Yargıtay, Manisa’nın Soma İlçesi’nde kömür madeninde çıkan yangında yaşamını yitiren 301 madenciden 14’ünün ailesinin açtığı manevi tazminat davasının temyiz incelemesini tamamladı. Soma İş Mahkemesi, faciada ölen işçilerin anne, baba, kardeş ve eşlerine 25 bin lira ile 125 bin lira arasında değişen miktarlarda manevi tazminat verilmesine hükmetmişti.
TKİ TAZMİNATLARI FAHİŞ BULMUŞTU
Habertürk gazetesinde yer alan habere göre, Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi, kararı onadı. Davalı Soma Kömür İşlemeleri AŞ ve Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ), tazminat miktarını “fahiş” bularak karara itiraz etti.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, 18 Nisan’da kararı oybirliğiyle onadı. Kararda, “İşveren sadece yazılı kurallara değil, yazılı olmayan ve teknolojinin gerekli kıldığı önlemlere aykırı davrandığında da kusurlu görülerek oluşan zararı karşılamalı” denildi.
"ASLOLAN İNSAN YAŞAMIDIR"
TKİ’nin asıl işveren, Soma AŞ’nin ise alt işveren olduğunun belirtildiği kararda, şöyle denildi: “Manevi tazminat davalarında, gelişmiş ülkelerde artık eski kalıplardan çıkılarak caydırıcılık unsuruna ağırlık verilmektedir. Gelişen hukukta bu yaklaşım, kişilerin bedenine ve ruhuna karşı yöneltilen haksız eylemlerde veya taksirli davranışlarda tatmin duygusu yanında, caydırıcılık uyandıran oranlarda manevi tazminat takdir edilmesi gereğini ortaya koymakta; kişi haklarının her şeyin önünde geldiğini önemle vurgulamakta. Aslolan insan yaşamıdır ve yaşamın yitirilmesinin yakınlarında açtığı derin ıstırabı hiçbir değerin telafi etmesi olanaklı değildir. Burada amaçlanan sadece bir nebze olsun rahatlama duygusu vermek; öte yandan zarar vereni de dikkat ve özen göstermek konusunda etkileyecek bir yaptırımla, caydırıcı olabilmektir. Son yüzyılın en büyük iş kazalarından birisi olan bu iş kazasının yalnızca iş kazasına uğrayanlarda veya kazalıların yakınlarında değil toplumun tamamında derin bir üzüntü meydana getirdiği, Soma maden kazası gibi toplumu derinden etkileyen facialarda hüküm altına alınan manevi tazminat tutarları değerlendirilirken manevi tazminatın caydırıcılık unsurunun öne çıkması gerektiği kabul edilmelidir.”