Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Lalacık köyünde bulunan halk oyunları ekibinin, Türkiye’de eşi benzeri bulunmuyor.
Köyde kurulan folklor ekibinin yaş ortalaması 55. Folklor oynayan ihtiyar delikanlıların en büyüğü Hüseyin Çakıcı 70’e merdiven dayamış. Batı Trakya’nın unutulmaya yüz tutmuş Zigoş adlı halk oyununu yaşatmayı amaçlıyorlar.
GELENEKLERİNİ YAŞATIYORLAR
Köy Muhtarı Selahattin Çalışkan, köyün 1924 yılında Yunanistan’ın Drama kentinden mübadele ile Türkiye’ye gelen göçmenler tarafından kurulduğunu, köyün ilk sakinlerinden hayatta kalan bulunmadığını ama çocuklarının hala dedelerinin geleneklerini ve folklorlarını yaşattığını söyledi.
70’ine merdiven dayamış ihtiyar delikanlılardan oluşan ve bir anlamda köylerinin uluslar arası kültür elçileri olan Lalacık Halk Oyunları ekibi, maddi imkansızlıklar nedeni ile kapanma ile yüz yüze kaldı.
Gittikleri hiçbir etkinlikten yol masrafları dışında para talebinde bulunmadıklarını ancak köyün bütçesinin artık halk oyunlarına ayırabilecek gücü olmadığını belirten Muhtar Selahattin Çalışkan, “Bizler artık sponsor bulamadığımız için sahnelerden, gönüllerden ve belki de kültürden yavaş yavaş silineceğiz. Bunun önüne geçilmesi için devlet ya da sponsor desteği görmemiz şart. Belki de ekibi dağıtıp Lalacık Halk Oyunları ekibini kapatacağız. Bunu üzülsek de yapmak zorunda kalacağız” dedi.
KÜLTÜRLERİNE SAHİP ÇIKIYORLAR
Nüfusun büyük bölümünün geçim kaynağının çiftçilik olduğuna işaret eden Çalışkan, “Babalarımız ve dedelerimiz ilk geldiklerinde geçim derdine düşmüşler. Gelenek ve göreneklerini ikinci plana atmışlar. İkinci kuşak olarak işlerimizi yoluna koyduk. Sonra kültürümüze sahip çıkmak istedik. 2003 yılında köydeki bir düğünde birkaç yaşlı köylü ortaya çıkıp şaka olsun diye dedelerimizin oynadıkları bir halk oyunundan kısa bir örnek sergiledi. Oyunu görünce hepimiz hatırladık. Zigoş diye bilinen halk oyunuydu. Bir zamanlar Drama ve çevresinde çok popülermiş. Batı Trakya’da tütün eken eski çiftçiler anlatıyordu Zigoş’u. Oyunu yaşatma kararı aldık. Tamamen erkek karakterleri, hatta kabadayı karakterleri işleyen oyunu araştırdık. Herkes bildiği figürleri diğerlerine anlattı. Sonra da yaşları 45 ve 65 arasında değişen 8 kişilik folklor ekibi kuruldu. Lalacıklılar’ın hasat zamanı sonrasında çok boş vakti oluyordu. Bu sayede köy kahvesinde bol bol prova yapabildiler. Sonra vaktiyle sandıklara kaldırılmış kostümler ortaya çıkarıldı. Kullanılacak durumda değillerdi ama köyün kadınları tıpkılarını dikti. Kıyafetler de tamam olunca Trakya’nın ve belki de Türkiye’nin en yaşlı halk oyunları ekibi hazırlandı. Özellikle Yunanistan ve Bulgaristan’daki soylarımızın devamı bizleri görünce aramızda duygusal bir bağ oluşuyor. Kah sevinçli kah da ağlamaklı şekilde geçmişimiz yad ediyoruz” dedi.
Selahattin Çalışkan, ekip arkadaşlarının çok büyük özveri ile kültürlerini gelecek nesillere aktarmak için mücadele ettiğini, katıldıkları hiçbir etkinlikten yol masrafları haricinde ekstra bir ücret talep etmediklerini, Zigoş’u sevdikleri için oynadıklarını, dertlerinin para veya şöhret değil kültür elçiliği olduğunu sözlerine ekledi.
BOSTANCI: ''YAŞIMIZA DEĞİL PERFORMANSIMIZA BAKIN''
Kendi civar köylerinde sonra da Trakya genelinde gösterilere ve özel eğlencelere katıldıklarına vurgu yapan ekip başı Ahmet Bostancı, “Gittiğimiz yerlerde bizim ekipteki arkadaşları görünce insanların yüzünü bir gülümseme alıyordu. Yaşımıza başımıza bakanlar, ‘bunlar iki oyunda yorulur, sahneden iner' diyordu. Biz de onlara ‘Yaşımıza değil performansımıza bakın’ yanıtını verip sahnede gençlere taş çıkartıyorduk. Kısa sürede büyük ilgi görmeye başladık. 2003’te Ankara’da mahalli dalda yapılan bir folklor yarışmasında Türkiye birincisi olduk. 2004’te Bulgaristan’da bir festivale davet edildik. 2006’da Romanya’daki başka bir festivalde şeref ekibi olarak katıldık. Aynı yılın Mayıs ayında Yunanistan Gümülcine’den özel bir törene çağrıldılar. Oraya da göğsümüzde bayrağımızın amblemi ile katıldık ve alkış aldık. Almanya’da festivale katıldık” şeklinde konuştu.
KÖYÜN ULUSLARASI KÜLTÜR ELÇİLERİ
Bostancı, yaz aylarında yurtiçinde festivalden festivale koşarken aynı anda köyün uluslararası nitelikte kültür elçisi olan ekibin bazısının inşaat işçisi birçoğunun da çiftçi olduğuna vurgu yapan Bostancı, şunları söyledi: “Zigoş, en az altı kişiyle ve sadece erkekler tarafından, zurna ve davul ile oynanıyor. Oyuncu sayısı 12 kişiye kadar çıkabiliyor. Oyun, çiftlerin karşılıklı iki sıra halinde dizilmeleri ile başlıyor. Müzik başladığında oyuncular ağır hareketlerle birbirlerine yaklaşıyorlar. Bu arada bellerini hafifçe büküp el ve kol hareketleriyle figürler yapıyorlar. Başlangıçta yumuşak olan hareketler, ezgilerle birlikte hızlanıyor. Şiddetlenip sert ve keskin figürlere dönüşüyor. Davulun sert vuruşlarıyla oyuncuların el vuruşları ön plana çıkıyor. Oyun, ezgisiz fakat çok şiddetli davul vuruşlarıyla sürüyor. Bu arada oyuncular naralar atıyor. Oyun sırasında ekip süratli ve daha ahenkli çökme figürleri yapıyor. Sık ve devamlı çökmelerden sonra oyuna bir sükûnet geliyor. Çiftler yeniden karşılıklı diziliyor, oyun ilk başındaki figürlere benzer yeni figürlerle son buluyor.”
Ekibin sunduğu gösteriler, büyük beğeni toplarken, destek bulunamaması durumunda, ihtiyar delikanlılar, artık sahnelere çıkamayacak.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz