Yaşam kalitesi en iyi olan 10 Avrupa kenti

Mercer’in Yaşam Kalitesi Anketi ve Ekonomist Dergisi’nin Yaşanabilirlik Endeksi'nin araştırmalarına göre dünyanın en kaliteli yaşam şartlarını barındıran Avrupa kentleri sıralandı. Suç oranları, sağlık ve kamu hizmetleri, yolsuzluk, kültür düzeyi ve spor faaliyetlerine erişim gibi hususlar göz önüne alınarak ortaya çıkarılan araştırmada yaşam konforu en iyi kentler açıklandı.

10- BERLİN

Almanya’nın başkenti, dünyanın en heyecanlı ve dinamik şehirlerinden birisi olarak kabul ediliyor. Kafeler, restoranlar ve bira bahçeleri, her köşedeki müzik çeşitliliği ve sanat galerileri, onu son derece canlı ve dinamik bir şehir yapmaktan geri kalmıyor. Berlin’in ana sembollerinden birisi olan Brandenburg Kapısı, ilk Alman Parlamento Binası Reichstag, Katledilen Avrupalı Yahudiler Anıtı (Holocaust Memorial) ve Berlin duvarlarının kalıntıları, kültürel bir ziyaret için çok önemli noktalardan sadece bazıları. Bu şehri anlamak için, mutlaka şehrin Batı ve Doğu kısımları keşfedilmeli ve geçmişin izleri gözlemlenmeli. Ancak her şeyden önce eğlence, bu şehirde asla unutulmayan bir öğedir. Genellikle sosisle kullanılan ve çok acı bir sos olan currywurst ya da geniş bira çeşitleri gibi pek çok lezzetli yemeği bulunmaktadır. Parti müdavimleri, başkentin merkezi sayılan Mitte ve Prenzlauer Park gibi bölgelerden oldukça keyif alacaklardır.

Reklam
Reklam

9- PARİS

Büyülü kent, 2015 senesinde terörist saldırılardan acı çekmiş olsa da ışıltısına yavaş yavaş kavuşmayı başarmış. Kafeler, barlar ve restoranlarla dolu olan 11. Bölge, üniversitelerin genç atmosferine sahip 5. Bölge, renkli ve hareketli atmosferi ile Belleville, Paris’in önemli noktalarından. Bir brunch için Buttes-Chaumont parkında dinlenmeli ve 13. Bölge’deki Sen Nehri boyunca mutlaka yürüyüş yapmalı. Son olarak eski tren garından restore edilerek dünyanın en büyük startup (girişimci) kampüsüne dönüştürülen ve 3 binden fazla masası ile 34 bin metre karelik bir alana sahip olan Station F’e bir göz atmadan devam edilmemeli.

8- HAMBURG

Hamburglular için şehirleri, dünyanın en güzel şehridir. Hamburg, lokasyonundan ötürü, her zaman önemli bir iş merkezi ve liman olmuştur. Bu durum, şehrin zenginliğine katkıda bulunmuş ve bu kozmopolit kentin gelişimine imkân vermiştir. İki göl ile çevrili şehir, sınırsız sayıda kanala ve Amsterdam ile Venedik’ten daha fazla köprüye sahiptir. Mimari harikası ile muhteşem Elbphilharmonie Konser Salonu’nu ziyaret etmek kesinlikle ihmal edilmemeli. Ayrıca, özellikle tatil sezonunda, Fischmarkt adlı tarihi balık pazarının ve belediye binasının, en büyük cazibe merkezlerinden olduğu bilinmektedir.

Reklam
Reklam

7- AMSTERDAM

Avrupa’nın en kültürel ve ekolojik kentlerinden birisi var sırada. Kanalları, pasajları, çiçekleri ve özgür ruhu ile Hollanda’nın başkenti olan Amsterdam, her yıl dünyanın en çok ziyaret edilen şehirleri arasında yer almayı başarıyor. Nazilerden 25 ay boyunca saklanarak bu süre zarfında tuttuğu günlük ile bilinen Anne Frank’in Evi ve Müzesi de dâhil olmak üzere Amsterdam’ın pek çok müzesi bulunmaktadır. Kanallar boyunca yürüyüşler, Albert Cuyp sokak pazarında ya da çiçek pazarlarında alışverişler, Amsterdam’ın olmazsa olmazlarından. Şehri gezmenin en iyi yolu mu? Tabi ki bisikletler. Çok fazla fiziksel çaba göstermeden Amsterdam parklarını ve banliyölerini ziyaret etme şansını yakalamak mümkün. Hollanda, hak ettiği ününü boşuna kazanmış değil.

6- HELSİNKİ

Finlandiya’nın başkenti, yüzyıllar boyunca dönüşümlü olarak Rusya ya da İsveç tarafından işgalden kurtulamamış ve Baltık Denizi’nin 80 kilometre diğer tarafında yer alan Estonya’nın başkenti Tallinn ile oluşan gergin ekonomik rekabetten dolayı acı çekmiştir. Bugün ise Helsinki sadece sakin ve düzenli bir şehir olmakla kalmayıp aynı zamanda da büyüleyici mimarisi ile genç ve dinamik bir şehir olmayı başarmıştır. Liman pazar yerinden başlayarak çevresinde dolanmalı ve yerel bir tat olarak bilinen Reinder cipslerinden mutlaka tadılmalı.... İyi bir sıcak çikolata için güzel lezzet sarayı Kappeli ve ahşap yapılı Kamppi şapeli veya dev Temppeliaukio kilisesi de Helsinki’nin olmazsa olmazlarındandır. Son olarak, antika dükkânları, müzeleri, sanat galerileri, restoranları ve showroomları ile görülmesi gereken ve şehrin merkezinde konumlanan Tasarım Bölgesi, Helsinki’yi uluslararası anlamda üne kavuşturmuştur.

Reklam
Reklam

5- CENEVRE

Cenevre Gölü’nün kenarında bulunan ve Alplerle çevrilmiş olan Cenevre şehri, iyi yaşamak için gereken her şeye sahip. Bu cennet, hayatınızda sadece bir hafta sonluğuna bile değişiklik sunan temiz, güvenli, zengin ve kültürel bir şehirdir. Cenevre Gölü, Avrupa’nın en büyük göllerinden birisidir ve sizi eşsiz manzaraya sahip bankalarında oturmaya ya da heyecanlı su sporları yapmaya davet etmekten geri kalmaz. Şehrin ve gölün güzelliği, Anglo-Saxon şiirlerinden fırlamışçasına ve Mary Shelley ya da Mark Twain gibi yazarlardan ilham almışçasına güzeldir. Eski şehir, Cenevre’nin kozmopolit yüzünü yansıtan sayısız kafesi, dükkânı ve restoranı ile adeta dar sokakların birer labirentinden oluşmaktadır.

4- FRANKFURT

Avrupa ekonomik başkenti, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yıkık bir şehirdi. Sonrasında şehir merkezi, eskiden olduğu gibi yeniden inşa edildi ve Frankfurt, birçok yaya yolu, dükkânı ve pubı ile kendisine mükemmel bir atmosfer sağlamayı başardı. Aslına bakarsanız Frankfurt, ziyaretçilerine yüksek iş binalarından ve büyük havaalanından daha fazlasını sunan güzel bir şehir... Main Nehri boyunca bir yürüyüş, buranın olmazsa olmazlarından. Bir kafeye uğrayıp suni bir plajda güneşlenme veya rıhtımda sıralanan müzelerden birini ziyaret etme fırsatı mutlaka yaratılmalı. Pazarlık sevenler için, Osthafen rıhtımını çevreleyen bölgede, her Pazar bitpazarı açıldığını da belirtelim.

Reklam
Reklam

3- ZÜRİH

Bir nehir ve bir gölle çevrili olan bu çok kültürlü şehirde, aktivite anlamında pek çok seçenek bulunmaktadır. Zürih, hem yaz hem de kış mevsimlerinde gerçekleşen ziyaretleri, keyifli bir şölene dönüştürecek muhteşem bir mutfak kültürüne sahiptir. Bahnhofstrasse caddesi boyunca alışverişe çıkılmalı ve çevreyi keşfetmek için Zürih Gölü’nde kısa bir tur atılmalı. Sportif ziyaretçiler, mutlaka Uetliberg Tepesi’ne tırmanmalı ve nefes kesen manzaranın tadını çıkarmalılar. Ayrıca nehir boyunca Bauschanzli Bira Bahçesi’ndeki bazı sosları tadarak biraz huzurun keyfine varmalı, eski şehirdeki sokakları, küçük bar ve kafeleri ile Munstergasse’yi kesinlikle turlamalı. Zürih’in aynı zamanda Uluslararası Futbol Federasyonu’nun kalesi olduğunu söylemeden geçmeyelim.

2- KOPENHAG

Danimarka halkının meşhur yaşama sevinci, son yıllarda dünya basınının manşetlerinde tekrar tekrar yer aldı. Sebep? Danimarka mutluluğunun felsefesi olan ‘hygge’, hayatın küçük şeylerinden keyif almak ve güvende hissetmek için samimi bir ev ortamı yaratmak üzerine kurulmuştur. Ayrıca Danimarka’nın başkenti, dünyanın en ilginç anıtlarından birine ev sahipliği yapmaktadır: Kopenhag’ın simgesi olan Küçük Denizkızı Heykeli. Dünyanın en eski tema parkı olan Tivoli Bahçeleri ve Nyhavn boyunca renkli binaları da kesinlikle ziyaret etmeye değecek yerlerdendir. Bir dizi restoranın bulunduğu ve dışarı çıkıp parti yapabileceğiniz Kødbyen’de olduğu gibi gurmeler için Torvehallerne Pazarı da Kopenhag’ın olmazsa olmazlarından.

Reklam
Reklam

1- VİYANA

En kaliteli ve iyi yaşam sıralamasında Avrupa’da birinci sırada yer alan şehir ise Viyana. Viyana, araştırmalarda, istikrar, altyapı, eğitim ve sağlık hizmetlerinde neredeyse %100’lük bir memnuniyete sahip. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun görkemli günleri, imparatorluk ailesine ait çok sayıda saray ve muhteşem binalarla donatılmıştı. Barok mimarisi, meşhur Sacher ve Kaisercharrn pastaları, Viyana şehrinin esas değerlerinden bazılarıdır. Özellikle yaz mevsiminde müzik festivalleri ile yoğun olan Danube Kanalı, kesinlikle güzel bir ziyareti hak etmekte.

Anahtar Kelimeler: