bin metreküp olması gerekiyor. Bizim gibi yarı kurak bölgelerde ise genel olarak yıllık kişi başına düşen su miktarı ise yaklaşık bin 500 metreküp. Artan nüfusumuzla birlikte Türkiye’de kişi başına düşen suyun bin 200 metreküpe inmesi tahmin ediliyor. Bu aslında büyük bir sıkıntı. Su fakiri ülkeler dediğimiz zaman 1000 metreküpün altındaki ülkelerden bahsediyoruz” diye konuştu.Yrd. Doç. Dr. Gümrükçüoğlu, konuyla ilgili Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği ile İnşaat Mühendisliği tarafından ortaklaşa yürütülen “Sapanca Gölü’nde Su Kalitesi ve Sediment Taşınımın Belirlenmesi” isimli projenin ara rapor verilerine göre, Mayıs 2013 tarihinden itibaren Sapanca Gölü’nde su miktarının azalmaya başladığını ifade etti. Yağışların bir süre daha bu şekilde devam etmesi durumunda birkaç aylık su kalacağını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Gümrükçüoğlu, şöyle devam etti:“Sapanca Gölü’nde bu yıl su seviyesi ortalama 30.50 metre seviyesine düşmüş ve tarihinin en düşük seviyesine yaklaşmıştır. Sapanca Gölü, mevcut durumda her ay ortalama 10 santimetre alçalmaktadır. Son 4 yılda yüzde 27 oranında azalan yağışlar nedeniyle gölün Temmuz-Ağustos aylarında 29.90 metre olan kritik göl seviyesine ulaşması söz konusu olabilecektir. Göl kuruyor dediğimiz zaman, insanlar gölün içinde hiç su kalmayacağını sanıyorlar. Ancak kurumadan kastımız bu değil. Gölün belirli bir kullanım seviyesi var. Bunun altına inemiyorsunuz ve biz bu seviyeye çok yaklaştık. Bu sınırın altına indiğimiz zaman zaten suyu kullanma gibi bir şansımız kalmayacak. Sakarya su anlamında çok şanslı bir şehir. Eğer bu kaynakları doğru kullanabilseydik ortaya çok farklı tablolar çıkardı.”Tüm yönleriyle birlikte düşünülen bir ‘su yasası’nın çıkarılması gerektiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Gümrükçüoğlu, peyzaj alanlarının sulanması ve sanayinin kullandığı su gibi konularda tasarruflu olunmasının son derece önemli olduğunu kaydetti. Yrd. Doç. Dr. Gümrükçüoğlu, şöyle devam etti:“Sanayinin çektiği suyun çok önemli. Sanayide deniz suyunu arıtabilirler. Gri su dediğimiz atık suyu arıtmak için yatırım yapılması gerekiyor. Petrolsüz, arabasız, makinesiz, cep telefonsuz 90’lı yıllara kadar zaten yaşadık. Ancak havasız, susuz, topraksız yaşayamayız. Suları hem kötü kullanıyoruz hem de kirletiyoruz. Geçmişten bu güne bakacak olursak karşılaştığımız tablo kuraklıkların sıklığının artıyor olması. Yağışların şiddetli yağışlar halinde olması endişe verici ve bu konuda önlem alınması gerek.”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz