Bir vakıf üniversitesine bağlı hastanede 2006-2011 yılları arasında çalışan doktor Erhan Demirelli, asistan olarak çalıştığı dönemde 36 saati aşan nöbetler tuttuğunu belirterek, Ankara 11’inci İş Mahkemesi’ne fazla mesai davası açtı. Davalı üniversite ise tıp alanında uzmanlık eğitimi gören davacının tüm ödemelerinin yapıldığı, çalışma ve nöbet saatlerinin kanun, yönetmelik ve genelgeler doğrultusunda belirlendiğini, açılan davanın haksız ve yersiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme, bilirkişi raporu doğrultusunda fazla mesailerin yanlış hesaplandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verdi.
Davalı vekilinin kararı temyiz etmesi üzerine Yargıtay 22’nci Ceza Dairesi taraflar arasındaki ilişkinin işçi-işveren ilişkisi ya da işçi sözleşmesi olmadığını, eğitime dayalı bir ilişki olduğunu, ilişkinin niteliğine göre görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğuna hükmetti. Yargıtay bozma kararında yasal düzenlemeler uygun olarak nöbet uygulamasının hafta içi 15, cumartesi günleri 20 saat, Pazar günleri ise 24 saat olarak düzenlendiğinden söz konusu nöbetlerin fazla çalışma olmadığı, Sağlık Bakanlığı genelgelerinde belirtildiği, nöbetin tıpta uzmanlık eğitiminin bir parçası olduğu, belirlenen nöbet ücretlerinin davalının hesabına yatırıldığının anlaşıldığına hükmetti. Uyuşmazlık sonrası davaya bakan Ankara 20’nci Asliye Hukuk Mahkemesi ise davanın kısmen kabulüne karar vererek, eksik yatırılan hafta için mesai ücretinin yasal faizi ile davalıya verilmesine, hafta sonu çalışma ile ilgili ise talep edilen ücretin reddine karar verdi. Yargıtay davalı vekilinin itirazını reddederek, kararı, 2021’de onadı.
Yine aynı üniversite hastanesinde 2006-2011 tarihlerinde çalışan doktor Mehmet Giray Sönmez, haftanın 5 günü 08.00-17.00 saatleri, cumartesi günleri 08.00-12.00 saatleri arasında düzenli olarak mesai yaptığını, buna ek olarak ayda en az 10 gün nöbet tuttuğunu, nöbetlerin mesainin bittiği saat 17.00’de başlayıp ertesi gün mesai bitim saatine kadar devam ettiğini, Pazar günleri de 24 saat kesintisiz nöbet tuttuğunu, nöbet tutmadığı günlerde de ‘icapçı’ diye tabir edilen çalışma şekli ile 24 saat telefonu açık ve çağrıldığı anda tekrar hastaneye giderek resmi kayıtlara girmeden çalıştığını belirterek, Ankara 7’nci Asliye Hukuk Mahkemesi’ne fazla mesai davası açtı. Davalı vekili ise tüm uygulamaların Yüksek Öğrenim Kanunu ve diğer mevzuata uygun olduğunu, davacının tuttuğu nöbetlerin fazla çalışma olmayıp tıpta uzmanlık eğitiminin bir parçası olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme, dava kapsamında alınan bilirkişi raporlarına dikkat çekerek ilgili kanun ve yönetmelik maddelerine göre; davacı ve davalı arasında işçi işveren ilişkisi bulunmadığını, uzmanlık için eğitim gören davacıya fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil günleri ödenmeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verdi.
Yargıtay 4’üncü Hukuk Dairesi, davacı vekilinin kararı temyiz etmesi üzerine 22 Mart 2021’de kararı onadı. Hukuk dairesi aldığı kararda, "Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlara yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına oy birliğiyle karar verildi" ifadelerini kullandı.
Doktorlar Erhan Demirelli ve Mehmet Giray Sönmez’in avukatı Neslihan Altuğ, 2010 yılından sonra yaklaşık 10 doktorun dava açtığını ve bu 10 dosyada da yargının bazılarında kısmen, bazılarında tamamen ret kararı verdiğini belirtti. Altuğ, "Mahkemelerde çok ağır şartlarda çalıştıklarını anlattık; ancak Yargıtay’da birtakım olumsuz kararlar aldık. Çoğu dosya olumsuz sonuçlandı. Bu nedenle doktorlar dava açmaktan imtina etti. ‘Hem zor koşullarda çalışıyoruz hem yargı bizi desteklemiyor’ diye çok üzüldüler. Bu konunun yeniden gündeme gelmesiyle yeni bir umut doğdu. Doktorların yaşadığı bu sıkıntıların değişebileceğini umuyoruz. Tüm sorunları belgeli şekilde mahkemelere sunmamıza rağmen bugüne kadar olumlu bir sonuç alamadık. Ne zaman ki bir ölüm olayı gerçekleşti; konu yeniden gündeme geldi. Umarım bizi 10 senedir görmemiş olan yargının şimdi buna müdahale edeceğini, bakanlığın bununla ilgili bir düzenleme yapacağına inanıyoruz" diye konuştu.
Avukat Altuğ, "Açtığımız davaların çoğunluğu reddedildi. ‘Bu bir eğitim sürecidir, eğitim süreci kapsamında saat, 48 saat hiç önemli değil çalışabilirler; hatta ücretsiz çalışabilirler’ dendi. Bu, çok üzücü. Hastaneler iş sözleşmeleri kapsamında ekstra ücret ödeyeceklerini söylemelerine rağmen yargımız ücret bile vermiyordu. Hepsinden vazgeçtik şimdi canlarıyla uğraşıyorlar. Can kurtarmaya çalışıyorlar. Bu insanların sorunlarının artık görülmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.
DHA