Ankara (AA)- CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda (HSYK) Yargıtay ve Danıştay üyeliklerine seçim yapılamasının Adalet Bakanı Cemil Çiçek tarafından engellendiğini öne sürerek, bunun, yargıyı yönlendirebilme, ideolojik tahakküm altına alabilme, kendi zihniyetlerinin bir aracı haline dönüştürme çabası olduğunu söyledi.
Deniz Baykal, "İklim Değişikliği, Kuraklık ve Su Yönetimi" konulu sempozyuma gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.HSYK'da Danıştay ve Yargıtaydaki boş üyelikler için yapılacak seçime, Adalet Bakanlığı Müsteşarı Fahri Kasırga katılmadığı için seçimin yapılamadığının hatırlatılması üzerine Baykal, Türkiye'de yargıya yönelik bir siyasi kuşatmanın söz konusu olduğunu savundu. Baykal, yargının Türkiye'nin en önemli ve bağımsızlığına saygı gösterilmesi temel kuruluşlarından olduğunu vurguladı.
Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay üyeliklerinde, hızla doldurulması gereken boşluklar bulunduğunu ifade eden Baykal, bu boşlukların yasada öngörülen süre içinde doldurulması gerektiğini söyledi. Ancak seçimi yapacak olan HSYK'nın, bu görevi yerine getirmesinin Adalet Bakanlığınca engellendiğini savunan Baykal, bunun "çok acı" bir durum olduğunu belirtti. Baykal, eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan daha önce ceza aldığı için cumhurbaşkanı adayı olamayacağı" yönündeki iddiasının hatırlatılması üzerine de "Ben hiç kuşku duymuyorum. Artık ek gerekçeye ihtiyaç yoktur. Başbakan'ın cumhurbaşkanı seçilmemesi için yeterince gerekçe vardır ve bunların hepsi çok önemli, çok geçerlidir. Artık benim kafamda bir tereddüt yok. Başbakan'ın cumhurbaşkanı olması düşünülemez. Sayın Cindoruk'un ortaya attığı düşünce de elbette üzerinde önemli durulmaması gereken bir konudur" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın, yabancı bir yayın kuruluşuna verdiği demeç sırasında, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'dan söz ederken "sayın" ifadesini kullandığı iddialarını soran bir gazeteciye de Baykal, şunları söyledi: "Bir defa değil, iki defa kullanmış. Niye kullanmış? Bu bir zihniyetin, anlayışın yansıması değil midir? Bir rastlandı, dil sürçmesi midir? Ne olursa olsun böyle bir şey söylendikten sonra şimdi Türk milletinden özür dilenmesi gerekmiyor mu? Şimdi bunu söyleyen insan cumhurbaşkanı olacak, sancağı onun önünde indireceğiz falan... Böyle bir şey olmaz, olamaz."