E.Y., 2007 yılında son model bir buzdolabı aldı. Tam iki yıl sonra buzdolabının dondurucu kısmının eritmeye başlamasıyla şom yaşayan E.Y., durumu yetkili servise bildirdi. Servis tarafından yapılan inceleme neticesinde fanında sorun olduğu gerekçesi ile buzdolabına yeni fan takıldı. 2010 yılında aynı sorunu yaşayan E.Y., bir kez daha yetkili servisin kapısını çaldı. Servisin müdahalesiyle buzdolabı çalıştı. Ancak 2011 yılında yine aynı hatayı veren buzdolabı servise götürüldü. Müdahalenin ardından eve getirilen buzdolabı aynı yıl içerisinde yine bozuldu. Beyaz eşya mağazası yetkililerine derdini anlatamayan E.Y., son olarak 2012 yılında buzdolabını aynı şikayetle servise götürdü. Bu kez öfkelenen E.Y., buzdolabında gizli ayıbın olduğunu öne sürerek tamiratı yapılan ürünü teslim almadı.
Mahkeme, davanın kabulüne karar verince hüküm, davalı tarafından temyiz edildi. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, buzdolabının yasanın öngördüğü 2 yıllık zaman aşımı süresi dolduktan sonra servise götürüldüğüne dikkat çekti. Kararda; "Davalının zaman aşımı itirazı da dikkate alınarak zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” denildi.
Yargıtay’ın bozma kararının ardından 1. Tüketici Mahkemesi, yeniden yapılan yargılama neticesinde ilk hükmünde direndi. Davalının temyizi üzerine dava dosyası Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun önüne gitti. Milyonlarca tüketiciyi ilgilendiren bir karara imza atan Genel Kurul, gizlenen ayıplı üründe zaman aşımı mefhumunun uygulanamayacağına hükmetti.
Kararda şu ifadelere yer verildi: "Yerel Mahkemece, garanti süresi dolduktan sonra ürünün arızalanması hâlinde zaman aşımının işleyip işlemeyeceği konusunda Özel Daire ve Hukuk Genel Kurulunun tüketici lehine kararlarının bulunduğu, buna göre satın alınan maldaki ayıp satıcının ağır kusur veya hilesi ile gizlenmişse zaman aşımı süresinin işleyemeyeceğinin kabul edildiği vurgulanmıştır. Servisin tüketiciyi sonuç alamayacağı tamirlerle oyaladığı durumlarda da aynı uygulamanın söz konusu olduğu, bilirkişinin maldaki ayıbın imalat hatası olup tüketicinin faydalanmasına imkân vermeyen, süreklilik arz eden mahiyette bulunduğu yönündeki tespiti de dikkate alındığında eldeki davada zaman aşımının uygulanamayacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir."
'AYIP GİZLENMİŞSE ZAMAN AŞIMI OLMAZ'
Kararda; 4077 Sayılı Tüketici Kanunu’nun, tüketicinin ayıp nedeniyle sahip olduğu seçimlik haklara ilişkin zaman aşımı süresini öngören 4/4. maddesi şöyle açıklandı: "Bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zaman aşımına tabidir. Bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda beş yıldır. Ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı yapılacak talepler ise üç yıllık zaman aşımına tabidir. Bu talepler zarara sebep olan malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak on yıl sonra ortadan kalkar. Ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zaman aşımı süresinden yararlanılamaz. Ağır kusur veya hile ile ayıbı tüketiciden gizleyen satıcının zaman aşımı süresinden yararlanamayacağı hüküm altına alınmıştır."
Davacı E.Y.’nin davalı firmadan satın aldığı buzdolabının soğutma işlevini yerine getirememesi nedeniyle 2009 yılında bir, 2010 yılında bir, 2011 yılında ise iki kez yetkili servislere başvurmuş, en son 2012 yılında yine aynı sorunun giderilememesi üzerine malı teslim almak istemeyerek davalıya gönderdiği ihtarname ile zararının giderilmesini talep ettiği hatırlatıldı. Kararda; "Davalı satıcı sattığı ürünün onarımını yetkili servisler eliyle yürütmekte olup davacının tüm başvurularına rağmen arızanın giderilemediği dosya kapsamı ile sabit olduğundan somut olayda üretimden kaynaklı gizli ayıp mahiyetindeki arıza yönünden davalı satıcının ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hâl böyle olunca yerel mahkemece davalının 4077 sayılı TKHK’nın 4/4. maddesinin son cümlesi hükmü gereğince davalının zaman aşımı def’ini yerinde görmeyerek verdiği direnme kararı usul ve yasaya uygun olup yerindedir. Ne var ki, Özel Dairece bozma nedenine göre davalı vekilinin işin esasına ilişkin temyiz itirazları incelenmediğinden bu konuda inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir." ifadeleri yer aldı.
(İHA)